Lura’nın Yaratılış Öyküsü ve Anlamı
Lura, Nivih halkının mitolojisinde önemli bir figür olarak kabul edilir. Bu mitolojik öyküye göre, yaratılışta suyun altından balçığı çıkararak Dünyanın oluşumuna neden olan yaban ördeğinin adıdır. Türk mitolojisindeki yaradılış öykülerine paralellik gösteren bu efsane, Nivih kültüründe derin bir köklere sahiptir.
Nivih halkı için Lura, doğanın gücünü temsil eden bir varlık olarak kabul edilir. Ona göre, suyun altındaki balçığı çıkararak Dünya’yı yaratan yaban ördeği, yaşamın kaynağıdır. Lura’nın yarattığı dünya, Nivih halkının yaşamını şekillendiren ve onlara bereketi getiren bir yerdir. Bu nedenle, Nivih kültüründe Lura’ya büyük bir saygı ve minnet duyulur ve onun adına törenler düzenlenir. Lura’nın varlığı, Nivih halkının inançlarının temel taşlarından biridir ve onların hayatlarını şekillendiren bir güç olarak kabul edilir.
Lura’nın yaratılış öyküsü, Nivih mitolojisinde merkezi bir konuma sahiptir. Bu öyküye göre, yaratılışın başlangıcında, suyun altından çıkan balçığıyla Dünyanın oluşumuna neden olan bir yaban ördeği olan Lura, evrenin temel taşlarından birini oluşturur. Bu mitolojik öykü, Nivih halkının kozmolojik inançlarına ve evrenin nasıl şekillendiğine dair bir bakış sunar.
Lura’nın yaratılış öyküsü, Türk mitolojisindeki benzer öykülere paralellik gösterir. Nivihlerin, Türklere komşu bir kavim olmaları ve hatta Kazak ve Kırgızlara göre akraba bir halk olmaları, bu mitolojik öykünün benzerliklerini daha da vurgular. Cengiz Aytmatov’un “Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek” adlı öyküsünde de Lura ördeğinin adının geçmesi, bu mitolojik figürün kültürel ve edebi önemini ortaya koyar.
Lura’nın yaratılış öyküsünün anlamı, Nivih halkının evrensel ve kozmolojik inançlarına derinlemesine bir bakış sunar. Bu öykü, insanların varoluşunun temelini oluşturan evrenin nasıl şekillendiğine dair bir açıklama getirir. Ayrıca, Lura’nın yaratılış öyküsü, doğa ile insan arasındaki bağın önemini vurgular ve insanların doğaya olan hayranlığını yansıtır.
Bu başlık altında incelenen konular, Lura’nın Nivih mitolojisindeki önemini ve yaratılış öyküsünün anlamını açıklamaktadır. Lura, Nivih kültüründe derin bir köklere sahip olan ve yaratılışın simgesi olarak kabul edilen bir figürdür. Mitolojik öyküsü, Nivih halkının evrensel inançlarına ve doğaya olan hayranlığına dair önemli ipuçları sunar.
Cengiz Aytmatov’un Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek adlı öyküsünde geçen metin şöyledir;
“Oysa bir zamanlar bambaşkaydı günler. Şimdi o günlerin nasıl olduğunu söylemek çok zor. Kimse bir şey bilmiyor. Hattâ Lura adındaki dişi ördek olmasaydı, dünyanın bambaşka olacağını kimse aklına bile getirmiyor: O ördek olmasaydı, kara ile deniz birbirlerine karşı, birbirlerine düşman olmayacaktı.
Çünkü ta başlangıçta, başlangıçların başında, doğada kara diye bir şey yoktu, bir evlek toprak bile yoktu. Heryer sularla kaplıydı. Su, su… Her taraf su! Dünya kendi ekseninde dönerken su kendiliğinden ortaya çıkmıştı: Dipsiz derinliklerden, karanlık uçurumlardan… Dalgalar birbiri ardınca uçsuz bucaksız evreni kuşatmış, dört bucağı kaplamıştı. Dalgaların çıkıp geldiği bir yer olamadığı gibi, gidip yoğalacağı bir yer de yoktu.
Ve dişi ördek Lura, hani şu herkesin bildiği, bugün bile başımızın üzerinden gaklayarak sürüler halinde uçan yassı gagalı ördek, yapayalnız uçup duruyordu havada. Yumurtasını bırakacağı bir kara parçası arıyor, ama bulamıyordu. Sudan başka bir şey yoktu evrende. Yuva yapabileceği ne bir kamış, ne ufacık bir saz vardı. Lura ördeği gaklaya gaklaya uçuyor, daha fazla dayanamamaktan, yumurtasını dipsiz derinliklere düşürmekten korkuyordu. Nereye gitse, kanatları onu nereye götürse, hep su, su, yine su! Ne kıyısı, ne başlangıcı, ne de sonu vardı o büyük suyun. Lura bitkindi. Dünyada yuvasını yapabileceği hiçbir yer yoktu.
Lura suların üzerine kondu, göğsünden yolduğu tüylerle bir yuva yaptı kendisine Dünyada toprak, işte bu yüzen yuvadan oluştu. Yavaş yavaş büyüdü. Yavaş yavaş çeşitli yaratıklar çıktı ortaya. Bu yaratıklardan biri olan insan, hepsine üstün geldi. Kayak yaparken karların üzerinde gitmeyi, kayık yaparak sularda dolaşmayı öğrendi. Kara ve deniz hayvanlarını avladı.
Beslendi ve çoğaldı.Lura ördeği, sonsuz suların ortasında meydana gelen kara parçasında hayatın öylesine zor olacağını nereden bilecekti? Deniz, karanın meydana gelmesine çok kızdı ve o günden beri sakinleşmedi. O günden beri denizle kara arasında savaş sürüp gidiyor. Ve insanoğlu bazen denizle kara, kara ile deniz arasında, çok güç durumlarda kalıyor. Deniz, insanları hiç sevmez, çünkü insanoğlu denizden çok karaya bağlı…”