Al Ana Kötülük Tanrıçası
Al Ana – Türk, Altay, Tatar, Yakut ve Moğol mitolojilerinde Kötülük Tanrıçasıdır. Hal Ana olarak da bilinir. Kızıl renkli giysileri olan, kızıl saçlı bir kadındır. Kötücül ruhlar olan Albıslar kendisine bağlıdır. Çirkin, saçları dağınık, gözleri kanlı, uzun tırnaklı, uzun boylu, çok kuvvetli olarak tanımlanır. Deveyle güreşebilecek kadar uzun olduğu söylenir.
Bazen Albıs ile özdeş olarak düşünülür fakat aslında tüm Albısların başı ve yöneticisidir. Türk halk anlayışında de Al Ana karşılığında Al Ata şeklinde eril bir varlık bulunmaz. Fakat Moğollaradaki Gal Han (Gal Eseg “Ateş Ata”) kökensel benzerlik itibariyle Ala Ana’nın yansıması olarak düşünülebilir.
Al (Hal) Kavramı
Türklerde kötülüğü, yakıcılığı, şehveti, aldatmayı ifâde eden bir anlayıştır. Kökleri târih öncesi çağlara ve hattâ Türk dilinin ilk oluşum dönemlerine kadar uzanır. Bulgar, Makedon, Sırp kültürlerine de geçmiştir. Bu toplumlarda Ala (Hala) adıyla tarım arazilerini, bağları, tarlaları mahveden yıldırımlar ve bulutlar gönderen dişi bir şeytan olarak görünür. Al adı ise Kafkas, Fars, Kürt ve hattâ Rus halk kültüründe bile karşımıza çıkar. Ermenice’de Alk (Alh) biçimindedir.
Doğumla ilgili sorunlara sebebiyet veren bir varlıktır, bunların tamamında. Ermeni mitolojisinde sinirli bir hayâlet olarak yer alır.
Alankova
Alankova – Türk / Moğol mitolojisinde özellikle Moğolların soyundan geldiklerine inandıkları ana. Alanguva, Alanhova, Alangova da denir.
Özellikleri
Ayışığından hamile kalmıştır. Gece çadırının penceresinden içeriye parlak bir ay girmiş gebe bırakmıştır. Buyan Han’ın kızıdır. Babasının 41. kızıdır. Annesini eğer kız doğurursa öldürmekle tehdit eden babasından korunmak için erkek kılığına sokulmuş ve öyle yetiştirilmiştir. Çok güçlüdür. Oğlunun adı Buzancar’dır. Babasından korktukları için hamile kızı annesi bir sala koyup ırmağa bırakır.
Çocuğu ırmağa bırakma motifi, Sümer ve Ortadoğu efsânelerinde de mevcuttur. Ancak burada ırmağa bırakılan çocuk değil, hamile kadının kendisidir. Tek gözü olan Duva adlı biri tarafından bulunan kız bu adamla evlenir. Bu adamdan da 12 oğlu olur. Kardeşlerinin ilk oğlunu öldürmesinden korkan annesi Buzancar’ı ırmağın kenarına götürüp suyu izlemesini ve dedesinin yurduna dönmesini öğütler. O da böyle yaparak yurduna geri döner ve daha sonra ilerleyen yıllarda Kağan olur.
Ziya Gökalp, Türk Töresi adlı eserinde Şecere-i Türkiyye’ye dayanarak “Alangova” menkıbesi hakkında şu bilgiyi verir: “Alangova adlı bir melikenin çadırına, gökten yeşil gözlü bir ilâh iner. Alangova bundan gebe kalır. Kayı sülâlesi bunun iki oğlundan ürer.”
Ziya Gökalp’ın bu manzumeyi yazarken “Şecere-i Terakime” den de yararlandığı görülmektedir.