Dağ Tanrısı Altay Han
Altay Han – Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Dağ Tanrısıdır. Bazen Altın Tanrısı olarak da görünür. Altın Han, Altun Han, İlten Han olarak da söylenir. Moğol mitolojisinde Altan Han veya Alt Han olarak bilinir.
Özellikleri
Altın Dağ’ın sahibi ve koruyucusudur. Altından bir giysi giyer. Altın, Türk kültüründe altın hakanlık (imparatorluk) simgesidir. Altın çukalı (zırhı) ve tolgası (miğferi) vardır. Kargısı ve yayı atındandır. Altın Dağ erişilmez bir uzaklıktadır ve zirvesi görünemeyecek kadar yüksektir. Altan Han yerle göğü birbirine bağlayan bu dağdan sorumludur ve zirvesinde oturur. Zenginliği, ihtişamı, değerli madenleri temsil eder. Macarlarda Arany Atyacska (Altın Ata) adlı bir karakter vardır.
Ural-Altay kültürlerinin ortak bir motifidir. Kazakya Isık kurganında bulunan altın zırhlı, altın giysili tekin (prens) bu anlayışın somut bir dışavurumudur. Atı için altından koşum takımı bulunan Altın Tekin, Türklerin eski çağdaki yaşayışları hakkında vermektedir. 18 yaşında olduğu tahmin edilen genç bir prense ait cesedin üzerindeki altın zırh bile başlı başına bir sanat eseridir (Altın Elbiseli Adam). Kurganda bulunan bir yazıyı kimi araştırmacılar “Khan uya üç otuzı yok boltı, Utugsi tozıltı,” yâni “Tigin, 23′ünde öldü. Halkının başı sağ olsun.” şeklinde okudular. Bu müthiş giysiden ve altın eşyalardan da anlaşılmaktadır ki, altın nesneler yalnızca ihtişam ve gösteriş amaçlı değil Altan Han’a duyulan bir saygının olarak bu kurgana koyulmuştur.
Belki de böylece Altay Han’ın gönlü alınarak genç prensin cennete gitmesi sağlanacağı düşünülmüştür. Mogurcada Haltan olarak geçer. Altay Han Altaylar’ınTengricilik inancında, güçlü bir Yer Su dağ ruhudur. Altaylar onun Altay dağlarının en yüksek zirvesinde oturduğuna inanırlar.
Altındağ
Altındağ – Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde kutsal dağ. Değişik Türk dillerinde Altantav, Altantağ, Altuntah, Altantak ve Altaytav olarak da söylenir. Moğolcada Altanavla veya Altanula olarak bilinir. Bozdağ (Boztav, Pustak, Pustag) ve Tazdağ (Tastav, Taztağ, Dazdağ) sözcükleri yine bu dağı nitelemek için veya eşanlamlı olarak kullanılır.
Özellikleri
Altay Dağları’nın simgeselleşmiş biçimidir. Gökyüzünde bulunur. Türk yurdunun ve devletinin enginliğini göz alıcılığını temsil eder. Burada dokuz Tanrı yaşar. Zirvesinde ise Altan Han vardır. Tanrı Ülgen’in tahtı burada yer alır.
Altın Türk kültüründe altın hakanlık (imparatorluk) simgesidir. Altın madeni padişahı, gümüş madeni veziri, tunç madeni ise halkı simgeler. Altay dağları Türkler için o kadar büyük bir öneme sahiptir ki, akraba kavimlerden ayırmak için ikili bir sınflandırma yapılır ve Ural kökenli soylar ve dilleri ile Altay kökenli soylar ve dilleri diye ayrılırlar. Ural dağları da Ugor kökenli kavimler için aynı önemi taşır. Tas Tav (Kel Dağ) adı verilen bir yerin Tanrılar Yurdu olarak algılandığı dikkate alınırsa bu sıfatın Altandağ’ı nitelemekte kullanıldığı söylenebilir. Birbirinin uzantısı şeklinde olan mitolojik dağların en önemli üç tanesi şu şekildedir:
- Altındağ: Gökyüzündedir. Dokuz rüzgârın kesiştiği yerde başlar.
- Demirdağ: Yeryüzündedir. Dokuz ırmağın kavuştuğu yerdedir.
- Bakırdağ: Yeraltındadır. Dokuz yeraltı denizinin birleştiği yerdedir.
Altındirek
Altındağ – bazen Altındirek (Altanterek, Altuntirek, Altaytereg) olarak da söylenir. Altındirek bir gök direğidir. Göğe üst katlarına kadar yükselir. Alt kısmı (dünyada kalan bölümü) Demirdirek olarak da bilinir. Ulukayın ile ilişkilendirilebilir. Terek sözcüğü ağaç anlamı da taşır. Çadırın orta direğine (Bagan/Bağana) benzetilir. Altındirek (Altınkazık veya Demirkazık) yâni Kutup Yıldızı ile de bağlantılıdır.
Sümer Dağı
Sümer Dağı – Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde ilahlar dağı. Moğolca Sumbur (Sumur) Dağı olarak da bilinir. Suro Dağı da denir. Altandağ ile bağlantılı bir kavramdır. Altandağı nitelemek için veya bazen de özdeş olarak da kullanılır. Tanrıların yaşadığı bir dağdır. Yedi büyük Tanrının yaşadığı yer olarak kabul edilir. “Yedi Kuday” emirlerinde bulunan “Yayuçı”larla berâber bu dağda yaşarlar. Kelimeye bakarak Sümer kavmi ile ilgili olduğu öne sürülebilir. Bir Altaylı’nın duasında şu ifadeler yer almaktadır:
Sümer ulan taykam! (Sümer kızıl dağım!)
Süt kölüm, Sümer taykam, (Süt gölüm, Sümer dağım,)
Altın yargı perzin, (Altın yargısını versin,)
Agar pajım amır etkey! (Ak başımı esen eylesin!)
Altay Dağları
Altay Dağları (Rusça: Алтай, Türkçe Altay = Ayın altı veya “Al tay, kırmızı at yavrusu” ) – Orta Asya’da konumu Kazakistan sınır bölgesi, Rusya (Sibirya), Moğolistan ve Çin’e kadar varan sıra dağlar. Altay dağları kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanan üç parçadan oluşur. Bunlar Rus- Altay’ı, Moğol-Altay’ı ve Gobi-Altay’ı olarak adlandırılırlar.
“Al”, Türk lehçelerinde “altın” anlamına gelir. Altay dağının adı aynı maksatla söylenmiş olup, Al=altın, tay=tağ/dağ demek olup Al-tay = Altındağ anlamındadır. Bu dağlar mitolojideki Altındağ motifinin oluşumuna ilham verdiği gibi aynı zamanda bu motiften etkilenerek bu adın verilmiş olması da muhtemeldir.
Altın Tigin
Altın Tigin (Altın Tekin veya Batı’da bilinen adıyla Altın Elbiseli Adam, Altın Adam ya da Altın Prens) – 1969’da Kazakistan’ın Alma-Ata şehrinin 50 km ve Salagar alüvyonlu toprağının 20 kilometre doğusunda, yolu düzlemek için yapılan çalışmalar sırasında tesâdüfen bulundu. Esik kurganı adlı İskitler veya Sakalara ait kurgandan çıkarılan binlerce altın parçadan oluşturulan zırh MÖ 5. yüzyıla ait olduğu ve Saka prens veya prensesi olduğu düşünülmektedir. Isık Göl’e yakın Esik Çayı kıyısında M.Ö. IV. Yüzyıldan kaldığı tahmin edilen mezarda; çok kıymetli eserlerle, 15-16 yaşlarında çok gösterişli kıyafetle gömülü bir genç ortaya çıkarılmıştır.
“Tiginin (prensin) üzerindeki kıyafet, sağdan sola doğru kapanan kısa kaftan, dar süvari pantolonu, diz altında kalan kısa yumuşak çizmeden oluşmaktadır. Kaftan ve çizme üçgen biçiminde işlenmiş, küçük altın levhalar yan yana ve üst üste dikilerek adeta altın bir zırhla kaplanmıştır. Kıyafette kullanılan ipliğin altın olduğu ve altının eğrilerek iplik hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Belinde 16 büyük altın levha ile süslü kemeri, kını ve kabzası altın süslemeli bir kaması vardır.
Elbisenin üzerindeki sayıları 4000’i bulan bütün diğer altın levhalar; at, kaplan, geyik, pars, kurt, dağ keçisi, aslan ve yırtıcı kuş figürleri ile işlenmiş olup, Kuzey ve Orta Asya mâden sanatının gelişmiş bir üslubunu göstermektedir. Elbisenin yanında yer alan gümüş tabaklarda ise Göktürk alfabesiyle “Alp onaltısında öldü. Isık halkının başı sağ olsun” cümlesi yazılıdır. Diğer yandan bu yazı, Göktürk alfabesinin M.Ö. IV. Yüzyılda da kullanıldığının en önemli kanıtıdır.”
Altınkazık
Altınkazık – Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde Kutup Yıldızı. Altankazguk veya Altunkazuk şeklinde de söylenir. Demirkazık (Temürkazuk) veya Demirçivi (Temürçivi) olarak da bilinir. Moğol kültüründe ise Altanhadas (Altankadas, Altanhadak, Altanhadah) denir.
Gökyüzünün tam tepesinde bulunan yıldız. Göğün bu yıldızın etrafında döndüğüne inanılır. Gökyüzü tanrıları atlarını bu kazığa bağlarlar. Yeraltının böylesi kutsal bir kutubu ve kazığı vardır. Yeraltı tanrıları da atlarını bu kazığa bağlarlar. Yer altı ve gökyüzü kutuplarını birleştiren ise Demir Direk veya Ulu Kayın’dır. Bazen de Tanrı’ya gidilen bir kapı veya delik olarak ifâde bulur. Akboz At ve Gökboz At adlı iki at Demirkazığın etrafında döner. Moğolca Anlamı Altın Çivi demektir. Kazık, direk, çivi gibi nesneler hep bir yere çakılmış olmayı ifâde eder ki, göğün sabitlendiği bir ekseni vurgulamaktadır. Bu yaklaşım bilimsel olarak da zaten geçerli görünmektedir.
Altınçağ
Altınçağ – Türk mitolojisinde, halk inancında ve toplumsal felsefede mükemmel dünya ideali. Devr-i saadet. Değişik Türk dillerinde Altınçak veya Altanşak olarak da söylenir. Moğolcada Altangalav veya Altangalab olarak bilinir. İnsanların mutluluk, zenginlik ve huzur içinde özgür ve kavgasız yaşadığı geçmiş bir dönemi anlatır. Kimileri ise bunu geleceğe yönelik bir ütopya (düşülke) hâline getirerek, insanların üst düzey bir bilince ulaştığı, toplumsal bir yapıyı anlatmak için kullanmıştır. İnsan psikolojisinin doğal bir sonucu olarak geçmişe özlem veya gelecekte daha güzel bir dünya umudu hemen her toplumda bir biçimde kendisini dışavurmuştur. Bu ülke geleceğin mükemmeliyetçi bir tasarımı olabileceği gibi geçmişte var olduğu düşünülen kusursuz bir dönemin özlemi şeklinde de görülebilir.
Örneğin İslâmiyetle birlikte Dört Halife dönemi Altınçağ olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
Düşülke (Ütopya)
Ütopya – aslında olmayan, tasarlanmış olan ideal toplum şekli anlamı taşır. Kullanımı Thomas More’un 1516’da yazdığı De Optimo Reipublicae Statu deque Nova Insula Utopia veya kısaca Utopia isimli kitabıyla yaygınlaşmıştır. Ütopyalar, bugün gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır. Ütopyalar üzerine görüşler iki biçimde ortaya çıkmıştır. Bir kısmı özendirici, istenen nitelikte, diğer bir kısmı ise korkutucu, ürkütücü ütopyalardır. Distopya olumsuz ütopyadır totaliter ve baskıcı toplumları ifâde eder. Fesefi, politik, ekonomik, dini, bilimsel ütopya türleri bulunur.