Seolmundae Halmang: Jeju Adası’nın Yaratıcı Tanrıçası ve Efsaneleri

Güney Kore’nin incisi olarak kabul edilen Jeju Adası, sadece kendine özgü volkanik manzaraları, yemyeşil doğası ve masmavi deniziyle değil, aynı zamanda zengin ve derin mitolojisiyle de ziyaretçilerini büyülemektedir. Bu mistik anlatıların merkezinde yer alan figür ise adanın hem yaratıcısı hem de koruyucusu olduğuna inanılan devasa boyutlu bir tanrıça olan Seolmundae Halmang‘dır.
Seolmundae Halmang efsaneleri, adanın fiziksel özelliklerini, kültürünü ve insanlarının doğayla olan derin bağını anlamak için kilit bir rol oynar. Bu makale, Jeju’nun bu ulu tanrıçasının kökenlerini, adayı ve başlıca dağlarını nasıl yarattığına dair efsaneleri ve trajik sonunu ele alacaktır.
Seolmundae Halmang’ın Mitolojik Kökenleri ve İlk Yazılı Kaynaklar
Seolmundae Halmang figürü, Jeju Adası’nın yerel halkının yüzyıllardır nesilden nesile aktardığı sözlü geleneğin bir ürünüdür. Bu efsanelerin kökenleri, Kore anakarasındaki şamanist inançlar ve yerel kültlerle harmanlanarak zaman içinde şekillenmiştir. Seolmundae Halmang’ın mitolojik kökenleri, adanın izole coğrafyasında gelişen özgün bir inanç sistemine dayanır. Kendisi, genellikle devasa boyutları, inanılmaz gücü ve doğa üzerinde mutlak hakimiyeti olan bir yaratıcı figür olarak tasvir edilir.

Bu efsanelerin ilk olarak ne zaman ortaya çıktığını kesin olarak belirlemek zordur, zira başlangıçta yazılı kayıtlardan ziyade şamanların ayinleri, halk hikayeleri ve ninniler aracılığıyla aktarılmışlardır. Ancak zamanla, 17. ve 18. yüzyıllardan başlayarak yerel idarecilere veya akademisyenlere ait notlar, günlükler veya yerel tarih çalışmaları gibi çeşitli yazılı kaynaklarda bu efsanelerin izleri görülmeye başlanmıştır. Özellikle, Jeju’nun yerel tarihi ve kültürü üzerine yapılan çalışmalarda Seolmundae Halmang’a atıfta bulunulmuştur. Bu kaynaklar, genellikle efsanenin farklı varyasyonlarını içermekle birlikte, tanrıçanın devasa boyutu ve adayı yaratmadaki rolü gibi temel unsurlarda hemfikirdir.
Seolmundae Halmang’ın isminin kökeni üzerine de çeşitli yorumlar bulunmaktadır. “Seolmun” veya “Seolmung” kısmının, karların kapladığı yüksek dağlara veya “ayıklamak”, “elemek” gibi toprağı işleme eylemlerine, “dae”nin “büyük”, “Halmang”ın ise “büyükanne” veya “yaşlı kadın tanrıça” anlamına geldiği düşünülür. Bu isim, hem onun devasa boyutunu hem de adayla ve toprağı şekillendirme eylemleriyle olan bağlantısını yansıtabilir.
Efsaneye göre, Seolmundae Halmang o kadar büyüktü ki, adanın bir ucundan diğerine adımlar atabilir, hatta bacaklarını uzatıp anakaraya ulaşabilirdi. Onun bu devasa yapısı, adanın oluşumuna dair efsanelerin de temelini oluşturur. İlk yazılı kaynaklar, bu sözlü geleneğin ne kadar erken dönemlere dayandığını tam olarak ortaya koymasa da, efsanenin Jeju halkının zihinsel dünyasında ne kadar derin ve kadim bir yer edindiğini göstermektedir.
Jeju Adası’nın Oluşumu: Seolmundae Halmang’ın Toprakla Dansı

Jeju Adası’nın volkanik kökeni bilimsel olarak bellidir, ancak yerel halkın inancına göre adanın oluşumu, Seolmundae Halmang‘ın yaratıcı enerjisi ve eylemlerinin sonucudur. Efsanenin en yaygın anlatımı, tanrıçanın adayı denizden yükselttiğini, toprağı şekillendirdiğini ve denize saçılan çamurların bugünkü adayı oluşturduğunu anlatır. Bu, adeta tanrıçanın toprakla yaptığı devasa bir dans gibidir.
Seolmundae Halmang’ın büyüklüğü, bu oluşum sürecinin anahtarını oluşturur. Efsaneye göre, O, muazzam kollarıyla denizdeki toprağı toplamış, devasa elleriyle şekillendirmiş ve adanın bugünkü temelini atmıştır. Bu süreçte yaptığı hareketler, adanın düzlüklerini, tepelerini ve kıyı şeridini meydana getirmiştir. Bazı anlatılarda, denizde uzanmış ve vücudunun denizi doldurmasıyla ada oluşmuştur. Diğerlerinde ise, denizde yürürken çamurları ve taşları etrafa saçarak adayı yaratmıştır. “Toprakla dansı” ifadesi, bu yaratıcı sürecin ne kadar dinamik ve güçlü olduğunu vurgular. Tanrıçanın her adımı, her el hareketi, adanın topografyasında kalıcı bir iz bırakmıştır.
Adanın bereketli toprağı, volkanik kayaçları ve kendine özgü bitki örtüsü, efsaneye göre Seolmundae Halmang’ın toprağa verdiği canın bir yansımasıdır. O, sadece adanın fiziksel varlığını değil, aynı zamanda onun canlılığını ve doğurganlığını da yaratmıştır. Bu efsane, Jeju insanının adaya ve toprağa duyduğu saygıyı ve minneti de yansıtır. Onlar için ada, sadece üzerinde yaşadıkları bir kara parçası değil, aynı zamanda Seolmundae Halmang‘ın bedeninin veya yaratıcı gücünün bir tezahürüdür. Adanın her köşesi, tanrıçanın efsanevi eylemlerinin bir kanıtı olarak görülür. Bu anlatı, adanın oluşumuna bilimsel açıklamalardan farklı, derin ve mistik bir boyut kazandırır.
Hallasan ve Sanbangsan Dağlarının Yaratılışı: Efsanevi Anlatımlar

Jeju Adası’nın en belirgin coğrafi özellikleri olan görkemli Hallasan Dağı ve kendine özgü yapısıyla Sanbangsan Dağı, Seolmundae Halmang efsanelerinde özel bir yere sahiptir. Her iki dağın oluşumu da tanrıçanın devasa eylemlerine bağlanır ve bu efsaneler, adanın doğa harikalarına mistik bir anlam yükler.
Adanın zirvesinde tüm heybetiyle yükselen Hallasan Dağı’nın oluşumuna dair en yaygın efsane şudur: Seolmundae Halmang, adayı yaratırken veya şekillendirirken kullanmak üzere deniz yatağından veya başka bir yerden devasa miktarda toprak ve kayaç toplamıştır. Bu malzemeyi bir araya yığdığında, ortaya Hallasan gibi muazzam bir dağ çıkmıştır. Dağın zirvesindeki krater gölü olan Baengnokdam (Beyaz Geyik Gölü) ise bir rivayete göre, tanrıçanın bu yığını oluşturduktan sonra oluşan boşluktur.
Başka bir anlatıya göre ise, Hallasan’ı oluşturmak için bir yerden devasa bir tepe almış ve onu bugünkü yerine koymuştur. Dağın zirvesindeki krater ise bu tepeyi aldığı yerdeki boşluktur. Bu efsane, Hallasan’ın sadece bir dağ değil, aynı zamanda Seolmundae Halmang‘ın gücünün ve yaratıcılığının bir anıtı olduğunu vurgular.
Sanbangsan Dağı ise, güneybatı kıyısında tek başına yükselen, benzersiz bir volkanik domdur. Bu dağın oluşumu genellikle Hallasan efsanesiyle ilişkilendirilir. En bilinen rivayete göre, Seolmundae Halmang, Hallasan’ı yaratırken ya da taşırken, ondan kopan veya fırlayan devasa bir kaya parçası Sanbangsan’ın bugünkü yerine düşmüştür. Bu düşen parça, zamanla soğuyup katılaşarak Sanbangsan’ın karakteristiğini oluşturan kaya kütlesini meydana getirmiştir.
Sanbangsan’ın tepesindeki mağara (Sanbanggulsa), bir başka efsaneye göre ise tanrıçanın dinlenmek veya korunmak için kazdığı bir oyuktur. Bu efsaneler, adanın iki en önemli dağının da kaderlerinin Seolmundae Halmang‘ın eliyle belirlendiğini anlatır. Hallasan ve Sanbangsan, Jeju halkı için sadece coğrafi oluşumlar değil, aynı zamanda tanrıçanın gücünün ve hikayesinin canlı tanıklarıdır.
500 Oğul ve Taş Generaller: Seolmundae Halmang’ın Trajik Hikayesi

Seolmundae Halmang‘ın hikayesi, sadece yaratılışla sınırlı kalmaz; aynı zamanda derin bir trajedi de içerir. Efsanenin bu kısmı, onun devasa boyutlarına rağmen ne kadar insani bir acı yaşayabileceğini gösterir ve adanın bazı doğal oluşumlarına dokunaklı bir açıklama getirir.
Efsaneye göre, Seolmundae Halmang‘ın tam 500 tane oğlu vardı. Bu oğullar, güçlü ve yapılı gençlerdi ve anneleriyle birlikte adada yaşarlardı. Bir gün, tanrıça oğulları için büyük bir tencerede odun ateşinde çorba pişiriyordu. Çorba, o kadar büyüktü ki, içine binlerce insan sığabilirdi. Seolmundae Halmang, çorbanın tuzunu kontrol etmek veya başka bir nedenle tencerenin içine doğru eğildi. Tam bu sırada, ya dengesini kaybetti ya da ayağı kaydı ve devasa bedeniyle fokurdayan çorbanın içine düştü.
Oğulları, annelerinin düştüğünü fark etmediler. Aşırı derecede aç ve yorgun oldukları için, tenceredeki dumanı tüten çorbadan büyük bir iştahla içmeye başladılar. Çorbanın tadının her zamankinden farklı olduğunu hissettiler, ama bunun nedeninin anneleri olduğunu anlamadılar. Tam 499 oğul, çorbanın tamamını bitirdi. Ancak en küçük veya en son gelen oğul, tencerenin dibinde kemiklere rastladı. Bu kemiklerin annelerine ait olduğunu anladığında dehşete kapıldı. Keder ve pişmanlıkla çığlıklar atarak ağlamaya başladı.
Annesinin trajik ölümünü öğrenen 499 oğul da büyük bir acı ve suçluluk hissetti. Kardeşleriyle birlikte annelerinin öldüğü yere veya Hallasan eteklerine doğru yürüdüler ve oracıkta kederlerinden ve pişmanlıklarından kaskatı kesilerek taşa dönüştüler. Bu taş oluşumları, bugün Hallasan’ın güneybatı eteklerinde yer alan ve “Obaek Janggun” (오백장군), yani “Beş Yüz General” veya “Beş Yüz Taş General” olarak bilinen bazalt sütunlarıdır. Bu taşlar, efsaneye göre Seolmundae Halmang’ın 499 oğlunu temsil eder. En küçük oğulun akıbeti efsanenin farklı varyasyonlarına göre değişir; bazen o da taşa dönüşür, bazen ise annesinin ve kardeşlerinin yasını tutarak adayı terk eder.
Seolmundae Halmang‘ın bu trajik sonu, hem onun kudretli bir yaratıcı figür olmasının yanı sıra, evlatlarına karşı duyduğu sevgi ve yaşanan trajedinin derinliğini gösterir. Obaek Janggun kayaları, Jeju halkı için sadece ilginç jeolojik yapılar değil, aynı zamanda tanrıçanın ve oğullarının trajik hikayesinin canlı bir anısıdır. Bu efsane, adanın doğasına sadece yaratıcı değil, aynı zamanda hüzünlü bir katman ekler.
Sonuç
Seolmundae Halmang efsaneleri, Jeju Adası’nın kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu devasa boyutlu yaratıcı tanrıça, adanın fiziksel varlığını, görkemli dağlarını ve şeklini oluşturan kudretli gücün somutlaşmış halidir. Onun toprakla dansı, adanın bereketini ve doğurganlığını simgelerken, Hallasan ve Sanbangsan’ın oluşumuna dair efsaneler, adanın en belirgin coğrafi noktalarına mistik bir köken atfeder.
Ancak Seolmundae Halmang’ın hikayesi sadece yaratılışla sınırlı kalmaz. 500 oğlunun trajik kaybı ve onların Obaek Janggun taşlarına dönüşmesi, efsaneye derin bir insani ve duygusal boyut katar. Bu trajedi, tanrıçanın sadece bir yaratıcı değil, aynı zamanda acı çekebilen, yas tutan bir figür olduğunu gösterir.
Bugün, Seolmundae Halmang hikayeleri hala Jeju halkının belleğinde canlıdır. Bu efsaneler, adanın doğasını anlamak, kültürel mirasını yaşatmak ve Jeju’ya gelen ziyaretçilere bu eşsiz yerin ruhunu aktarmak için önemli bir araçtır. Hallasan’a tırmanırken, Sanbangsan’ın mağarasını ziyaret ederken veya Obaek Janggun kayalıklarının önünde dururken, Seolmundae Halmang’ın yaratıcı gücünü, sevgisini ve yaşadığı derin trajediyi hatırlamak, Jeju Adası deneyimini çok daha anlamlı hale getirir. Seolmundae Halmang, sadece bir efsanevi figür değil, aynı zamanda Jeju’nun topraklarına, kayalarına ve rüzgarına sinmiş bir ruhtur.