Anzili (ya da Enzili), Hitit ve Hurri mitolojisinde geçen önemli bir tanrıçadır. En bilinen yönü doğum ve doğurganlıkla ilişkilendirilmesidir. Hitit ritüellerinde, özellikle kaybolan tanrı(ça) ritüellerinde adı anılır. Çocuk doğumunu koruyan, doğum sırasında kadına yardım eden bir figürdür. Çoğu zaman başka tanrıçalarla birlikte çağrılır ve Hurri kökenli olduğu düşünülür.
Antik Anadolu medeniyetleri, zengin ve karmaşık mitolojileriyle günümüz araştırmacıları için büyüleyici bir çalışma alanı sunmaktadır. Bu kadim inanç sistemlerinin derinliklerinde yer alan tanrı ve tanrıçalar arasında, yaşamın en temel döngülerinden biri olan doğum ve doğurganlıkla yakından ilişkili olan Anzili, özel bir yere sahiptir.
Hem Hurri hem de Hitit panteonlarında kendine yer bulan Anzili, sadece yeni canların dünyaya gelmesini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda çeşitli felaketlerden ve zorluklardan koruyan bir ruhani varlık olarak da saygı görmüştür.
Anzili’nin Hurri Kökenleri ve İsmine Dair Yorumlar
Anzili‘nin kökenleri, Hitit İmparatorluğu’nun kuzeydoğu komşuları olan Hurrilere dayanmaktadır. Hurri kültürü ve dini, M.Ö. 2. binyıl boyunca Yakın Doğu’da önemli bir etki yaratmış ve özellikle Hitit dini üzerinde derin izler bırakmıştır. Hititler, Hurri tanrılarının çoğunu kendi panteonlarına entegre etmişler, bazen onları kendi tanrılarıyla özdeşleştirmiş, bazen de ayrı varlıklar olarak tapınmışlardır. Anzili de bu kültürel alışverişin bir ürünü olarak Hitit dini literatürüne girmiştir.
Anzili isminin etimolojisi üzerine kesin bir fikir birliği olmasa da, ismin kendisi ve ilişkilendirildiği alanlar, onun yaşam verici ve koruyucu doğasını vurgular niteliktedir. Bazı araştırmacılar, ismin Hurri dilinde “yaratmak”, “oluşturmak” veya “var etmek” anlamlarına gelen köklerle bağlantısı olabileceğini öne sürmektedir. Bu ise doğum ve yaratma tanrıçası rolünü pekiştirmektedir. Hurri panteonunda, özellikle Hepat ve Şalaş gibi diğer güçlü ana tanrıçalarla birlikte anılması, onun Hurri kökenlerinin ne kadar sağlam olduğunu gösterir. Hitit metinlerinde de sıklıkla bir “doğum tanrıçası” veya “ebe” olarak tanımlanması, isminin taşıdığı muhtemel anlamlarla uyumlu bir şekilde işlev gördüğünü kanıtlar.
Hitit Dini İçindeki İlk İzler ve Kaynaklar
Anzili‘ye dair ilk izler ve bilgiler, Hititlerin başkenti Hattuşa (günümüz Boğazköy) arşivlerinde bulunan çivi yazılı tabletlerden gelmektedir. Bu metinler, Hititlerin dini törenlerini, dualarını, mitlerini ve tanrı listelerini içermektedir. Özellikle, KBo (Keilschrifttexte aus Boghazköy) ve KUB (Keilschrifturkunden aus Boghazköy) serilerindeki tabletlerde adı sıkça geçmektedir.
Hitit panteonuna dahil olduğunda, Anzili‘nin Hurri kimliği genellikle korunmuş, ancak Hitit tanrılarıyla da belirli bağlantılar kurmuştur. O, özellikle kadınların ve hayvanların doğurganlığıyla ilgili ritüellerde önemli bir figür olarak kabul edilmiştir. Hititler, sadece bir tanrıça olarak değil, aynı zamanda aileleri, evleri ve tüm toplumu kötülüklerden ve hastalıklardan koruyan bir ruhani varlık olarak da görmüşlerdir. Bu koruyucu ruh (Lamma) niteliği, onun Hitit toplumundaki pratik önemini artırmıştır. İlk dönem Hitit metinlerinde bile güçlü bir şekilde karşımıza çıkan Anzili, Hurri etkisinin Hitit dini üzerindeki erken ve kalıcı izlerinden biridir.
Doğum ve Doğurganlıkla İlişkilendirilen Ritüeller
Anzili‘nin en belirgin rolü, şüphesiz doğum ve doğurganlıkla olan ilişkisidir. Antik dünyada doğum, hem insanlar hem de hayvanlar için yüksek risk taşıyan bir süreçti ve hayatta kalma oranları düşüktü. Bu nedenle, doğum tanrıçalarına duyulan ihtiyaç ve saygı büyüktü. Anzili, hem kadınların sağlıklı bir şekilde doğum yapmasını sağlamak hem de hayvanların verimli olmasını temin etmek için özel olarak çağrılan bir tanrıçaydı.
Hitit ritüel metinleri, Anzili‘ye yapılan duaları ve sunuları detaylandırmaktadır. Hamile kadınlar, kolay ve sorunsuz bir doğum için ona yakarırdı. Yeni doğan bebeklerin ve annelerinin sağlığı için Anzili‘den yardım istenir, ona adaklar sunulurdu. Kısır çiftler de çocuk sahibi olmak için Anzili‘ye yönelir, onun doğurganlık güçlerinden medet umarlardı.
Sadece insan doğurganlığıyla sınırlı kalmayan Anzili‘nin etkisi, Hitit ekonomisinin temelini oluşturan hayvancılık için de hayatiydi. Sürülerin çoğalması, tarım ürünlerinin verimliliği ve genel olarak ülkenin refahı için Anzili‘nin lütfuna inanılırdı. Kısacası, yaşamın devamlılığı ve verimliliğiyle ilgili her alanda Anzili‘nin kutsal gücüne başvurulmuştur. Bu durum, onu Hitit halkının günlük yaşamında vazgeçilmez bir figür haline getirmiştir.
Kaybolan Tanrı(ça) Ritüellerinde Anzili’nin Rolü
Hitit mitolojisinde “Kaybolan Tanrı” veya “Kaybolan Tanrıça” motifleri oldukça yaygındır. Bu mitlerde, genellikle önemli bir bereket tanrısı (örneğin Telepinu veya Güneş Tanrısı) veya tanrıça (örneğin doğurganlık tanrıçası Aššerdu veya Kamrušepa) bilinmeyen bir sebeple dünyadan ayrılır veya gizlenir. Bu ayrılık, beraberinde kuraklık, kıtlık, insan ve hayvanlarda kısırlık gibi felaketleri getirir; doğa donuklaşır, yaşam durma noktasına gelir. Tanrının dönüşü ise ancak büyük arayışlar, ritüeller ve büyücülükle mümkündür.
Anzili, bu tür ritüellerde doğrudan kaybolan tanrı olmamakla birlikte, kaybolan tanrının temsil ettiği yaşam gücünün ve bereketin geri gelmesinde dolaylı veya sembolik bir rol oynamış olabilir. Zira kendisi tam da bu yaşam gücünün, doğurganlığın ve yenilenmenin vücut bulmuş halidir.
Kaybolan tanrının yokluğunda yaşanan barrenness (verimsizlik) ve kısırlık, Anzili‘nin etki alanının bir yokluğuna işaret ederdi. Dolayısıyla, kaybolan tanrının geri getirilmesi ve doğanın yeniden uyanması ritüellerinde, Anzili‘nin de çağrılması, onun yeniden yaşamı getirme gücüne olan inancın bir yansımasıydı. O, felaketle sönen yaşam ateşinin yeniden yanmasını sağlayan kutsal bir güç olarak görülebilirdi. Bu ritüellerde, sadece bir figür değil, aynı zamanda hayatın döngüselliğinin ve yeniden doğuşun bir sembolü olarak işlev görmüştür.
Başka Tanrıçalarla Ortak Kült ve İkili İnanç Sistemleri
Hitit dini, çok sayıda tanrı ve tanrıçayı barındıran senkretik bir yapıya sahipti. Farklı kökenlerden gelen (Hitit, Hurri, Hatti, Luvice) tanrılar, genellikle benzer işlevlere sahip olanlar bir araya getirilmiş veya birbirleriyle eşleştirilmiştir. Anzili de bu geniş panteon içinde pek çok başka tanrıçayla ortak kültlerde yer almıştır.
Özellikle Hurri kökenli tanrıça Hepat (gökyüzü ve bereket tanrıçası) ve Hititlerin milli tanrıçası Arinitti (Arinna’nın Güneş Tanrıçası) ile bağlantıları dikkat çekicidir. Bazı Hitit metinlerinde Anzili, Hannahanna (Büyük Anne veya Büyükbaba Tanrıça) ve Kamrušepa (büyücülük ve şifa tanrıçası) gibi diğer ana tanrıçalarla birlikte anılır. Bu tanrıçaların hepsi, farklı yönlerden de olsa, yaşam, doğurganlık ve koruyuculukla ilişkilendirilmiştir. Bu durum, Anzili‘nin yalnız bir figür olmadığını, aksine, Antik Anadolu’nun zengin ana tanrıça geleneğinin bir parçası olduğunu gösterir.
Ortak kültler ve ikili (veya daha fazla) inanç sistemleri, Hititlerin dini hoşgörüsünü ve farklı kültürel unsurları kendi inanç sistemlerine dahil etme yeteneklerini yansıtır. Anzili, bu geniş tanrıça ağının bir parçası olarak, farklı bölgelerdeki ve kabilelerdeki insanların inançlarını birleştiren bir köprü görevi görmüştür. O, bazen bağımsız bir tanrıça, bazen de daha büyük bir ana tanrıçanın bir yönü veya yardımcısı olarak tasvir edilmiştir, bu da onun çok yönlü doğasını ortaya koymaktadır.
Hitit Metinlerinde Yapılan Dualar ve Törenler
Hitit çivi yazılı tabletleri, Anzili‘ye atfedilen dualar ve onun onuruna düzenlenen törenler hakkında paha biçilmez bilgiler sunmaktadır. Bu metinler, Hititlerin Anzili‘ye nasıl yaklaştıklarını, ondan ne tür yardımlar beklediklerini ve ona nasıl şükrettiklerini gözler önüne serer.
Dualar genellikle “doğum olayının kolaylıkla gerçekleşmesi”, “annenin ve çocuğun sağlığı”, “hayvanların verimli olması”, “kısırlığın giderilmesi” gibi konular üzerine odaklanmıştır. Örneğin, bir ritüel metninde, doğum sancıları çeken bir kadının Anzili‘ye yakarışı tasvir edilebilir:
“Ey Anzili, doğumun tanrıçası, sen ki canları dünyaya getirirsin, rahmi açarsın! Bu kulunun acısını dindir, ona kolay bir doğum bahşet, yavrusunu sağlıklı bir şekilde kucağına versin!”
Bu tür dualar, Anzili‘nin doğum anındaki pratik ve ruhani rolünü vurgulamaktadır.
Törenler ise çeşitli adakları içerirdi. Anzili‘ye genellikle kutsal yiyecekler, içecekler, tütsü ve bazen de sembolik objeler sunulurdu. Bu adaklar, tanrıçanın lütfunu kazanmak ve onun koruyucu gücünü çağırmak amacıyla yapılırdı. Törenler, tapınaklarda rahipler eşliğinde yapılabileceği gibi, evlerde veya tarlalarda bireysel olarak da gerçekleştirilirdi. Özellikle arpa ve buğday gibi tahıllar, süt gibi hayvansal ürünler, doğurganlık ve yaşamla ilgili semboller olarak Anzili‘ye sunulan yaygın adaklardandı. Bu ritüeller, Hitit toplumunun doğayla ve tanrılarla olan derin bağını ve yaşamın devamlılığına verdikleri önemi açıkça göstermektedir. Anzili‘nin adı, hayatın bereketle akmaya devam etmesi için umut ve güvence kaynağı olmuştur.
Sonuç
Anzili, Antik Anadolu’nun karmaşık dini dokusunda önemli ve çok yönlü bir figürdür. Hurri kökenlerinden Hitit panteonuna uzanan yolculuğu, onu sadece bir doğum tanrıçası değil, aynı zamanda toplumu koruyan, yaşamı ve bereketi güvence altına alan bir ana tanrıça ve koruyucu ruh haline getirmiştir. Doğum ve doğurganlıkla ilgili ritüellerdeki merkezi rolü, “Kaybolan Tanrı” mitlerindeki dolaylı etkisi ve diğer tanrıçalarla olan ortak kültleri, Anzili‘nin Antik Anadolu insanının günlük yaşamında ve ruhani inançlarında ne kadar derin bir yer edindiğini göstermektedir.
Hitit metinlerinde Anzili‘ye yapılan dualar ve düzenlenen törenler, onun sadece mitolojik bir figür olmadığını, aynı zamanda somut ihtiyaçlara cevap veren, insanların doğrudan iletişim kurduğu canlı bir inanç nesnesi olduğunu ortaya koymaktadır. Anzili‘nin hikayesi, antik medeniyetlerin yaşam ve ölüm, bereket ve kısırlık, umut ve korku gibi temel insanlık deneyimlerini nasıl anlamlandırdığını gösteren çarpıcı bir örnektir. Bugün bile, onun adı, kadim Anadolu’nun sırlarını ve inanç sistemlerinin zenginliğini anlamak için bir anahtar konumundadır.