MitolojiAfrika MitolojisiHurri ve Hitit MitolojisiMısır Mitolojisi

Set: Eski Mısır’ın Fırtına ve Kaos Tanrısının Yükselişi ve Düşüşü

Set (Seth, Sutekh, Setesh) Eski Mısır panteonunun en karmaşık ve çarpıcı tanrılarından biridir. Ana hatlarıyla:

  • Çöl, fırtına, yabancı topraklar ve kaosun tanrısı.
  • Osiris’in kardeşi ve katili.
  • Horus’la büyük rekabeti.
  • Kraliyet ideolojisinde hem şeytanlaştırılan hem de meşrulaştırılan bir figür.
  • İkinci Ara Dönem’de Hyksoslar tarafından benimsenmesi ve yükselmesi.
  • Sonraki dönemlerde düşüşü, iblisi andıran bir figüre dönüşmesi.

Eski Mısır mitolojisinin labirent gibi derinliklerinde, belki de en tartışmalı ve en çok yanlış anlaşılan figürlerden biri Set’tir. Genellikle çölün, fırtınanın, kaosun ve yabancı toprakların tanrısı olarak bilinen Set, aynı zamanda gücün, koruyuculuğun ve kraliyet otoritesinin de bir sembolü olmuştur. Onun hikayesi, Mısır medeniyetinin ve inançlarının binlerce yıllık evrimini gözler önüne seren, yükselişler ve düşüşlerle dolu karmaşık bir serüvendir.

Bugün onu genellikle kötücül bir figür olarak düşünsek de, Set‘in (veya diğer adlarıyla SethSutekhSetesh) Mısır panteonundaki rolü, sanılandan çok daha nuanstı ve zamanla değişime uğramıştır. Gelin, bu çöl fırtınasının tanrısının gizemli yolculuğuna yakından bakalım.

Set’in En Eski İzleri: Çölün ve Fırtınanın Efendisi

image 20
Set: Eski Mısır’ın Fırtına ve Kaos Tanrısının Yükselişi ve Düşüşü 17

Set’in kökenleri, Mısır tarihinin en eski dönemlerine, Hanedan Öncesi ve Erken Hanedanlık dönemlerine kadar uzanır. İlk başlarda, onun tasviri, modern yorumlarımızdan oldukça farklıydı. Başlangıçta Set, Yukarı Mısır’ın Naqada bölgesinin yerel bir tanrısıydı ve genellikle kurak çöl bölgeleri, vahşi hayvanlar, fırtınalar ve genel olarak doğanın kontrol edilemez, yırtıcı gücüyle ilişkilendirilirdi. Onun kendine özgü hayvan formu – uzun kavisli burunlu, dik dörtgen kulaklı, ince gövdeli ve çatallı kuyruklu bir yaratık – bilinen hiçbir hayvana benzemez ve bu da onun egzotik ve ötesi doğasını vurgular. Bu yaratık, genellikle “Set hayvanı” veya “Typhonian canavarı” olarak adlandırılır.

Bu erken dönemlerde Set, tamamen olumsuz bir figür değildi. Aksine, güçlü ve koruyucu bir tanrı olarak görülebilirdi, özellikle de tehlikeli çölü aşanları koruyan veya krallığı dış düşmanlardan savunan bir rolü vardı. Onun ham gücü, bazen kaotik olsa da, düzen için kullanılabilecek bir potansiyele sahipti. Hatta bazı metinlerde, güneş tanrısı Ra’nın gece yolculuğunda onu yılan iblis Apep’ten koruyan savaşçı Sutekh olarak tasvir edildiği bile görülür. Bu, Set’in yalnızca yıkıcı değil, aynı zamanda düzeni koruyan bir güç olarak da algılandığının önemli bir göstergesidir. Eski metinlerde bazen Setesh olarak da adı geçen bu tanrı, kendi bölgesinde saygı gören, azametli bir güçtü.

Osiris’le Kardeşlik ve Cinayet Efsanesi

Osiris mısır mitolojisi
Osiris mısır mitolojisi

Set’in ününün en karanlık ve belirleyici yönü, şüphesiz ağabeyi Osiris’i öldürme efsanesidir. Bu mit, Mısır mitolojisinin en merkezi ve evrensellerinden biridir ve Set‘in karakterini şekillendirmede kilit rol oynamıştır. Efsaneye göre, toprak tanrısı Geb ile gök tanrıçası Nut’un çocukları olan Osiris, Set, İsis ve Neftis kardeşlerdi. Osiris, Mısır’ın bilgelikle yöneten, tarımı öğreten ve uygarlığı getiren sevgili kralıydı. Ancak Set, ağabeyinin popülaritesini ve gücünü kıskanıyordu.

Set, Osiris’i ortadan kaldırmak için aldatıcı bir plan kurdu. Güzel bir sandık yaptırdı, tam da Osiris’in boyutlarında. Bir ziyafet düzenledi ve bu sandığı, içine sığabilen kişiye hediye edeceğini duyurdu. Herkes denedi ama hiç kimse tam olarak sığamadı. Sıra Osiris’e geldiğinde, sandığa tam olarak uydu. Tam o sırada Set ve yandaşları sandığın kapağını kapattılar, mühürlediler ve Nil Nehri’ne attılar. Osiris, boğularak öldü.

Ancak Set‘in öfkesi bununla bitmedi. İsis, kocasının cesedini mucizevi bir şekilde bularak onu geri getirmeye çalıştı. Set, Osiris’in dirildiğini duyunca, cesedi ele geçirdi ve onu çaresizce parçalara ayırdı. Osiris’in vücudunu Mısır topraklarına dağılmış on dört (bazı versiyonlarda daha fazla) parçaya böldü. İsis, kız kardeşi Neftis’in yardımıyla, kocası Osiris’in parçalarını tek tek topladı ve onları mumyaladı. Bu eylem, Eski Mısır’daki mumyalama geleneğinin temelini oluşturdu ve Osiris’i ölümden sonraki yaşamın tanrısı ve yeraltı dünyasının efendisi yaptı. Bu hikaye, Set‘i kıskançlık, ihanet ve yıkıcılıkla ilişkilendiren bir figür olarak Mısır panteonunda sabitlemiştir.

Horus’la Rekabet: İki Toprağın Egemenliği İçin Mücadele

Horus mısır mitolojisi
Horus mısır mitolojisi

Osiris’in öldürülmesiyle başlayan dram, onun oğlu Horus ile Set arasındaki destansı rekabetle doruk noktasına ulaştı. Horus’un doğumu mucizeviydi; İsis, rahmetli kocası Osiris’le büyülü bir şekilde birleşerek ona hamile kaldı ve Horus’u Set‘ten gizlice büyüttü. Horus büyüdüğünde, babasının intikamını almak ve Mısır tahtını ele geçirmek için hak iddia etti. Bu, “Horus ve Set Arasındaki Mücadeleler” olarak bilinen mitolojik döngünün başlangıcıydı.

Bu mücadeleler, sadece iki tanrı arasındaki kişisel bir çekişme değil, aynı zamanda Mısır’ın iki ayrı bölgesini – Yukarı Mısır’ı (Set’in alanı) ve Aşağı Mısır’ı (Horus’un alanı) – temsil eden bir güç savaşıydı. Mücadeleler sırasında her türlü hileye, şiddete ve manipülasyona başvuruldu. Set, genellikle Horus’tan daha güçlü ve kurnaz olarak tasvir edilirken, Horus zekası ve ilahi adaletle kazanmaya çalışıyordu. Set, Horus’un gözünü çıkarmış (Horus’un simgesi olan “Wedjat Gözü”nün kökeni) ve Horus da Set‘in testislerini koparmıştı, bu da onun üreme yeteneğini kaybetmesine neden oldu ve bu da onun daha sonraki şeytanlaştırmasında önemli bir rol oynadı.

Uzun süren çekişmelerin ardından, tanrılar konseyi (Ennead) duruma müdahale etti. Ra’nın başlangıçtaki tereddütlerine rağmen, sonunda Osiris’in hak mirasçısı olarak Horus’un tahta çıkması kararlaştırıldı. Bu karar, aynı zamanda Mısır’ın birleştiğini ve düzenin kaos üzerindeki zaferini sembolize ediyordu. Horus Kral, yani yaşayan firavunun sembolü haline gelirken, Set kaosu ve kontrol edilmesi gereken dış güçleri temsil etmeye devam etti. Yine de, bu mücadelenin sonunda Set tamamen yok edilmedi; Aksine, kozmik dengenin korunması için gerekli olan kontrolsüz gücün bir sembolü olarak belirli bir rolü sürdürdü.

Kraliyet İdeolojisinde Set’in Meşrulaştırılması

Eski Mısırlılar Ahiret Hakkında Neye İnanıyorlardı?
Eski Mısırlılar Ahiret Hakkında Neye İnanıyorlardı?

Osiris mitindeki kötücül rolüne ve Horus’la olan çekişmesine rağmen, Set Eski Mısır’da hiçbir zaman tamamen dışlanmış veya nefret edilen bir tanrı figürü olmamıştır. Aslında, Mısır’ın kraliyet ideolojisinde ve dini pratiğinde şaşırtıcı derecede önemli bir yere sahipti. Firavunlar, kendilerini genellikle hem Horus hem de Set‘in birleşim noktası olarak görürlerdi. Bu, firavunun hem düzeni (Horus) hem de kaosu (Set) kontrol etme yeteneğine sahip olduğunu ve ülkenin birliğini temsil ettiğini gösteriyordu.

Set‘in gücü, askeri yetenek, dayanıklılık ve düşmanları savuşturma kapasitesiyle ilişkilendirildi. Firavunlar, özellikle de savaşçı krallar, kendilerini Set‘in gücüyle donanmış olarak tasvir etmeyi severlerdi. Set‘in kaotik ve yıkıcı enerjisi, doğru bir şekilde yönlendirildiğinde, Mısır’ı koruyabilecek ve düşmanlarını yok edebilecek bir güç olarak görüldü. Örneğin, İkinci Hanedanlık döneminde Peribsen gibi bazı firavunlar, Horus adları yerine Set adını kullandılar, bu da o dönemdeki Set kültünün gücünü ve kraliyetle olan bağını gösteriyor. Bu dönemde Set ile Horus arasında bir denge ve hatta birlik fikri daha baskındı. Set‘in bu Setesh ve Sutekh varyasyonlarıyla anılması, onun çok yönlü gücünü vurguluyordu.

Hyksoslar ve Set Kültünün Yükselişi

Mısır Hiksosları
Mısır Hiksosları

Set‘in popülaritesindeki en belirgin artışlardan biri, İkinci Ara Dönem’de (yaklaşık MÖ 1650-1550) Mısır’ı yöneten yabancı bir güç olan Hyksoslar’ın gelişiyle yaşandı. Hyksoslar, Batı Asya kökenli bir halktı ve Mısır’ın Delta bölgesini işgal ederek Avaris kentini başkentleri yaptılar. Kendi inanç sistemleri olmasına rağmen, Mısır tanrılarına karşı pragmatik bir yaklaşım sergilediler ve kendi fırtına tanrıları Baal’ı, Mısır’ın fırtına ve kaotik güçlerin tanrısı Set ile eşitlediler.

Hyksoslar, Set‘i (onların dilinde Sutekh olarak da bilinen) kendi ana tanrıları haline getirdiler ve Delta bölgesinde onun adına tapınaklar inşa ettiler. Bu dönemde Set kültü, özellikle Aşağı Mısır’da, daha önce hiç olmadığı kadar yükseldi. Hyksos firavunları, Set‘i kendi güçlerinin ve yabancı kökenlerinin sembolü olarak benimsedi. Bu, Set‘in yabancılarla ve dış güçlerle olan bağını daha da pekiştirdi, ancak aynı zamanda onun gücünü ve önemini de artırdı. Set, artık sadece yerel bir tanrı değil, imparatorluğun önde gelen tanrılarından biri haline gelmişti, özellikle de yabancı bir hanedan tarafından benimsenmesiyle.

Yeni Krallık Döneminde İmparatorluk Tanrısı Olarak Set

Hyksoslar Mısır’dan kovulduktan ve Yeni Krallık (yaklaşık MÖ 1550-1070) kurulduktan sonra bile Set‘in önemi devam etti. Aslında, bu dönemde Set, özellikle Ramesside hanedanlığı sırasında, imparatorluk çapında bir tanrı olarak yeniden canlandı. Ramesside firavunları, özellikle Seti I (adı “Set’in adamı” veya “Set’e ait” anlamına gelir) ve oğlu II. RamessesSet‘e büyük saygı gösterdiler. Bu firavunlar, askeri güç ve genişleme konusunda iddialıydılar ve Set‘in savaşçı, güçlü ve düşmanları bastıran niteliklerini benimsediler.

Seti I, babası I. Ramesses’in kurduğu hanedanın adını Set‘ten alarak tanrıya olan saygısını açıkça gösterdi. Firavunun adının bir tanrıya adanması oldukça yaygın olsa da, Set gibi karmaşık bir figüre adanması, o dönemde hala ne kadar saygı gördüğünü gösterir. II. Ramesses de, Kadeş Savaşı gibi büyük askeri zaferlerini Set‘in ilahi yardımıyla ilişkilendirmiştir. Onun yeni başkenti Pi-Ramesses (Per-Ramessu), Set‘in büyük bir tapınağına ev sahipliği yapıyordu ve tanrı bu şehirde adeta imparatorluğun koruyucu tanrısı olarak görülüyordu. Set, bu dönemde Mısır’ın uluslararası gücünü ve askeri başarısını simgeliyordu. Bu dönemde Setesh ve Sutekh isimleri de aktif olarak kullanıldı.

Mısır Medeniyeti
Mısır Medeniyeti

Geç Dönemlerde Demonizasyon ve Kötücül İmaj

Ne yazık ki, Set‘in yükselişi kalıcı olmadı. Yeni Krallık’ın sonlarına doğru ve özellikle Geç Dönem’den (MÖ 664-332) itibaren Set‘in itibarı dramatik bir şekilde düşmeye başladı. Bu düşüşün birkaç nedeni vardı:

  1. Osiris Kültünün Yükselişi: Osiris’in popülaritesi ve yeraltı dünyasının tanrısı olarak yüceltilmesi, Osiris’in katili olan Set‘in imajını kaçınılmaz olarak olumsuz etkiledi. Osiris kültü tüm Mısır’a yayıldıkça, Set‘in rolü giderek daha fazla kötücül bir karaktere büründü.
  2. Yabancı Yönetimler ve Kimlik Arayışı: Mısır, Geç Dönem’de sık sık yabancı güçlerin (Asurlular, Persler, Yunanlar) egemenliği altına girdi. Hyksosların Set‘i benimsemesi gibi, bazı dış güçler de yine Set ile bağdaştırıldı. Bu durum, Mısırlıların milli kimliklerini yeniden tanımlama çabalarında, Set‘i yabancı işgalcilerle ve dolayısıyla ‘kötülükle’ ilişkilendirmelerine neden oldu. Set, artık Mısır’ın kendi “ötekisi” ve kaotik düşmanların sembolü haline geldi.
  3. Filozofik Değişimler: Zamanla, Mısır düşüncesinde düzen (Ma’at) ve kaos arasındaki denge anlayışı değişti. Set‘in kaotik yönü, giderek daha az kontrol edilebilir ve daha fazla tehdit edici olarak algılandı. Onun yıkıcı gücü, artık korunmaktan ziyade, korkulan bir şey haline geldi.

Bu dönemde Set‘in tasvirleri değişti; eski onur ve gücünden eser kalmamış, yerine domuz, timsah, hatta bir eşek gibi olumsuz çağrışımlı hayvanlarla özdeşleştirilmeye başlanmıştır. Bazı metinlerde adı kazınmış veya ondan “kötülük tanrısı” olarak bahsedilmiştir. Set, artık sadece yıkım ve kötülüğü temsil eden bir iblis figürüne dönüşmüştü. Tapınaklarında ona yapılan ibadetler azaldı ve halkın gözünde tamamen dışlanmış bir figür haline geldi. Antik Yunanlılar onu kendi Typhon adlı canavarlarıyla özdeşleştirdiler, bu da onun daha da demonize olmasına yol açtı.

Set‘in hikayesi, Eski Mısır inançlarının dinamik doğasının, siyasi değişimlerin ve kültürel evrimin bir yansımasıdır. Başlangıçta güçlü bir koruyucu ve kaotik gücün sembolü olan Set, zamanla Osiris mitinin ve yabancı işgallerin etkisiyle kademeli olarak şeytanlaştırılarak saf kötülüğün bir timsali haline geldi. Ancak onun mirası, Mısır mitolojisinin karmaşıklığına ve hiçbir tanrının tek boyutlu olmadığını gösteren eşsiz bir kanıt olarak kalmaya devam ediyor. Set, bazen SethSutekh veya Setesh olarak anılsa da, Mısır panteonunda benzersiz bir yere sahip, hem korkulan hem de bazı dönemlerde saygı duyulan, fırtınanın ve kaosun da bir dengenin parçası olduğunu hatırlatan bir figürdü.

Daha Fazla Göster

serkan

Herkese Selamlar. Mitoloji destanlar ve tarih konusunda sizlere en iyi bilgileri sunmak hazırlamak için buradayım. Herkese sevgi ve saygılarımla...

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu