
Mezopotamya’nın zengin tanrı panteonunda, tanrıların işlevleri ve görevleri oldukça spesifik olsa da, bazı tanrılar daha küçük boyutlu olmalarına rağmen, kült düzeni ve ritüellerde önemli roller üstlenmiştir. Bunlardan biri de Šubula’dır. Genellikle yeraltı dünyasıyla ilişkilendirilen Šubula, Nergal, İşum, Laṣ, Marduk-apla-iddina I’in kudurru yazıtlarında ve diğer birçok kayıtta, yeraltı tanrıları arasında yer alır. Bu makalede, Šubula’nın isim etimolojisi, karakteri, diğer tanrılarla olan ilişkileri ve tapınma geleneği ayrıntılı olarak incelenecektir.
İsim ve Etimoloji
Šubula’nın adı, “Subula” olarak okunur. İsmin etimolojik olarak Akadça ābalu(m) – “kurutmak” veya “kuru olmak” – kelimesiyle bağlantılı olduğu varsayılmaktadır. Bu bağlantı, Šubula’nın yeraltı dünyasıyla ilişkisini ve onun “kuruyuş”, “kurutma” işleviyle sembolize edilen doğa unsurlarını yansıttığı düşünülen bir yorumdur. Daha az olası bir öneri ise, isminin wābalu(m) yani “taşımak” kelimesinden türediğidir. Ancak, genel kanaat, isminin “kurutmak” köküyle bağlantılı olduğudur.
Bu etimolojik köken, Šubula’nın yeraltı tanrılarıyla birlikte anıldığı, özellikle Ur III dönemindeki bazı ayinlerde ve tanrı listelerinde diğer yeraltı tanrılarıyla beraber sıralandığı metinlerde desteklenir. Şöyle ki, Bulmaca-Dagan’dan Kutha ayinleriyle ilgili bir adak listesinde Tadmuštum, Laṣ ve Meslamtaea ile birlikte yer alması, onun yeraltı dünyasının diğer tanrılarıyla ortak işlevler üstlendiğini gösterir.
Ayrıca, Marduk-apla-iddina I’in kudurrusunda (sınır taşı) Nergal, eşi Laṣ, Šar-ṣarbati, Lugal-irra ve Meslamta-ea çifti ile Mammitum’un yanında Šubula’nın adının geçmesi, onun panteon içindeki yerinin ne kadar belirgin olduğuna işaret eder. Bu yazıtlarda, Šubula’nın çağrılan tanrılar arasında otuz üçüncü sırada yer aldığı kaydedilmiştir.

Karakter ve Görevler
Küçük, Yeraltı Dünyasıyla İlişkili Bir Tanrı
Šubula, diğer büyük tanrılardan farklı olarak, daha küçük boyutlu ve sınırlı bir tanrı olarak karşımıza çıkar. Onun temel işlevi, yeraltı dünyasının düzeninde, özellikle ölüm, son ve benzeri kavramlarla ilişkili diğer tanrılarla birlikte anılmaktadır. Ur III dönemine ait kaynaklar, Šubula’nın Nergal, İşum, Laṣ ve diğer yeraltı tanrılarıyla birlikte yer aldığı metinlerde kendisine özel bir yer verildiğini gösterir.
Etimolojik İpuçları ve “Kurutmak” Anlamı
İsminin ābalu(m) “kurutmak” veya “kuru olmak” kökü, Šubula’nın doğa unsurlarıyla, özellikle de yeraltı ve ölümle ilişkili kavramlarla bağlantısını vurgular. Mezopotamya’nın sıcak, kurak iklimleri ve yeraltı sularının kontrolü gibi unsurlar, bu tanrının işlevleriyle örtüşmektedir. Daha az olası bir öneri ise, isminin “taşımak” anlamındaki wābalu(m) kökünden türediği yönündedir. Her iki yorum da onun yeraltı dünyasıyla olan ilişkisini pekiştirirken, genel kabul “kurutmak” kökenine dayanmaktadır.
Sosyal ve Ritüel İşlevler
Šubula, mezopotamya tanrı listelerinde, özellikle Ur III dönemine ait belgelerde, Tadmuštum, Laṣ, Meslamtaea gibi diğer yeraltı tanrılarıyla birlikte anılır. Bu, onun sadece tek başına değil, aynı zamanda yeraltı tanrıları arasında bir bütünün parçası olduğunu gösterir. Aynı zamanda, Marduk-apla-iddina I’in kudurrusunda yer alması, onun tanrı kültündeki yerinin belirginliğini kanıtlar.
Bunun yanı sıra, bazı kaynaklar, Šubula’nın Nergal, Ishum ve Šar-ṣarbati (Bēl-ṣarbi) ile birlikte, Şurpu metinlerinde de yer aldığını belirtir. Nippur tanrı listesinde ise, Nergal ve Mammitum’dan sonra geçmesi, onun yeraltı dünyasının diğer tanrılarıyla kıyaslandığında daha düşük bir konumda yer aldığını ima edebilir.
Aile Bağları ve Mitolojik İlişkiler
Birçok araştırmacı, Šubula’nın Nergal’in oğlu olduğu görüşünü savunmaktadır. Bu yorumun destekçileri arasında Andrew R. George ve Frans Wiggermann yer alır. Bu görüşe göre, Nergal’in şehri Kutha yakınlarındaki Şupur-Šubula kült merkezi, onun bu bağlantısının bir yansımasıdır.
Ancak, Jeremiah Peterson gibi araştırmacıların belirttiği üzere, An = Anum tanrı listesinde, Šubula’nın Nergal’in oğlu olup olmadığı konusunda belirsizlik vardır; çünkü ilgili bölümde boşluk bulunmaktadır. Alternatif olarak, bazı restorasyonlar Šubula’yı Ishum’un oğlu yapar. Bu iki farklı yorum, Šubula’nın, yeraltı tanrıları arasında diğer tanrılarla birlikte sık sık anıldığını, ancak aralarındaki bağlantının doğasının kesin olarak belirlenmediğini göstermektedir.
Ayrıca, tanrı listelerine göre, Šubula’nın karısı da yeraltı dünyasının tanrısı olan Tadmuštum olarak anılır. Bu durum, yeraltı tanrıları arasındaki aile ilişkilerinin ne kadar sıkı ve birbirine bağlı olduğunu göstermektedir. Mezopotamya’da tanrıların aile yapısı, toplumun düzeni ve ölüm ritüelleriyle paralel olarak gelişmiş; Šubula da bu bağlamda önemli bir yer tutar.

Tapınma ve Kült Merkezleri
Kutha ve Şupur-Šubula
Šubula’nın en belirgin tapınma merkezi, Kutha yakınlarındaki Şupur-Šubula köyüdür. Bu yer, onun adını taşıyan kült merkezlerinden biridir ve bölgedeki yerel yemin formüllerinde Šamaş ve Marduk ile birlikte anılır. Yerel belgeler, bu tapınağın topluluk için sözleşme imzalama ve yasal anlaşmazlıkların çözümü gibi işlevlerde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Böylece, Šubula’nın tapınıldığı yer, yalnızca dini ibadet değil, aynı zamanda sosyal düzenin sağlanmasında da kritik bir alan olarak karşımıza çıkar.
Lagaba ve Diğer Şehirler
Ayrıca, Eski Babil dönemine ait belgeler, kuzey Babil’de bulunan küçük bir kasaba olan Lagaba’da da Šubula’ya tapınıldığını ortaya koymaktadır. Kutha yakınındaki diğer yerleşimlerde, örneğin Laṣ’ın teoforik isimlerde yer alması gibi, Šubula’nın adı da bu bölgelerde anılmıştır. Bu, onun sadece belirli bir yerleşim yeriyle sınırlı kalmadığını, aksine Mezopotamya’nın çeşitli bölgelerinde tanrı olarak benimsendiğini gösterir.
Seleukos Dönemi ve Geç Dönem Uygulamaları
İlginç bir şekilde, Seleukos İmparatorluğu döneminde de Šubula’ya tapınıldığına dair kanıtlar mevcuttur. MÖ 1. binyılın sonlarına doğru, Seleukos yönetimi altında, Šubula hâlâ ibadet edilen tanrılardan biri olarak belgelendirilmiştir. Bu durum, onun kültünün ve tanrısal rolünün zaman içinde ne kadar süreklilik gösterdiğini ortaya koyar. Seçkin tanrı listeleri ve teoforik isimler, Şul-Šubula ve Ur-Šubula gibi isim varyantları, onun hem erken hem de geç dönemlerde önemli bir yer tuttuğunu kanıtlar.
Mezopotamya Dışındaki Uygulamalar
Bunun yanı sıra, idari belgelerde, Šubula’nın adı Mezopotamya dışında da karşımıza çıkar. Özellikle Eski Babil döneminde, Elam’da Susa’da da tapınıldığına dair teoforik isimler bulunur. Örneğin, Elam teoforik ismi örneği olarak Kuk-Šubula görülmektedir. Ran Zadok gibi araştırmacılar, Šubula’nın bu bölgede, Mezopotamya’nın trans-Tigridian veya Sealand bölgelerinden getirilmiş olabileceğini öne sürer.

Mitolojik Anlatılar ve Efsanevi Rol
Yeraltı Dünyasıyla İlişkilendirme
Šubula, mitolojik anlatılarda genellikle yeraltı dünyasının diğer tanrılarıyla birlikte anılır. Ur III dönemine ait bazı metinlerde, Kutha ayinleri sırasında Tadmuštum, Laṣ ve Meslamtaea ile birlikte görünür. Bu, onun yeraltı dünyasının bir parçası olduğunu ve ölülerle, ölüm sonrası düzenle bağlantılı olduğunu ortaya koyar. Ayrıca, Marduk-apla-iddina I’in kudurrusunda, Nergal, Laṣ, Šar-ṣarbati, Lugal-irra ve Meslamtaea çifti ile Mammitum’un yanında yer alması, Šubula’nın tanrı listelerinde ne kadar belirgin bir pozisyonda yer aldığını gösterir.
Fırtına, Yıkım ve Koruyucu Roller
Bazı metinlerde, Šubula, Ishum ve Šar-ṣarbati ile birlikte anılırken, “Dicle ve Fırat tanrıları” olarak da adlandırılır. Bu bağlam, onun fırtınaların, yıkımların ve belki de tarımın düzeniyle ilişkili unsurlarla bağlantılı olduğunu düşündürür. Böylece, yeraltı dünyasına ait diğer tanrılarla birlikte, Šubula’nın rolü, hem yıkım hem de koruyuculuk işlevlerini kapsar.
Aile ve Ebeveyn İlişkileri
Birçok araştırmacı, Šubula’nın Nergal’in oğlu veya Ishum’un oğlu olabileceğini öne sürmektedir. Bu görüş, Nergal’in şehri Kutha’nın yakınlarındaki Şupur-Šubula kült merkezinin konumuyla ilişkilendirilebilir. Ancak, bazı kaynaklarda An = Anum tanrı listesinde bu ilişkinin net olarak belirtilmediği, ilgili bölümde boşluk bulunduğu için farklı restorasyon seçenekleri öne sürülmektedir. Bu belirsizlik, Šubula’nın mitolojik anlatılardaki yerinin, aile yapıları ve tanrılar arasındaki bağların ne kadar esnek olduğunu gözler önüne serer.

Şövalye Şu-Šubula: İdari ve Kişisel İsimler
Antik Mezopotamya metinlerinde, Šubula’nın adı, kişisel isimlerde de kendini gösterir. “Ur‑Šubula” gibi teoforik isimler, onun koruyucu gücünün ve bireylerin kişisel inancındaki yerinin altını çizer. Özellikle Ur III dönemine ait belgeler, yöneticilerin ve halkın, Şubula’ya duydukları inançla kişisel isimlerini taçlandırdığını gösterir. Bu uygulama, antik toplumda tanrıların bireysel yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve onların korunma, şans ve arabuluculuk işlevlerini sembolize eder.
Sosyal ve Dini Hayattaki Yeri
Šubula, antik Mezopotamya’da yalnızca dini bir figür olarak değil, aynı zamanda sosyal düzenin sağlanmasında da önemli bir rol oynadı. Özellikle, Kutha yakınlarındaki Şupur-Šubula köyünde, yerel topluluk, yemin formüllerinde Šamaş ve Marduk ile birlikte Šubula’nın adını zikretti. Bu, onun sözleşmelerin, yasal anlaşmazlıkların ve vergi toplama işlevlerinin düzenlenmesinde bir arabulucu olarak görev yaptığını gösterir.
Eski Babil döneminde Lagaba gibi küçük yerleşimlerde de tapınılan Šubula, bölgenin ekonomik, sosyal ve dini yaşamına entegre olmuş, tapınaklarının bulunduğu yerlerde toplumsal düzenin korunmasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca, Seleukos dönemine kadar uzanan kaynaklarda Šubula’nın hala aktif olarak ibadet edildiği bilgisi, onun kült mirasının ne kadar kalıcı olduğunu ortaya koyar.
Mezopotamya Dışında ve Bölgesel Etkileşimler
İdari belgelerde, Šubula’nın adı Mezopotamya dışındaki bölgelerde de tekrarlanır. Özellikle Eski Babil döneminde, Elam’da Susa’da tapınılan teoforik isim örnekleri, Šubula’nın bu coğrafyalara nasıl taşındığını ve bölgesel kült etkileşimlere nasıl konu olduğunu gösterir. Ran Zadok gibi araştırmacılar, bu durumu, Šubula’nın Mezopotamya’nın trans-Tigridian ya da Sealand bölgelerinden buraya getirilmiş olabileceği şeklinde yorumlar.
Bu senkretik gelişmeler, antik tanrıların yalnızca belirli bir coğrafyayla sınırlı kalmadığını, aksine farklı kültürlerin inanç sistemleriyle harmanlanarak yeni kimlikler kazandığını ortaya koyar.

Sonuç: Šubula’nın Yeraltı Dünyası ve Sosyal Düzen İçindeki Rolü
Šubula, Mezopotamya’nın yeraltı dünyasıyla ilişkili tanrıları arasında küçük bir tanrı olarak görünse de, onun kültü, tapınma geleneği ve kişisel isimlerdeki yeri, bu tanrının ne kadar köklü ve önemli olduğunu göstermektedir.
İsminin etimolojik olarak “kurutmak” ya da daha az olası bir biçimde “taşımak” anlamıyla bağlantılı olması, onun doğa unsurları ve yeraltı düzeniyle olan ilişkisini pekiştirir. Erken Hanedanlık, Ur III ve Eski Babil dönemlerinden itibaren, Šubula; Tadmuštum, Laṣ, Meslamtaea ve diğer yeraltı tanrılarıyla birlikte anılmış, toplumsal düzenin sağlanmasında, yasal anlaşmazlıkların çözümünde ve kişisel koruyucu olarak görev yapmıştır.
Tapınma merkezleri arasında Kutha yakınlarındaki Şupur-Šubula köyü öne çıkarken, Lagaba ve Elam’daki Susa gibi bölgeler de Šubula’nın kült mirasının farklı evrelerini yansıtır. Kişisel isimler, teoforik uygulamalar ve yemin formülleri, onun yöneticiler arasında ne kadar benimsendiğini gösterirken, sosyal hayatın ve ekonomik düzenin korunmasında rol oynayan arabulucu işlevi, Šubula’nın antik toplumdaki yerini pekiştirir.
Mitolojik anlatılarda, Šubula’nın yeraltı dünyasının diğer tanrılarıyla birlikte anılması, onun ölüm, yıkım ve aynı zamanda koruyucu düzen işlevlerinin altını çizer. Nergal, Ishum ve Šar-ṣarbati gibi tanrılarla birlikte, “Dicle ve Fırat tanrıları” olarak adlandırılan bu grup, antik Mezopotamya’nın karmaşık dini yapısının ayrılmaz parçalarıdır.
Sonuç olarak, Šubula; hem yeraltı dünyasıyla hem de sosyal düzenle bağlantılı olarak, antik Mezopotamya’nın çok katmanlı tanrı sisteminde yer alan, küçük ama vazgeçilmez bir tanrıdır. Onun kültü, kişisel isimlerde ve tapınma uygulamalarında kendini gösterirken, antik toplumda yöneticilerin ve halkın hayatını düzenleyen önemli bir koruyucu ve arabulucu işlevi üstlenmiştir. Mezopotamya’nın kült hafızasında, Šubula gibi tanrıların varlığı, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde düzenin, şansın ve kutsallığın sağlanmasına yönelik inancın somut bir ifadesi olarak kalmaya devam etmektedir.