Kızıl Elma, Türklerin birleşmesini, güçlenmesini ve yücelmesini simgeler. Bu efsanevi meyve, Türk halkının bir araya gelerek güçlü bir devlet kurmasını ve dünya üzerinde saygın bir konuma gelmesini temsil eder. Kızıl Elma’nın peşinde koşan kahramanlar, yolculukları boyunca zorluklarla karşılaşırlar ancak asla pes etmezler. Bu efsanevi hedefe ulaşmak için verdikleri mücadele, Türk milletinin birlik ve beraberliğinin önemini vurgular.
Kızıl Elma’nın aslında gerçek bir meyve olup olmadığı bilinmez ancak ona duyulan özlem ve heyecan, Türk kültüründe derin bir yer edinmiştir. Kızıl Elma’nın peşinde koşmak, Türk milletinin ortak idealine sadık kalmak ve birlik içinde hareket etmek anlamına gelir. Bu nedenle Kızıl Elma, Türk mitolojisinde önemli bir sembol olarak kabul edilir ve Türk halkının ortak değerleri arasında yer alır.
Kızıl Elma (Kızıl Älma, Gızıl Alma) – Türk mitolojisinde Türkler ve de özellikle OğuzTürkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşlerdir. Türk devletleri için bir hedefin ve amacın simgesidir.
Kırmızı Elma. Olgun, kızarık elma anlamı, bir sembol ve imgedir. Bazen fethedilmesi gereken illeri ifâde eder, çoğu kez ise bütün Türklerin, tek bayrak altında toplandığı devletin simgesidir. Kelimenin tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl geçtiği bilinmemekle birlikte tarihi akış içerisinde hep ilerlemenin bir sembolü olmuştur. İstanbul’un Fethi’nden sonra, Kızıl Elma’nın, Roma’da bulunan Saint-Pierre Kilisesi’nin mihrabındaki altın top olduğu ileri sürülmüştür.
Mitolojik bir unsur olarak elma
Elma aynı zamanda bereketin ve bolluğun sembolü olarak da kabul edilir. Türk mitolojisinde elma ağacı, cennet ağacı olarak da bilinir ve insanlara sağlık, mutluluk ve uzun ömür getirdiğine inanılır. Aynı zamanda Altay halk inancında da elma ağacı kutsal bir varlık olarak kabul edilir ve insanlara şifa ve bereket getirdiğine inanılır.
Elma aynı zamanda birçok kültürde değişik anlamlara sahiptir. Batı mitolojisinde günahın sembolü olarak kabul edilirken, Doğu mitolojisinde ise sağlık ve uzun ömür sembolü olarak görülür. Elmanın bu kadar farklı anlamlara sahip olması, onun insanlar üzerindeki etkisinin ve öneminin ne kadar büyük olduğunu gösterir.
Elma, Türk ve Altay halk inancında ve mitolojisinde kutlu bir meyvedir. Alma, Olma, Ulma, Ulmo olarak da söylenir. Moğolcası Alıma (Alımah)’dır. Meyvelerin anası ve atası olarak kabul edilir. Ağacının çiçekleri pembe veya beyaz açar. Çekirdekli türlü renklerde meyvası olan bir ağaçtır. Kadınla erkeğin birbirine duyduğu tensel sevginin simgesidir.
Aksakallı kocanın elinden aldığı elmanın kabuğunu yiyen kısır kadın ikiz doğurur. Kızılelma için ordulara kıtalar aşmıştır. Masallarda hep büyülü elmalar vardır. Gizemli bahçelerden hep o çalınmış, üzerine türküler yakılmış, yavuklunun yanağı ona benzetilmiştir. Yunan mitolojisinde Altın Elma için kadınlar birbirlerine düşman olmuşlardır. (Azeri dilinde Qızıl *Kızıl+ sözcüğü doğrudan “Altın” anlamına gelir. Ve bu bağlamda Yunan mitolojisindeki Altın Elma’yı da hatırlatır.)
Efsanelerde Altın Elma genellikle bir ödül veya hazine olarak kullanılır. Bu nedenle birçok kahraman, zorlu maceralara atılarak Altın Elma’yı arar ve bulmaya çalışır. Altın Elma’nın sahibi olmak, güç, zenginlik veya bilgelik gibi özelliklerle ilişkilendirilir. Bu nedenle birçok hikayede Altın Elma’nın peşinde koşan kahramanlar, birçok sınavı geçmek zorunda kalır ve sonunda ödülü hak etmek için büyük bir çaba harcarlar. Bu nedenle Altın Elma, birçok kültürde ve mitolojide önemli bir sembol olmuştur.
Dünyada en çok türü olan ağaç elmadır. En çok yetiştirilen ve en çok yenen meyve de odur. Olgunlaşmayı temsil eder. Türün tamamı, yeryüzüne Orta Asya’dan yayılmış olup Altay ve Kafkas kökenlidir. İklim ve çeşit özellikleri göz önüne alındığında yetişme alanı çok geniş olan ağacın ilk olarak K. Anadolu, G. Kafkaslar, GB. Rusya ve D. Kazakistan dolaylarında üretildiği sanılmaktadır. Kazakistan’ın başkenti Almatı’nın eski adı Alma Ata’dır ve elmanın dünyaya buradan yayıldığına inanılır.
Âdem ile Havva’nın cennette yedikleri yasak meyvanın elma olduğu, yasağın ise aslında cinselliği içerdiği, bu nedenle de elmanın cinselliği sembolize ettiği iddia edilir. Yeryüzünde neredeyse her coğrafyada yetişmesi bir simgeye dönüştürmüştür ve pek çok uygarlıkta elma ile ilgili söylence ve masallara rastlanır.
Kızıl Elma ülküsü
Kızıl Elma’nın ele geçirilmesi, Türklerin birleşip güçlenmesi ve dünya hâkimiyetini kurmaları için bir simge olmuştur. Bu nedenle birçok Türk lideri ve hükümdar, Kızıl Elma’yı ele geçirmek için çaba sarf etmiştir. Bu efsanevi altın topun peşinde koşan Türk kavimleri, birbirleriyle savaşmış ve ittifaklar kurmuştur. Kızıl Elma’nın simgesel anlamı, Türklerin birliğini ve gücünü temsil etmesinin yanı sıra, onların dünyaya hükmetme arzusunu da ifade etmiştir. Bu efsane, Türklerin tarih boyunca yayılma ve hâkimiyet kurma isteğinin bir yansıması olarak görülmektedir.
Kızıl Elma, Türkler tarafından değişik şekillerde tasvir edilmiş olup bazen bir belde, bazen bir taht, bazen de dünya hâkimiyetini temsil eden som altından yapılma kızıl renkli bir küre olmuştur. Bazen fethedilmesi gereken illeri ifâde eder, çoğu kez ise bütün Türklerin, tek bayrak altında toplandığı devletin simgesidir.
Bu altın top bazen zaferin işareti, bazen hâkimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olarak ifâde edilmiştir. Çok eski bir Türk inanç ve töresi olan Kızıl Elma, Türkistan’dan Hazar Denizi‘nin doğusundan gelen Oğuzların, Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hâkimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yâni Kızıl Elma’yı ele geçirmeyi ülkü edinmişlerdir.