Adsız
Adsız – Türk halk kültürü ve mitolojisinde henüz kahramanlık yapmadığı için adı koyulmamış çocuk.
Anlam ve İçerik
İsimsiz çocuğu ifâde etmekte kullanılan bir tabirdir. Türk geleneğinde çocuk büyüyüp de bir kahramanlık veya önemli bir iş yapana kadar kendisine isim verilmez, ya da o zamana kadar geçici bir ad verilir.
Dikkate değer bir olay gerçekleştirdiğinde ise o bölgenin ulu kişisi (ozan, şaman, hoca vs.) gelir bu yaptığı kahramanlığı çağrıştıran bir ad koyar. Genelde küçük bir şölen yapılır veya yemek verilir. Örneğin; Dede Korkut öykülerinde anlatılan ve boğayı boynuzlarından tutup yere vurarak yenen çocuğa Korkut Ata’nın gelerek Boğaç adını vermesi gibi. Adsız olmak bir eksiklik sayılır ve bu nedenle olumsuz anlamlar içerir. Örneğin Sibirler’de Adsız Hanım adlı kötücül bir ruh bulunmaktadır.
Ad nesnenin bir anlamda ruhudur, onun bir parçasıdır ve aralarında bir bağ vardır. Sümerlerin İnanışına göre Su Tanrısı Enki, her şeye bir ad vermiş ve böylece yaratılış başlamıştır.
Adsız Hanım Kötülük Tanrıçası
Adzız (Atsız) Hanım – Kötülük Tanrıçası’dır. Kötülükler yapar, adı olmadığı için bu kötülükleri kimin yaptığı bilinmez. Adı olmayan kötülük, bu âleme değil farklı bir evrene, başka bir boyuta aittir. Adsız Hatun’un, henüz kahramanlık gösteremediği için ad alamayan çocuklara ilişeceğinden korkulur.
Adsız, Adı olmayan demektir. Aynı zamanda at sözcüğüyle de bağlantılır ve bu bağlamda atsız olmak adsız olmakla eşdeğer tutuluyor olabilir.
Türk kültüründe Ad ve Önemi
Ad kavramı Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Adı olmayan varlıklar, ancak öte âleme ait görülürler. İslam ile birlikte Besmele “Adlama” kavramı çok yaygın bir hale gelmiştir. Buna göre her işe Allah’ın adıyla başlamak gerekir. Üzerine Allah’ın adının anılmadan kesildiği veya kendiliğinden ölen hayvanların yenilmesi yasaktır.
Besmele cümlesinin içeriği Türkçe’ye anlam olarak; “Acıyıcı ve Acıyan Allah’ın adıyla…” ya da kısaltılmış biçimiyle (Bismillah) “Allah’ın adıyla…” olarak çevrilebilir. Besmele, doğal süreçlere Yaratıcıyı dâhil etmeyi öngörür. Yâni önce maddenin değil fikrin olduğu görüşü benimsenmiştir. Ad insanoğlunun var olduğu her yerde nesneleri ve olguları nitelemek için kullanılan soyut bir araçtır. Türklerde Yayguçı Çağ (Yaratılış Zamanı) inanışı varlığın birbirinden ayrışmadığı bir dönemi ifâde eder. Başka hiçbirşeyin olmadığı her şeyin sonsuz bir su olduğu bu çağda, gök diye bir şey yokken her şey sağır ve dilsizdir.
Yâni anlamı ve adı yoktur hiçbirşeyin. Sayan söylencelerine göre bu sonsuzlukta önce ad verilerek yaratılış başlamıştır. Ad ise anlam demektir.
Aha Han Türk ve Altay mitolojisinde Hayvan Tanrısı
Ahağa Han da denilir. Hayvanları Korur. Hayvanların ağası, onların efendisi olarak görülür. Ülgen tarafından yabâni hayvanların ve onların yavrularının sorumluluğu kendisine verilmiştir. Türk kültüründe insanların diğer canlılarla, hayvanlarla, bitkilerle ve hattâ cansız varlıklarla kardeş olarak görülmesinin en güzel dışavurumlarından birisidir.
Yakutlardaki Aha adlı ırmak tanrıçası ve Anadoludaki Aka adı verilen Ana Tanrıça ile de ilgilidir. Kimi görüşlere göre Aka Hanım ile aynı kişiliktir, fakat aralarında cinsiyet farklılığı bulunduğu dikkate alınmalıdır.