Göl Boğaları
Göl Boğaları Artvin ve Posof çevresinde (Özellikle Ardanuç, Şavşat ve Yusufeli ilçelerinde) dağ göllerinde bulunduğuna inanılan düşsel varlıklar (su boğası da denilmektedir.) Göl boğalarının sabahın ilk aydınlığında görülebildiğine ve daha sonrasında suya dalıp yittiklerine inanılır. Hargiver dağında (Arı Dağı) yer alan Boğa Gölleri isimlerini bu inançtan almaktadır.
Göl Boğası Efsanesi
Demirci ustasının biri, Boğa Gölü kıyısında hayvanlarını otlatıyormuş. Sürüsünün başı, adamın çok değer verdiği boğası otlanma sırasında böğürmüş. Göl içerisinden bu sesi işiten göl boğası, gölün kıyısına çıkarak orada bulunan adamın boğasıyla güreşmeye başlar. Su boğası gâlip gelip rakibini kovaladıktan sonra yine göle girer. Kaçan boğanın sahibi ise boğasının aldığı yenilgiye çok üzülür.
Göl boğasından öcünü almak için çareler arayan adamın aklına boğasının boynuzlarının ucuna polat boynuz takmak gelmiş. Boğasına uçları çok ince takma polat boynuzlar yapmış. Bir müddet de boğasını besledikten sonra hayvanları ile boğasını yine aynı göl kenarına götürmüş.
Göl kenarına gelen boğanın böğürmesini duyan su boğası da böğürerek gölden dışarı çıkmış ve hayvanlar tekrar güreşmeye başlamışlar.Ama bu kez polat boynuzlu boğanın ince uçlu takma boynuzları su boğasının kafasında muhtelif yaralar açmaya başlamış.
Bu nedenle yüzü gözü kan içinde kalan su boğası canı çok yandığından polat boynuzlu boğanın önünden kaçmak zorunda kalmış. Arkadan yetişen boğa su boğasının butuna sapladığı boynuzları ile ağır bir yara daha açmış. Yaralı boğanın göle girmesiyle ondan akan kanlar gölü kana bulamış. Halen göl içerisinde kırmızı taş ve toprağın su yüzüne aksettirmiş olduğu yol şeklindeki bir kırmızılığı, boğanın suya girdiği yer ve ondan kalan kan lekelerinin izi olduğuna inanılmaktadır.
Yaralı göl boğasının demirci ve ailesi beddua ettiği, ailenin bu nedenden dolayı perişan olduğu rivâyet edilir.
Göl İyesi
Göl İyesi, Türk ve Altay mitolojisinde önemli bir yere sahip olan gölün koruyucu ruhudur. Göl İyesi aynı zamanda Köl (Kül) İyesi olarak da bilinir ve her göl için farklı bir İye olduğuna inanılır. Göl İyesi, doğanın gücünü temsil eder ve göllerin sahibi olarak kabul edilir. Çu’ların ilk atası ve yer tanrısının mezarının bir göl içinde, bir ağaç dibinde olduğuna inanılır. Bu nedenle göller kutsal kabul edilir ve Göl İyesi’nin koruması altında oldukları düşünülür.
Efsanelere göre, Oğuz Han ilk eşini bir gölün ortasındaki adada yer alan bir ağacın kovuğunda bulmuştur. Bu da Göl İyesi’nin insanlarla olan etkileşimine dair anlatılan hikayelerden sadece biridir. Göller aynı zamanda peri kızlarının oynaştığı ve erkekleri kandırarak suyun derinliklerine çekerek boğdukları yerler olarak da bilinir.
Bu efsaneler genellikle insanları göllere karşı tedirgin edebilir, ancak aynı zamanda doğaya ve suyun gücüne olan saygıyı artırabilir. Göl İyesi’nin etrafında dönen bu mistik hikayeler, Türk ve Altay mitolojisinin zenginliğini ve doğaya olan derin bağlılığını yansıtır.
Gözgü
Gözgü – Işığın tamamına yakın bir kısmını düzgün olarak yansıtan cilalı yüzey. Ayna.
Halk Kültüründe Ayna
Halk ağzında pek çok yörede aynaya Gözgü adı verilir (Göz sözcüğünden türemiştir). Güzgü, Közgö, Küzgü, Közgü, Gözgeç, Közgeç de denir.
Aynalar halk inancında dikkat çekmiş bir nesnedir ve farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu dünya ile öteki arasındaki sınırı simgeler. Ruhlar âlemine açılan bir pencere gibi algılanır. Şaman aynaya bakarak gelecekten haber verir veya kendi ruhunu görebilir. Gözle görünmeyen varlıkları gösterir. Erlik Han yanında bir ayna gezdirir ve buna baktığında insanların işledikleri tüm günahları görür. Gece aynaya bakmak uğursuzluk getireceği düşüncesiyle hoş karşılanmaz.
Ayna yere bırakıldığında bir denize dönüşür. Tarak da yere bırakıldığında bir ormana dönüşür. Bazı şamanların anormal güçleri olan aynaları vardır. Öbür dünyada dorukları gökyüzün değen iki dağın arasında bulunan bir sandıkta duran ve tüm dünyayı gösteren bir ayna vardır.
Gömülen cenazelerin üzerine ters bir ayna bırakmak eski bir Türk geleneğidir ve Anadolu’da uygulamaya devam eden yöreler vardır. Görme eylemi ve görüntülerin Türk kültüründe farklı bir önemi vardır. Görüntü gerçeğin en önemli parçası kabul edilir.
Bu nedenle geriye dönüp bakma yasağı (arkaya bakma yasağı) veya kimseye bakmama yasağı şeklinde söylence motifleri vardır. Sınavdan geçen kahraman bu yasağa uymazsa taş kesilir (taşa dönüşür). Geriye dönüldüğünde tıpkı aynada olduğu gibi bir yansıma algısı ile ruhlar âlemine olumsuz bir yöneliş gerçekleşir.
Çuvaşçdaki Tevger/Teker ile Macarcadaki Tükör kelimeleri arasında bulunan bağlantı ilginçtir. Masallarda sihirli aynalar gelecekten haber verir, uzak yerleri gösterir, insanlarla konuşur.