Asana (Asena)
Asana (Asena, Asäna veya Aşina) – Türk mitolojisinde önemli bir rol oynayan efsânevi bir dişi kurdun doğurduğu on erkek çocuğun biri.
Türkiye’de ise dişi kurdun adı olduğu düşünülmektedir. Ziya Gökalp 1922 yılında Diyarbakır’da yayımlanmış Küçük Mecmua dergisine verdiği “Türk devletinin tekâmülü” adlı makalesinde Bu da Çinlilere göre (Asena=Kurt) manasındadır demektedir. Göktürk Kağanlığının Eski hükümdarlarının mensubu olduğu Aşina, Zena, Asen veya Şunnu adı verilen sülâle, efsâneye göre bu dişi kurttan türediği inanılır. Aslı Açina kelimesinden gelmektedir.
Efsânenin en eski şekli
Antik Çin kaynaklarından, Tü’küe halkının türeyişini anlatan Asena efsânesinin farklı şekillerine rastlanılır.
Bulunan en eski şekli şöyledir:
“Tü-küe kavimi Hiung-nu’ların bir uzantısıydı. Hükümdar soyunun isimi A-Se-Na idi. Kendilerince ayrı bir ordu kurmuş, ama sonradan komşu bir kavim tarafından yenilgiye uğramışlardı. On yaşında bir çocuğun haricinde bütün kavimleri katliama kurban gitmişti. Düşman askerlerinin hiçbirisi bu çocuğu öldürmeye cesâret edememişti. Çocuğun ayaklarını kesip, onu bir bataklığa attılar. Orada bir dişi kurt vardı, çocuğu et ile besledi. Böylece çocuk zamanla büyüdü ve dişi kurt ile çiftleşti. Kurt derhal gebe kaldı. Düşmanların kralı, çocuğun hâlâ yaşadığını öğrendi ve öldürtmek için tekrar adamlarını gönderdi. Adamlar çocuğun yanındaki dişi kurdu öldürmek istemediler.
Dişi Kurt derhal “Kao Çang”’ın (Turfan)’ın Kuzeybatısında bulunan bir dağın üstündeki mağaraya kaçtı. Mağaranın içinde bir kaç yüz “li” genişliğinde, uzun otlarla kaplı ve etrafı dağlarla kapalı bir ova vardı. Dağın içine kaçan dişi kurt, bu yerde on oğlan çocuk doğurdu. Çocuklar büyüyünce dışarıdan kadınlar aldılar. Bu kadınlar hamile oldu. Çocukların hepsi ayrı bir soy adı aldı. Birisinin soy adı A-Se-Na oldu.”
Bunun yanında efsânenin başka şekilleri de bulunmuştur. Ayrıca daha geç zamanlardan kalan, sonradan geliştirilmiş daha detaylı ya da daha kısa olan şekilleri de vardır.
Aşına
Aşına (Aşina) – Göktürklerin bir soyu. Efsâneye göre Aşina soyu bir dişi kurttan türemiştir. Hunlar, Çinlilere yenildikten sonra han, 500 Aşina ailesi Cücenlerin bölgesine gelmiş ve onların vasalı olmuştur. Bu Türkler Orta Asya’da yaşayıp demircilikte ileri gitmişlerdir. Aşina soyu Dulu ve Nuşibi kollarına ayrılırdı.
Türk Mitolojisinde Tanrıların Yurdu Asar
Asar (veya Āsar) – Türk, Altay, Moğol ve Tibet mitolojilerinde Tanrılar Yurdu. Azar olarak da söylenir. Tanrıların yaşadığı Gökyüzü demektir. Aynı sözcük ilah anlamına da gelir. Azeri ulus adının buradan türediğini ileri süren bazı görüşlerde mevcuttur.
Tibet ve Moğol metinlerinde de yer alan, hattâ İskandinav mitolojilerinde dâhi benzer bir sözcükle “Aesir” şeklinde Tanrılar topluluğunu ifâde eden ortak bir unsurdur. Asarı sözcüğü de Tibetçede Göksel Tanrıları tanımlamakta kullanılır. Moğolcada asar çadır demektir. Türklerde göğün büyük bir çadır olarak algılanması fikrinin bir başka örneğidir. Çok Tanrılı dinlerin neredeyse tamamında Tanrılar topluluğunun insanlardan uzak bir yerde (genelde göklerdeki bir dağda) yaşadığı inancı yaygındır.
Asarı’lar
Asarı’lar – Gök Halkı. Anlatılanlara göre, yeni dünyanın yaratılma zamanı geldiğinde, uzak bir yerde, şiddetli bir kasırga kopar, karanlık çöker ve karışıklık olur. O zaman, Asarı tanrılarının yurdu olan gökyüzünde büyük bir kavga çıkar ve bu kavga savaşa dönüşür. Asarılar dağılır ve yurtlarının kalıntıları üzerinde yeniden yedi katlı bir ülke kurulur. Ancak Asarılar arasında karışıklık hâlâ devam etmektedir. Tekrar şiddetli çatışmalar başlar. Bu nedenle Asarı’lar günahları yüzünden, eski tanrısal özelliklerini yitirirler. Uzun yıllar geçer ve Asarılar Sümer Dağı’nın geniş tepesine yerleşirler.
Cennette karışıklık daha da artar. Asarılar, gökteki yerlerinden aşağı düşerek, en sonunda toprakta yaşamaya başlarlar. Sümer Dağı ve çevresindeki çöllerde kimse yaşamadığından kaçak tanrılar oralara yerleşip, yeryüzünün ilk sâkinlerini oluştururlar. Bir gün, bunlardan biri toprakta yetişen bal gibi lezzetli bir meyveden tadar. Diğerleri de onun yaptığının aynısı yapınca kendi tanrısal doğalarını tamamıyla yitirirler ve insana dönüşürler.
Atalar ve Ata Mitolojisi
Mitolojide soyundan gelindiği kabul edilen varlıklara veya yaşamın özünü oluşturduğu düşünülen eril unsurlara da Ata denilir. Örneğin Kurt Ata, Geyik Ata. Bu varlıklar aynı zamanda tanrısal nitelikler taşırlar. Ya da Od (Ateş), Kuyaş (Işık), Su, Toprak gibi temel yaratıcı unsurlara da bu şekilde hitap edilir…
Soyundan gelindiğine inanılan belli başlı hayvanlar şunlardır:
Kurt, Geyik, Boğa, Kartal, Köpek, Deve, Kuğu, Ayı.
İslam diniyle birlikte keramet sahibi erkek evliyalara da Ata denilmeye başlanmıştır. Zaman zaman bu kelime evliyalar için Baba olarak da geçmektedir. Fakat aralarında bir anlam farkı yoktur. Karaltı Ata, Sarı Ata, Kırklar Ata, Ak Ata, Karakurt Ata, Atlı Ata gibi isimler bunlar için örnek olarak gösterilebilir. Yalnızca dilbilim açısından bu evliya adları Türkçe kökenli olanlar ve olmayanlar şeklinde sınıflandırılarak derlenirse bile onlarca hattâ yüzlerce sayfa yer kaplayabilir.
Türklerle bağlantılı bir kavim olan İskit’lerin söylencelerindeki Gök Tanrısının adının Pabay (Babay) olduğunu belirtmekte de fayda vardır. Sümercede Adda şeklinnde ifâde edilen ve Ata anlamına gelen bir sözcük bulunur. Şii Türklerin son imamları için yaptıkları tapınak “Kayıp Ata” adını taşımaktadır. Ayrıca belirli bir konuda işinin en iyisi veya o kavramın ilk kişisi olduğu düşünülen kişilere de Ata denilir. Atya olarak Macarcada yer alır.
İnsanın çocukluğunda ilk korktuğu kişi olarak, bilinçaltında önemli bir etkiye sahiptir ve bu durumun toplumsal yansımaları olması da son derece doğaldır. Söylencelerde baba motifi bu bağlamda farklı içeriklere sahiptir. Bazı Orta Asya Türk ülkelerinde vatanı tanımlarken Atayurt kavramı kullanılır.
Ayrıca Türkçede erkek akrabaları bildiren çeşitli kelimeler vardır. Bunların belli başlı bazıları aşağıda verilmiştir.
Yuğuk (Akrabalık) | ||||
1 | 2 | 3 | 4 | |
Baba | ATA (Atte) | ETE/EDE, ETİ, İDE | KEKE | OĞ/OG |
Abi | AĞA/AGA/AVA | EGE/EĞE, EGİ, İGE | DADA | |
Amca | AKA/AHA | EKE/EHE, EKİ, İKE | BAKA | |
Dayı | AZA/ASA | ESE/EZE, EZİ, İZE | TAĞA/TAYA | |
Büyükbaba | ATAKAY/ADAGAY | EBÜGE | DEDE | OLATAY |
Erkek | UYA | ETİGE | BEŞE/BAŞA/BAŞI | |
Erkek Evlat | OĞUL/UĞUL/UL | BALA/MALA | OĞLAN | |
Enişte | YEZDE/YEZNE | |||
Adam: ERKEK/İRKEK veya GİŞİ, Kadın: EŞKEK/İŞKEK veya DİŞİALUNCA (ELÜNCE): 2. Kuşak Ata ve Analar (Dede ve Nineler)KULUNCA (KÜLÜNCE): 3. Kuşak Ata ve Analar (Dede ve Nineler) |
Örneğin Kuğu (Ku, Gu, Kuv, Kuba) Ata ve Moğalca: Hun (Kun, Hung, Kung) Esege; Kuğu Tanrısıdır. Bazı Türk boyları kuğudan türediklerine inanırlar.
Örneğin Ku’lar (Lebedler). Finlilerin Ku adlı Ay Tanrısını da akla getirmektedir. Kuğu Zerafetin simgesi olan kuş. Eski Moğolcada Hun/Kun kelimesinin aynı zamanda insan anlamına gelmesi dikkat çekicidir. Tunguz-Mançu dillerinde Kukı/Kuhu/Kukku şeklinde yer alır.