
Orta Afrika’nın bölgelerinde, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin güney bölgelerinde yaşayan Baluba halkı, zengin kültürel oluşumları ve derin mitolojik inançlarıyla tanınır. Bantu halkları arasında önemli bir yere sahip olan Balubalar, yüzyıllardır süregelen gelenekleri, sanatları ve özellikle yaratılış mitolojileriyle dikkat çekerler. Bu mitolojinin merkezi ise Kabezya-Mpungu adını verdikleri yüce yaratıcı tanrıları bulunur.
Kabezya-Mpungu, Baluba kozmolojisinin temel taşıdır ve dünyadaki, insanlar ve evrendeki düzen yaratan güçler olarak kabul edilir. Ancak Baluba mitolojisi sadece bir yaratılış anlatımından çok daha fazlasını içerir. O, Tanrı’nın insanlarla olan ilişkisini, insanın Elindeki ilahi kılavuzları ve görünür olanla görünenler arasındaki derin şeyleri anlamamıza yardımcı olur. Gelin, Balubaların büyüleyici manzaralarına ve onların en önemli öykülerinden biri olan yaratıcı efsanelere daha yakından bakalım.
Baluba Halkı Kimdir?

Balubalar, Orta Afrika’nın geniş coğrafyasında yaşamış ve yaşamaya devam eden önemli bir etnik gruptur. Tarihsel olarak, güçlü krallıklar kurmuş, ticaret yolları üzerinde etkili olmuş ve zengin bir kültürel miras geliştirmişlerdir. Baluba sanatı, özellikle ahşap oymacılığı ve heykelciliği, Afrika sanatının en özgün ve değerli örnekleri arasında sayılır. Maskeleri, figürleri ve ritüel objeleri, hem estetik güzellikleri hem de taşıdıkları derin sembolik anlamlarla dikkat çeker.
Baluba toplumsal yapısı, klanlar ve aile bağları üzerine kuruludur. Geleneksel olarak tarım ve avcılıkla geçişlerini sağlayan Balubalar, günümüzde modern yaşamla geleneksel yaşamı bir arada sürdürüyor. Ancak mitolojik inançları ve ritüelleri, kültürel kimliklerinin önemli bir parçasını oluşturmayı sürdürür. Yaratılış mitolojisi, bu inancın temelini oluşturur ve Balubaların evreni, dünya ve insanlığı nasıl algıladıklarını anlamak için kritik bir başlangıçlara sahiptir.
Kabezya Mpungu: Yaratıcı Tanrı ve Gizemli Varlık

Baluba mitolojisinin merkezinin yer alan Kabezya-Mpungu, her şeyin yaratıcılığı ve tamamlayıcısı olarak kabul edilir. Adı, “Yüce Tanrı” veya “Her Şeye Gücü Yeten” gibi anlamlara gelir ve Balubaların ona saygı duyduğunu ve hayranlığını yansıtıyordu. Kabezya-Mpungu, sadece yaratmakla kalmamış, aynı zamanda evrenin dağılımını düzenlemiş, doğal güçleri dengelemiş ve insanların hayatlarını paylaşmıştır.
Ancak Kabezya-Mpungu, diğer bazı yaratıcı tanrılar gibi sürekli müdahale eden veya görünen bir figür değildir. Baluba mitolojisinde o, yaratılış eyleminden sonra geri çekilmeyi, görünür olmayı tercih eden bir tanrıdır. Bu durum, Tanrı’nın hem yüceliğini hem de insanın kavrayışının ötesinde olduğunu vurgular. Onun gizemli özelliklerini, insanların Tanrı’ya olan özlemini ve onu arama çabasını daha da anlamlı bir şekilde yansıtır.
Yaratılış Efsanesi: Görünmezlik ve Kalbin Doğuşu

Baluba’nın yaratılış öyküsü, Kabezya-Mpungu’nun dünyasında ve ilk insanların yaratılmasıyla başlıyor. Efsaneye göre, Kabezya-Mpungu dünyayı şekillendirdikten ve ilk insanlara verebildikten sonra, insanların kalplerini henüz yaratmamıştır. Dünyayı düzene sokmaktan, yağmuru, güneşi, ayı ve bileşenleri dengede tutmaktan sonra, insanların görünmemesine karar verir. Bu karar, Baluba mitolojisinin en görünen noktalarından biridir.
Kabezya-Mpungu’nun görünür olması ve ardından insanların “Mutshima”yı, yani “kalbi” göndermesi, yaratılış efsanesinin en önemli bölümü oluşturur. Efsane, Carl Einstein’ın şifreli Almanca olarak şu şekilde aktarılır:
“İnsanların beni daha fazla görmesini istemiyorum. Kendi içime dönüyorum ve Mutshima’yı gönderiyorum…”
Bu sözlerin ardından Kabezya-Mpungu ortadan kaybolur. Onun yerine küçük, el büyüklüğünde bir kap içinde kalp (Mutshima) belirir. Kalp, adeta canlı bir varlık gibi ağlar ve Güneş’e, Ay’a, Karanlığa ve Yağmura doğru dönerek şöyle sorar:
“Kabezya-Mpungu, babamız, nerede!”
Güneş, Ay, Karanlık ve Yağmur, hep bir ağızdan cevap veriyor:
“Baba gitti, nereye gittiğinizi biliyor.”
Kalp, derin bir özlemle şöyle karşılık veriyor:
“Ah, onu görmeyi ne kadar özlüyorum, onunla konuşmayacağım. Onu bulamadığım için, bu adam içine gireceğim. Böylece nesilden nesile dolaşacağım.”
Bu andan itibaren kalp, yani Mutshima, tüm insanlara bahşedilir. Baluba inancına göre, insandaki kalp sadece fiziksel bir organ değil, aynı zamanda Tanrı’nın insanının verebileceği ilahi bir parçadır. Mutshima, insanın yaşam enerjisi, ruhu ve Tanrı’ya olan özleminin parçasıdır.
“Kabezya-Mpungu, babamız, nerede!” – Kalbin Feryadı

Yaratılış efsanesindeki bu kopukluk, Baluba mitolojisinin özünü yansıtıyor. Kalbin, yani Mutshima’nın, yaratıcı tanrı Kabezya-Mpungu’ya duyduğu özlem ve onu arayışı, insanın ruhunun derinliğini ve Tanrı’ya olan doğal özgürlüğünü sembolize eder. “Kabezya-Mpungu, babamız, nerede!” feryadı, sadece kaybolan bir ifade değil, aynı zamanda insanın varoluşsal arayışının, anlam arayışının ve Tanrı’ya ulaşma isteğinin de birleşmesidir.
Kalbin, Güneş’e, Ay’a, Karanlığa ve Yağmura yönelmesi ve eğitilen cevap araması, yaratılışın diğer unsurların oluşturulduğu görülür. Ancak cevap, dış dünyada değil, insanların içinde, mevcut. Kalbin “onu bulamadığım için, bu adamın içine gireceğim” demesi, Tanrı’nın insanından koptuğunu, aksine Mutshima’nın insanın içinde var olmaya devam ettiğini gösterir. Bu inanç, Balubaların insanı ve evreni nasıl gördüklerini derinden etkiler.
Mutshima: İçimizdeki İlahi Kıvılcım

Mutshima, Baluba mitolojisinde sadece “kalp” anlamına gelmez. O, aynı zamanda insanın “hayat veren kısmı”, “ilahi parçası” veya “ruh” olarak da anlaşılabilir. Kabezya-Mpungu’nun insanların bahşettiği bu ilahi rehberliği, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Mutshima sayesinde insan, Tanrı ile bağlantı parçaları, parçaların değerlerine sahip olabilir ve manevi bir arayış içinde olabilir.
Baluba inancına göre, Mutshima’nın her insanında bulunur ve nesilden nesile aktarılır. Bu, her insanın durumunda Tanrı ile bir şifacıya sahip olduğu ve ilahi bir potansiyel taşıdığı anlamına gelir. Mutshima, insanın içsel rehberi, vicdanı ve Tanrı’ya olan özleminin parçası. İnsan, Mutshima’sını dinleyerek, doğru yolu öğrenerek, verilerin verilerinin verilmesi ve Tanrı’ya daha yakın olabilir.
Mutshima’nın şekli, Baluba etiğinin ve maneviyatının belirtileri oluşur. İnsanların aralarındaki ilişkilerde dürüstlük, saygı, adalet ve merhamet gibi değerler, Mutshima’nın sesli dinlemesinin bir sonucu olarak görülüyor. Kötülük ve yanlış davranışlar ise Mutshima’nın ihmal edilmesi veya bastırılması olarak yorumlanır.
Yaratılış Mitosunun Anlamı ve Önemi

Baluba’nın yaratılış mitolojisi, sadece evrenin ve insanın kökeninin belirtileri var, aynı zamanda daha derin parçalar ve dini anlamlar da taşıyor. Tanrı’nın görünmezliği, insanların Tanrı’ya olan özlemi, Mutshima’nın insanlığa bahşedilmesi gibi temalar, Baluba geçmişide önemli bir yere sahiptir.
Tanrı’nın görünmezliği, Baluba inancında Tanrı’nın hem aşkınlığını hem de gizemini vurgular. Kabezya-Mpungu, yaratıcı eylemini gerçekleştirmiş, evreni düzenlemiş, ancak daha sonra insanın algısının değerini geçmiştir. Bu durum, Tanrı’nın tamamıyla ulaşılamaz olduğu anlamına gelmez. Mutshima aracılığıyla, Tanrı insanlara yakın kalmaya devam eder.
Mutshima, Tanrı ile insan arasındaki köprüyü kurar. O, insanın özündeki ilahi varoluşun sahipleridir ve Tanrı’ya olan özlemi sürekli canlı kalır. Kalbin Tanrı’yı araması, insanın manevi yolculuğunun, kendini aşma çabasının ve sonsuzluğa olan özleminin bir simgesidir.
Baluba’nın yaratılış mitolojisi, diğer birçok kültürdeki yaratılış mitileriyle benzerlikler ve farklılıklar gösterir. Örneğin, bazı mitolojilerde yaratıcı dünyaya müdahale etmeye devam ederken, Baluba mitolojisinde Tanrı geri çekilmeyi tercih ediyor. Ancak insanın Tanrı’ya olan özlemi ve Temel ilahi rehberlik ilişkisi, birçok farklı kültürde ortak bir motif olarak ortaya çıkar.
Sonuç olarak Baluba Mitolojisi ve yaratılış efsanesi, Orta Afrika’nın zengin kültürel varlığının önemli bir parçası oluşturuyor. Kabezya-Mpungu, Mutshima ve yaratılış öyküsü, Baluba’nın tek boyutlu evreni, insanlığı ve Tanrı ile olanın güvenilir olup olmadığını nasıl anladıklarını göstermektedir. Bu mitoloji, sadece geçmişe ait bir hikaye değil, aynı zamanda günümüzde Baluba kültürü ve maneviyatını şekillendiremeye devam eden canlı bir inanç sistemidir. Ve belki de, yüreğin “Kabezya-Mpungu, babamız, nerede!” feryadı, insanlığın ortak arayışının, görünen arama çabasının evrensel bir ifadesi olarak yankılanmaya devam edecek.