Pillan, Mapuche mitolojisinde güçlü ve saygıdeğer erkek ruhları temsil eder. Bu ruhlar, doğa olaylarıyla ilişkilendirilir ve hem koruyucu hem de cezalandırıcı özelliklere sahiptir. Pillan’lar, özellikle Şili ve Arjantin’in güney bölgelerinde yaşayan Mapuche halkının inanç sisteminde merkezi bir yer tutar.
Pillanlar… Onlar sadece mitolojik karakterler değil; Mapuçeler için dağların doruklarında yaşayan, şimşekleri çakan, yanardağları uyandıran, rüzgârları estiren ve aynı zamanda yaşam veren yağmurları getiren, hem korku hem de saygı uyandıran varlıklardır. Gelin, bu etkileyici ruhların dünyasına dalalım ve onların Mapuçe inanç sistemindeki yerini, güçlerini ve modern dünyadaki yankılarını keşfedelim.
Pillan Ruhlarının Mapuche İnanç Sistemindeki Kökenleri
Mapuçe inanç sistemi, Batılı anlamda tek Tanrılı ya da çok Tanrılı karmaşık panteonlardan biraz farklıdır. Daha çok, evrenin dengesi üzerine kurulu, her şeyin bir ruhu ve gücü olduğuna inanılan bir sistemdir. Bu sistemin kalbinde “Ad Mapu” yani “Toprakların Yolu” veya “Toprakların Kuralları” yatar. Pillanlar, bu sistemde füta newen (büyük güç) olarak kabul edilen varlıklardır.
Pillanların kökenleri tam olarak tanımlanmış bir yaratılış mitinden ziyade, var olan evrenin ve doğanın bir parçası olarak kabul edilir. Onlar genellikle yüce, bazen atalardan kalma ruhlar olarak görülürler. Özellikle volkanlar, yüksek dağlar, fırtınalı gökyüzü gibi doğanın en görkemli ve en güçlü tezahürleriyle özdeşleştirilirler. Düşünsenize bir kere, bir yanardağın patlaması, gökyüzünü aydınlatan bir şimşek çakması, şiddetli bir fırtına… Mapuçeler için bunlar, Pillanların kendilerini gösterdiği, güçlerini hissettirdiği anlardır.
Pillanlar, Toprak Anayı (Ñuke Mapu) koruyan ve onunla dengeyi sağlayan varlıklar olarak da düşünülür. Ancak bu koruma her zaman nazikçe olmaz; bazen dengeyi sağlamak için yıkıcı güçlerini de kullanabilirler. Bu yüzden onlara duyulan saygı, aynı zamanda bir ürperti de barındırır. Onlar, doğanın hem bereketli hem de tehlikeli yönünü temsil ederler.
Wenumapu: Pillan’ların Yaşadığı Ruhani Dünya
Mapuçe kozmolojisi genellikle üç temel katmandan oluşur:
- Nagmapu: Bizim yaşadığımız yeryüzü katmanı.
- Minchemapu: Yer altı, genellikle karanlıkla ve olumsuz güçlerle ilişkilendirilen katman.
- Wenumapu: Gökyüzü, göksel katman.
İşte Pillanların, özellikle de en güçlülerinin evi Wenumapu‘dur. “Yukarı Toprak” veya “Göksel Yer” anlamına gelen Wenumapu, Mapuçe inancına göre berrak, aydınlık ve düzenli bir alandır. En güçlü ruhların, yüce ataların ve tabi ki Pillanların bulunduğu yerdir. Burası aynı zamanda evrenin dengesinin ve düzeninin sağlandığı yer olarak da kabul edilir.
Wenumapu, Nagmapu’yu doğrudan etkileyebilir. Gökyüzündeki olaylar (güneşin doğuşu/batışı, yıldızların konumu, fırtınalar) Wenumapu’da olup bitenlerin yansımaları olarak görülür. Pillanlar, Wenumapu’dan Nagmapu’ya güçlerini, kutsamalarını ya da bazen öfkelerini gönderirler. Bu nedenle Wenumapu’ya saygı duymak ve oradaki güçlerle iyi ilişkiler kurmak, Mapuçe yaşamı için hayati önem taşır. Ngünechen (Yüce Ruh veya Her Şeyin Sahibi), Wenumapu’nun en üstünde veya onunla özdeşleşmiş olarak kabul edilir ve Pillanlar genellikle Ngünechen’in iradesinin veya gücünün bir tezahürü olarak görülür.
Antü: En Güçlü Pillan ve Güneşin Temsilcisi
Pillanlar arasında bir hiyerarşi olduğu düşünülür ve bu hiyerarşinin zirvesinde genellikle Antü yer alır. Antü, Güneş’in ruhu ve temsilcisidir. Mapuçe inancında Güneş, yaşamın kaynağı, enerjinin deposu ve aydınlığın sembolüdür. Antü, bu temel güçleri kişileştirir.
Antü, sadece bir gezegen değil; o her şeyi gören, her yere ulaşan, yaşam döngüsünü belirleyen en güçlü Pillan’dır. Onun sıcaklığı olmasaydı bitkiler büyümez, hayat devam etmezdi. Onun doğuşu yeni bir günü, umudu; batışı ise dinlenmeyi ve ertesi güne hazırlığı temsil eder. Antü’nün gücü öylesine büyüktür ki, bazı yorumlarda Antü’nün bizzat Ngünechen’in bir yüzü veya onun en önemli tezahürü olduğu da söylenir.
Antü’ye saygı duymak, ona şükran sunmak Mapuçeler için çok önemlidir. Özellikle Ngillatun gibi büyük törenlerde Antü’ye yönelik dualar ve ritüeller önemli bir yer tutar. Çünkü O, sadece doğanın bir parçası değil, aynı zamanda evrenin düzeninin ve iyiliğin korunmasında kilit bir role sahiptir. Antü’nün varlığı, Wenumapu’nun aydınlığını ve gücünü Nagmapu’ya taşıyan en önemli köprüdür.
Pillan’ların Doğa Olaylarıyla İlişkisi ve Cezalandırıcı Yönleri
Pillanların en belirgin özelliklerinden biri, doğa olaylarıyla kurdukları doğrudan ve güçlü ilişkidir. Onlar, gökyüzündeki şimşeklerdir (Tralkatufe), gürleyen gök gürültüsüdür (Tralkamapu), patlayan yanardağlardır (Pillan olarak da anılırlar), depremleri yaratan güçtür (Newen) ve fırtınalı rüzgârlardır.
- Volkanlar: Mapuçe toprakları volkanik aktivitenin yoğun olduğu bir bölgedir. Patlayan bir volkan, Pillan’ın en bariz ve en korkutucu tezahürlerinden biridir. Dağların ruhu olan Pillan, öfkelendiğinde veya dengenin bozulduğunu hissettiğinde volkanı uyandırır. Bu patlamalar hem yıkıcı olabilir hem de kül ve lavlarla toprağı zenginleştirerek yeni yaşamın önünü açabilir. İşte Pillanların ikili doğası burada açıkça görülür: Yıkıcı ama aynı zamanda dönüştürücü ve potansiyel olarak yaşam verici.
- Fırtınalar, Şimşek ve Gök Gürültüsü: Gökyüzündeki fırtına, adeta Pillanların savaş alanı gibidir. Şimşek (Tralkatufe), Pillan’ın enerjisinin görkemli bir göstergesidir. Gök gürültüsü (Tralkamapu) ise onların sesidir. Bu olaylar, Pillanların gücünü hatırlatır ve bazen onların belirli bir eylemden duyduğu memnuniyetsizliğin veya uyarının bir işareti olarak yorumlanabilir.
- Yağmur ve Rüzgâr: Pillanlar sadece yıkıcı değil, aynı zamanda yaşam vericidir. Yağmur, özellikle hasat için hayati önem taşır. Bereketli yağmurlar, Pillanların lütfu ve iyiliklerinin bir işaretidir. Ancak şiddetli fırtınalar ve seller de onların gücünün bir parçasıdır. Rüzgâr da bir Pillan tezahürü olabilir, hem serinlik getiren bir meltem hem de her şeyi önüne katan bir fırtınadır.
Pillanların bu doğa olaylarıyla ilişkisi, aynı zamanda onların cezalandırıcı yönünü de ortaya koyar. Eğer insanlar Ad Mapu’nun kurallarını çiğner, doğaya saygısızlık eder, toplumsal dengeyi bozarlarsa, Pillanlar depremler, volkan patlamaları, kuraklık veya seller gibi felaketlerle karşılık verebilir. Bu cezalandırma algısı, Mapuçeleri doğayla ve toplumla uyum içinde yaşamaya teşvik eden güçlü bir kültürel ve manevi mekanizmadır. Yani, Pillanlar sadece doğanın fiziksel güçleri değil, aynı zamanda ahlaki ve kozmik düzenin de koruyucularıdır. Onlara duyulan saygı, bu yüzdendir; sadece güçlerinden değil, aynı zamanda evrensel dengedeki rollerinden dolayıdır.
Ngillatun Töreni: Pillan’lara Sunulan Geleneksel Ritüel
Mapuçe’lerin en önemli ve en kapsamlı halk ritüellerinden biri Ngillatun‘dur. “Dua Etmek” veya “Dilek Dilemek” anlamına gelen Ngillatun, genellikle birkaç yılda bir, geniş toplulukların bir araya gelerek düzenlediği büyük bir törendir. Bu törenin temel amacı, Wenumapu’daki yüce güçlerle, özellikle de Pillanlarla iletişim kurmak, onlara şükranlarını sunmak, bağışlanma dilemek ve gelecekteki bolluk, sağlık ve iyiye gitme için istekte bulunmaktır.
Ngillatun, sadece bir dini tören değil, aynı zamanda Mapuçe kimliğinin ve toplumsal birliğinin de bir göstergesidir. Tören alanında kurulan direk etrafında dans edilir (awün), özel şarkılar söylenir (ülkantu), dualar edilir ve yiyecekler (çoğunlukla toprak ürünleri) sunulur. Törene katılan herkes, kendi Newen’ini (enerjisini) bu ortak duaya ve amaca yönlendirir.
- Machi’lerin Rolü: Ngillatun’da Machi‘ler, yani Mapuçe şamanları merkezi bir rol oynar. Onlar, insanlar ve ruhani dünya arasında köprü görevi görürler. Ruhlarla iletişim kurar, töreni yönetir ve ruhların mesajlarını topluluğa iletirler.
- Amaç: Ngillatun’un temel amaçları arasında şunlar yer alır:
- Ñuke Mapu’ya (Toprak Ana) ve Pillanlara bu yıla kadarki verimlilik ve iyilik için şükran sunmak.
- Toprak Ana’nın ruhunun ve Pillanların gücünün yenilenmesini sağlamak.
- Gelecek hasatlar, hayvanların verimi ve topluluğun sağlığı için bereket dilemek.
- Yanlış yapılan şeyler için bağışlanma dilemek ve dengeyi yeniden tesis etmek.
- Topluluğun birlikteliğini ve kimliğini pekiştirmek.
Ngillatun, Pillanların Mapuçe yaşamındaki ne kadar merkezi bir yere sahip olduğunun en güçlü kanıtıdır. Bu törenler aracılığıyla, Mapuçeler atalarıyla, topraklarıyla ve doğanın güçlü ruhlarıyla olan bağlarını canlı tutarlar. Pillanlara sunulan bu ritüeller, korkudan ziyade derin bir saygı, minnet ve denge arayışının ifadesidir.
Wangulén: Pillan’ların Dişi Ruh Eşleri
Mapuçe inanç sisteminde, Pillanların gücü genellikle eril olarak algılansa da, bu güçlü ruhların dişil karşılıkları veya eşleri olduğuna da inanılır. Bu dişil ruhlara Wangulén denir. Wangulén kelimesi genellikle “yıldız” anlamına gelir ve bu da onların gökyüzüyle ve Wenumapu ile olan bağlantısını vurgular.
Wangulénler, Pillanların ham ve bazen yıkıcı gücünü dengeleyen, daha besleyici, koruyucu ve yaşamı destekleyici yönleri temsil ederler. Onlar genellikle su kaynakları (nehirler, göller), yıldızlar ve dolayısıyla rehberlikle ilişkilendirilirler. Eğer Pillanlar volkanların patlamasını veya şimşekleri kontrol ediyorsa, Wangulénler de nehirlerin akışını yönlendirebilir, gökyüzündeki yıldızlarla yol gösterebilir ve toprağın verimliliğine katkıda bulunabilirler.
Pillan ve Wangulén birlikteliği, tıpkı doğadaki eril ve dişil enerjinin denge içinde olması gibi, evrenin uyumu için gereklidir. Onlar birlikte, Mapuçe dünyasının hem güçlü hem de besleyici yönlerini temsil ederler. Wangulénler de Ngillatun gibi törenlerde anılır ve onlara da saygı gösterilir, çünkü onların da lütfu ve gücü Mapuçe yaşamı için vazgeçilmezdir. Onlar, Pillanların görkemli gücünün ardındaki zarafeti, bereketi ve ışığı simgelerler.
Modern Kültürde Pillan: T-35 Uçağı ve Diğer Yansımalar
Pillanlar gibi kadim ruhların modern dünyada nasıl bir yeri olabilir diye düşünebilirsiniz. Aslında, Mapuçe kültürü ve inançları, zor zamanlar geçirmesine rağmen dirençli bir şekilde varlığını sürdürüyor ve modern Şili ve Arjantin kültüründe çeşitli şekillerde yankı buluyor.
En bilinen ve ilginç örneklerden biri, Şili Hava Kuvvetleri’nin kullandığı temel eğitim uçağı olan T-35 Pillán‘dır. Bu uçağa “Pillán” isminin verilmesi tesadüf değildir. İsim seçilirken uçağın gücü, zorlu koşullara dayanıklılığı ve adeta gökyüzünde kanat çırpan bir ruh gibi olması düşünülmüş olabilir. Bu, güçlü bir Mapuçe ruhunun modern bir teknolojiyle özdeşleştirilmesi açısından çarpıcı bir örnektir.
Bunun yanı sıra, Pillanlar Mapuçe sanatında, edebiyatında ve günümüz Mapuçe aktivizminin söylemlerinde yaşamaya devam ediyor. Onlar sadece mitolojik figürler değil, aynı zamanda Mapuçe halkının toprakla, doğayla ve atalarıyla olan derin bağının sembolleri olarak görülüyorlar. Çevre sorunları, toprak hakları mücadeleleri gibi konularda Pillanların doğayı koruyucu ve dengeleyici rolüne atıfta bulunulur.
Modernleşme ve değişen yaşam tarzları, geleneksel inanç sistemlerini etkilese de, Pillanların hikayeleri nesilden nesile aktarılmaya devam ediyor. Özellikle Mapuçeler arasında, yaşlılar gençlere Pillanların gücünü, doğaya saygı duymanın önemini ve Ngillatun gibi törenlerin anlamını anlatıyorlar. Pillanlar, Mapuçe kimliğinin ve kültürel direnişinin bir parçası olarak hala varlık gösteriyorlar. Onlar, Mapuçe topraklarının kalbinde yatan o kadim gücün ve ruhaniyetin yaşayan anılarıdır.
Sonuç
Pillanlar, Mapuçe mitolojisinin temel taşlarından biridir. Wenumapu’da yaşayan, Antü gibi güçlü liderlik eden, doğa olaylarını yansıtan ve aynı zamanda cezalandırıcı olabilen bu ruhlar, Mapuçe halkının evrenle kurduğu karmaşık ve saygılı ilişkinin bir aynasıdır. Ngillatun gibi törenlerle onlarla bağ kuran Mapuçeler, Pillanları sadece korkulacak varlıklar olarak değil, aynı zamanda Toprak Ana’nın dengesini koruyan, yaşam veren ve toplumu bir arada tutan güçler olarak da görürler.
Modern dünyada T-35 Pillán uçağı gibi sembolik yansımalar bulsalar da, Pillanların asıl önemi, Mapuçe ruhaniyetinin ve kimliğinin kalbinde yatmaya devam etmeleridir. Onlar, Mapuçe halkının doğayla olan ayrılmaz bağını, atalarına olan saygısını ve binlerce yıldır süregelen dirençli kültürlerini temsil eden güçlü, yaşayan varlıklardır. Pillanların hikayesi, doğanın gücüne ve insan ruhunun bu güç karşısındaki alçakgönüllülüğüne ve direncine dair evrensel bir ders sunar.