Merhaba sevgili okurlar! Bugün sizi Endonezya adalarından biri olan Cava’ya, gizemli ve büyüleyici bir efsanenin kalbine götürüyorum: Nyai Roro Kidul, Güney Denizinin efsanevi kraliçesi. Cava kültüründe derin izler bırakmış, hem saygı duyulan hem de korkulan bu figür, yüzyıllardır anlatılan hikayeleri, ritüelleri ve modern popüler kültürdeki yansımalarıyla yaşamaya devam ediyor. Gelin, bu güçlü kraliçenin dünyasına birlikte dalalım!
Nyai Roro Kidul, Cava mitolojisinin Güney Denizi Kraliçesi olarak tanınır. Bir zamanlar Prenses Kadita olan bu figür, babasının karısı tarafından lanetlenip sürülür; sonunda Hint Okyanusu’na atlayarak denizin ruhani hükümdarı hâline gelir.
Özellikle Parangtritis sahili ve diğer güney kıyıları, onun huzuruna düzenlenen törenlere ev sahipliği yapar; ziyaretçilerin yeşil giyinmesi bu nedenle yasaktır.Mataram Krallığı’nın ilk sultanları, bu mitik figürle ittifak kurmalarına inanarak saltanatlarını güçlendirmiştir. Nyai Roro Kidul, fırtına ve tsunami gibi doğa olaylarını kontrol eden korkutucu bir deniz tanrıçası olarak da görülür.
Kültürel pratiğinde kuş yuvalarının toplanması, wayangê sahne performansları ve spiritüel heykeller yer alır; modern medya, heykeller, TV ve turizm odağında büyüyen bir popülerlikle varlığını sürdürür.
Prenses Kadita’dan Deniz Kraliçesine Dönüşüm
Nyai Roro Kidul’un kökenine dair birçok farklı anlatı bulunuyor, ancak en yaygın olanı onun trajik bir prenses hikayesiyle başlaması. Efsaneye göre, Pakuan Padjadjaran Krallığı’nın güzel prensesi Kadita (bazı versiyonlarda Kandita olarak da geçer), babasının ikinci karısı ve başvezirin kıskançlıkları sonucunda acımasız bir lanete maruz kalır. Vücudunda çıkan iğrenç, iyileşmeyen yaralarla çirkinleşen prenses, krallıktan sürülür.
Çaresizlik içinde, deniz kıyısına gelen Prenses Kadita, Güney Denizi’nin (Samudra Kidul) sularına atlar. Ancak denizin soğuk suları onu iyileştirir, yaraları kaybolur ve Kadita, eskisinden daha güzel ve daha güçlü bir şekilde yeniden doğar. Bu dönüşümle birlikte, Güney Denizi’nin ruhlar aleminin kraliçesi ve hükümdarı olur. Artık o, güzelliğiyle büyüleyen ama aynı zamanda engin denizin gücünü ve tehlikesin barındıran Saygıdeğer Rahibeler Ana ve Genç Kızlar Ana anlamına gelen adıyla anılacaktır: Nyai Roro Kidul.
Bu dönüşüm hikayesi, bir yandan güzelliğin geçiciliğini ve talihin cilvesini anlatırken, diğer yandan zorluklar karşısında yeniden doğuşu ve gücün kaynağının beklenmedik yerlerde bulunabileceğini vurgular.
Güney Denizi ve Parangtritis İlişkisi
Nyai Roro Kidul efsanesi, özellikle Cava’nın güney sahil şeridiyle ve spesifik olarak Yogyakarta yakınlarındaki Parangtritis plajıyla ayrılamaz bir şekilde ilişkilidir. Parangtritis, sadece doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda Nyai Roro Kidul’un ana mekanı olduğuna dair güçlü inançla da tanınır.
Bölge halkı ve Cava kültürüne aşina olanlar için Güney Denizi, özellikle de Parangtritis’in dalgalı suları, sıradan bir deniz kenarı değildir. Burası, Nyai Roro Kidul ve onun ruhani ordusunun meskenidir. Ziyaretçiler genellikle denizin güçlü akıntıları ve tehlikeli sularına karşı uyarılır; bu tehlikeler, Kraliçe’nin gücünün bir göstergesi olarak algılanır. Parangtritis’te birçok otel ve konutun, Kraliçe’ye ayrılmış, içinde onun ruhunun barındığına inanılan özel odaları bulunur. Bu odalar genellikle yeşil renklerle süslenir ve misafirler tarafından merakla ziyaret edilir.
Bu derin ilişki, sadece bir efsaneden ibaret değildir; bölgenin kültürü, ritüelleri ve günlük yaşamı üzerinde somut etkileri vardır. Denize açılan balıkçılar, sahilde yaşayanlar ve hatta iç kesimlerdeki insanlar bile Güney Denizi’nin gücüne ve Kraliçe’ye duyulan saygıya riayet eder.
Kökeni ve tarihi
Nyi Rara Kidul efsanesi 15. yüzyıldaki Sunda Krallığı Pajajaran’dan kaynaklanır ve 18. yüzyıldaki İslami Mataram Krallığı’ndan daha eskidir. Ancak Cava ve Sundan halklarının kültürel antropoloji üzerine yapılan araştırmalar, Cava’nın Güney Denizi Kraliçesi efsanesinin çok daha eski bir tarih öncesianimistik inançtan, güney okyanusunun Hinduizm öncesi bir Budizm tanrıçasından kaynaklanmış olabileceğini düşündürmektedir.
Cava’nın güney kıyısındaki şiddetli İpucu:Akdeniz dalgaları, fırtınaları ve bazen tsunamiler , daha sonra Ratu Kidul olarak tanımlanan kraliçeleri, bir Tanrıça tarafından yönetilen güney denizlerinde yaşayan tanrıların ve ataların manevi alemi olarak kabul edilen doğa güçlerine karşı bir saygı ve korku duygusu uyandırmış olabilir.
Dewi Kadita
Sundan halk masallarından biri, saraydaki bir rakibinin emriyle bir şaman tarafından lanetlendikten sonra güney okyanusuna kaçan Sunda Krallığı’nın güzel prensesi Dewi Kadita’nın hikayesini anlatır. Prenses okyanusa atlayıp intihar etmeye çalışır ancak bunun yerine iyileşip güzelliğine kavuşur. Hayaletler daha sonra onu Güney Denizi’nin efsanevi Hayalet Kraliçesi yaparlar.
Benzer bir versiyon, Galuh Pakuan Kralı Munding Wangi’nin tek kızı Kadita’dan bahseder . Güzelliğinden dolayı Dewi Srêngéngé (“Güneş Tanrıçası”) lakabını almıştır. Güzel bir kızı olmasına rağmen, Kral Munding Wangi kendisinden sonra kral olacak bir oğlu olmadığı için üzülmüştür. Kral daha sonra Dewi Mutiara ile evlenmiş ve evliliklerinden bir oğlu olmuştur.
Dewi Mutiara oğlunun gelecekte hiçbir engel olmadan kral olmasını istiyordu, bu yüzden Kandita’dan kurtulmaya çalışıyordu. Dewi Mutiara krala gitti ve Kadita’yı saraydan yasaklamasını istedi, ancak kral reddetti.
Ertesi gün, gün doğmadan önce, Dewi Mutiara hizmetkarını bir şaman çağırması için gönderdi. Şamana Kadita’ya lanet okumasını söyledi. Akşam vakti, Kadita’nın vücudu uyuzdan kaşınıyordu, kötü kokuyordu ve çıbanlarla doluydu. Kral, Kadita’yı iyileştirmesi için birçok şifacı çağırdı ve hastalığın doğal olmadığını fark etti; bir lanetten kaynaklanmış olmalıydı. Dewi Mutiara, Kral’ı kızını sürgüne göndermeye zorladı çünkü tüm krallığa kötü şans getirecekti.
Kadita tek başına, amaçsızca dolaşıyordu. Üvey annesine kin tutmuyordu ama Sanghyang Kersa’nın acısında ona eşlik etmesini istedi. Neredeyse yedi gün ve yedi gece sonra sonunda Güney Denizi’ne vardı ve burada doğaüstü bir sesin ona denize atlamasını söylediğini duydu. Denize atladı ve yüzdü ve Güney Denizi’nin suları çıbanlarını iz bırakmadan yok etti ve onu daha da güzelleştirdi. Güney Denizi üzerinde gücü vardı ve sonsuza dek yaşayan Nyi Roro Kidul adlı bir tanrıça oldu . Palabuhanratu Körfezi özellikle bu efsaneyle ilişkilendirilir.
Kanjeng Ratu Kidul
Nyi Roro Kidul, farklı kişiler olmalarına rağmen sıklıkla Kanjeng Ratu Kidul ile eş tutulur.
Kanjeng Ratu Kidul sıklıkla bir kuyruk ve bir balığın alt vücut parçaları olan bir denizkızı olarak resmedilir . Efsanevi yaratığın istediği kişinin ruhunu alabildiği iddia edilir. Güney Java’daki kıyı köyleri etrafındaki yerel popüler inanışlara göre, Kraliçe genellikle sahilde banyo yapan balıkçıların veya ziyaretçilerin canını alır ve genellikle yakışıklı genç erkekleri tercih eder.
Kanjeng Ratu Kidul’un Cava Ruh Kraliçesi olarak rolü, geleneksel Cava folklorunda ve saray mitolojilerinde popüler bir motif haline geldi ve ayrıca Sundan ve Cava prenseslerinin güzelliğiyle ilişkilendirildi. Mitolojisinin bir diğer yönü de günde birkaç kez şekil ve görünüm değiştirebilme yeteneğiydi. Yogyakarta’lı Sultan Hamengkubuwono IX anılarında ruh Kraliçesi ile yaşadığı ruhsal karşılaşmalardaki deneyimini anlattı; kraliçe şekil ve görünüm değiştirebilirdi, genellikle dolunayda güzel bir genç kadın olarak, diğer zamanlarda ise yaşlı bir kadın olarak görünürdü.
Kanjeng Ratu Kidul , onu çevreleyen folklorun önemli bir kısmında, okyanusun kalbindeki ikametgahından Güney Okyanusu’nun şiddetli dalgalarını kontrol etmektedir. Bazen, Solo veya Surakarta’nın Susuhunan’ın ve Yogyakarta Sultanı’nın manevi kraliçelerinden veya eşlerinden biri olarak anılır. Lokasyonunun Solo Sultanlığı ve Yogyakarta Sultanlığı’ndaki Merapi – Kraton – Güney Denizi eksenine karşılık geldiği düşünülmektedir.
Onu çevreleyen folklorun bir diğer yaygın parçası da Cava dilinde gadhung m’lathi olarak bilinen su yeşili rengidir ; bu renk onun tarafından tercih edilir ve bu nedenle Cava’nın güney kıyılarında giyilmesi yasaktır. Sıklıkla bu renkte giysiler veya selendang (ipeksi kuşaklar) giydiği anlatılır.
Yeşil: Giyim Yasakları ve Renk İlişkisi
Nyai Roro Kidul ile ilgili en bilinen ve belki de en ilginç inanışlardan biri, onun favori renginin yeşil olduğuna dair olanıdır. Hatta, özellikle Parangtritis gibi Güney Denizi’nin kıyılarında, ziyaretçilerin yeşil renkli kıyafet giymemeleri konusunda yaygın bir uyarı vardır.
Bu yasağın ardındaki inanç şudur: Yeşil, Kraliçe’nin rengidir ve onun ruhani krallığının (bazı anlatılara göre denizin altındaki sarayının) rengini yansıtır. Sahilde yeşil giyen birini gören Kraliçe’nin, o kişiyi kendisinden biri sanıp denizin derinliklerine, sarayına çekeceğine inanılır. Bu çekilme, genellikle boğulma veya kaybolma şeklinde trajik sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle, Parangtritis’i ziyaret edenler sıklıkla yerel halk veya tabelalar aracılığıyla yeşil giymeme konusunda uyarılır. Bu, sadece bir batıl inanç gibi görünse de, bölgenin güçlü akıntıları göz önüne alındığında, aslında insanları denizin tehlikelerine karşı dikkatli olmaya teşvik eden bir kültürel mekanizma olarak da görülebilir. Yeşil, burada sadece bir renk değil, Kraliçe’nin alameti, gücünün ve tekinsizliğinin bir simgesidir.
Mahkeme ve Saltanat İttifakı: Mataram Sultanlarıyla Bağ
Nyai Roro Kidul efsanesi, sadece halk masallarıyla sınırlı kalmamış, Cava’nın en güçlü hanedanlarından biri olan Mataram Sultanlığı (ve onun mirasçısı olan Yogyakarta ve Solo Sultanlıkları) ile de sıkı bağlar kurmuştur. Bu bağ, Kraliçe’nin sadece bir ruhani figür değil, aynı zamanda siyasi ve ruhani bir müttefik olarak görüldüğünü gösterir.
Efsaneye göre, Mataram Sultanlığı’nın kurucusu Panembahan Senapati ve onun soyundan gelen sultanlar, Nyai Roro Kidul ile ruhani bir evlilik veya ittifak yapmışlardır. Bu ittifak sayesinde, Sultanlar Güney Denizi’nin Kraliçesi’nin korumasını ve kutsamasını elde etmiş, bu da onların yönetimlerine meşruiyet ve güç kazandırmıştır. Kraliçe, Sultanların danışmanı, koruyucusu ve hatta bazı anlatılarda onların ruhani eşi olarak kabul edilir.
Bu kutsal bağ, günümüzde bile Yogyakarta ve Solo Sultanlıklarında sürdürülen yıllık Labuhan adı verilen ritüellerle anılır. Bu törenlerde, Sultanlık hazinelerinden seçilmiş eşyalar (giysiler, tırnak kesikleri, saç telleri vb.) özenle Güney Denizi’ne ya da Kraliçe ile ilişkili diğer kutsal yerlere sunulur. Bu sunular, Kraliçe’ye duyulan sadakati ve ittifakın devamlılığını simgeler. Bu tarihi ve ruhani ittifak, Nyai Roro Kidul‘un Cava’nın sosyal ve politik dokusunda ne kadar merkezi bir yere sahip olduğunun somut bir kanıtıdır.
Denizle İlişkili Semboller: Fırtına, Tsunami ve Ruh Ordusu
Nyai Roro Kidul, sadece zarif bir kraliçe olarak değil, aynı zamanda Güney Denizi’nin ham gücünü temsil eden, potansiyel olarak tehlikeli bir varlık olarak da algılanır. Onunla ilişkilendirilen semboller, denizin kontrol edilemez ve yıkıcı doğasını yansıtır.
Bu sembollerin başında, Güney Denizi’ndeki ani ve şiddetli fırtınalar, güçlü akıntılar ve büyük dalgalar gelir. Bu doğal olaylar, genellikle Kraliçe’nin ruh hallerinin veya gücünün bir tezahürü olarak yorumlanır. Geçmişte yaşanan büyük tsunamiler gibi felaketler de dolaylı olarak Kraliçe’nin gücüyle veya onun hoşnutsuzluğuyla ilişkilendirilmiştir. Denizin bu kadar tehlikeli sularının, Nyai Roro Kidul‘un kontrolü altında olduğu ve onun çağrısı üzerine her an değişebileceğine inanılır.
Ayrıca, Kraliçe’nin emrinde devasa bir ruh ordusu olduğuna inanılır. Bu ordu, boğulan denizcilerden, denizin derinliklerine çekilen talihsiz insanlardan veya Kraliçe’nin krallığına hizmet eden diğer ruhani varlıklardan oluşur. Bu ordu, Kraliçe’nin gücünü pekiştirir ve onun denizdeki egemenliğinin bir parçasıdır. Bu semboller, Nyai Roro Kidul‘un sadece güzellik ve zarafetle değil, aynı zamanda denizin derinliklerindeki gizem, tehlike ve kontrol edilemez güçle de özdeşleştiğini gösterir.
Kültürel Uygulamalar: Kuş Yuvaları Ritüeli ve Gölge Tiyatrosu
Nyai Roro Kidul figürü, Cava’nın çeşitli kültürel uygulamalarında yer bulmuştur. Bu, onun sadece bir efsane karakteri olmanın ötesinde, halkın yaşam biçimini, sanatını ve geçimini etkileyen bir figür olduğunu gösterir.
Özellikle Cava’nın güney kıyılarındaki mağaralarda, yenilebilir kuş yuvaları (ebabil kuşlarının tükürüklerinden yaptıkları yuvalar) toplama geleneği, Nyai Roro Kidul ile yakından ilişkilidir. Bu yuvalar, özellikle Çin tıbbında değerli oldukları için önemli bir gelir kaynağıdır. Yuva toplayıcıları, tehlikeli mağara duvarlarına tırmanmadan önce ve sonra, Kraliçe’ye yönelik özel ritüeller ve adaklar gerçekleştirirler. Bu ritüellerde Kraliçe’den güvenli bir hasat ve tehlikelerden korunma istenir. Bu, Kraliçe’nin sadece bir deniz ruhu değil, aynı zamanda kıyıda yaşayan halkın geçim kaynaklarını da etkileyen bir bereket ve koruma figürü olarak görüldüğünü gösterir.
Ayrıca, Nyai Roro Kidul Cava’nın geleneksel gölge tiyatrosu Wayang Kulit‘in de önemli karakterlerinden biridir. Wayang gösterilerinde genellikle doğaüstü güçlere sahip bir figür olarak tasvir edilir ve hikayelerde önemli bir rol oynar. Sanatın bu formunda yer alması, onun Cava’nın kültürel mirasının ayrılmaz bir parçası olduğunun güçlü bir kanıtıdır.
Modern Popüler Kültür: Heykeller, TV, Oyun ve Turizm
Çağdaş Endonezya’da Nyai Roro Kidul, hala canlı bir figürdür. İnançlar ve gelenekler devam ederken, Kraliçe modern popüler kültürde de yaygın bir şekilde görünür.
Onun onuruna dikilmiş heykeller ve tapınaklar, özellikle Güney Denizi kıyılarında ve ilgili yerlerde hala görülebilir. Bu heykeller, inananlar için adak ve dua yerleridir.
Nyai Roro Kidul, Endonezya sinemasında ve televizyon dizilerinde popüler bir konudur. Genellikle hem güzelliği hem de ürkütücü gücü vurgulanan, doğaüstü bir varlık olarak betimlenir. Korku filmlerinin ve gizemli temalı TV şovlarının vazgeçilmez karakterlerindendir. Ayrıca, hakkında yazılmış birçok roman, çizgi roman ve hatta video oyunlarında da yer almıştır.
Turizm açısından bakıldığında, Nyai Roro Kidul Parangtritis ve diğer güney kıyı şeridi bölgeleri için büyük bir çekim merkezidir. Ziyaretçiler, efsanenin izlerini sürmek, Kraliçe’ye adanmış odaları görmek veya sadece bu gizemli denizle ilişki kurmak için gelirler. Yeşil giymeme uyarısı bile, bölgeyi ziyaret edenler için ilginç bir kültürel anekdot ve uyulması gereken bir gelenek haline gelmiştir.
Sonuç
Nyai Roro Kidul, Cava kültürünün ve mitolojisinin kalbinde yer alan, çok katmanlı bir figürdür. O, trajik bir prenses, görkemli bir deniz kraliçesi, güçlü bir ruhani lider, Mataram Sultanlarının müttefiki ve doğanın ham gücünün sembolüdür. Hem güzelliğiyle büyüleyen hem de gücüyle korkutan bu efsane, geleneksel ritüellerden modern medyaya kadar Cava yaşamının her alanında varlığını sürdürmektedir.
Güney Denizi’nin dalgaları vurdukça, Parangtritis’in kumları üzerinde rüzgar estikçe, Nyai Roro Kidul‘un hikayesi anlatılmaya devam edecek. O, Cava’nın gizemli ruhunun ve denizinin derinliklerindeki sırların canlı bir temsilcisidir.
Umarım bu yolculuktan keyif almışsınızdır. Başka hikayelerde görüşmek üzere!