Sümer Mitolojisi

Nammu:Antik Mezopotamya’nın Yaratıcı Tanrıçası

Antik Mezopotamya, insanlık tarihinin en eski medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapmış ve bu kültürel zenginlik, mitoloji dünyasında eşsiz bir yere sahip olmuştur. Sümerler, inanış sistemleri ve mitolojik figürleriyle, tarihin en eski dini geleneklerini şekillendirmiştir. Bu inanış sisteminde önemli bir yere sahip olan Nammu, Sümer mitolojisinin yaratıcı tanrıçası olarak bilinir ve tüm evrenin kökeni olarak kabul edilir. Nammu, hem kozmik yaratılışın başlangıcı hem de Tanrılar Panteonu’nun en eski figürlerinden biridir.

Nammu’nun Rolü ve Önemi

image 3 6
Nammu:Antik Mezopotamya’nın Yaratıcı Tanrıçası 15

Nammu, Sümer yaratılış mitolojisinde ana tanrıça olarak tasvir edilir. Sümer tabletlerinde, Nammu, “tatlı suyun kozmik okyanusu” (Abzu) ile ilişkilendirilir ve kaosun düzenlenmesiyle evrenin yaratılışını başlatan güç olarak betimlenir. O, yalnızca bir tanrıça değil, aynı zamanda tüm varoluşun kaynağıdır. Mitolojik anlatımlara göre, Nammu, tanrı An (gökyüzü) ve tanrıça Ki’yi (yeryüzü) doğurmuştur. Bu birliktelik, evrenin şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır.

Nammu’nun tatlı suları, yaşamın kaynağı olarak kabul edilir. Antik Sümerler, yaşamın suyla başladığına inanmışlardır ve Nammu’yu bu yaratıcı süreçteki merkezi figür olarak görmüşlerdir. Bu bağlamda Nammu, hem doğal döngülerin hem de kozmik düzenin sembolü haline gelmiştir.

Nammu, zame ilahileri ve Lugal-kisalsi’nin bir yazıtı gibi Erken Hanedanlık Dönemi kalma kaynaklarda zaten doğrulanmış olsa da , yaygın olarak tapınılmamıştır. Eski Babil döneminde Ur’da kendisine adanmış bir tapınak vardı, ayrıca Nippur ve Babil’den gelen metinlerde de doğrulanmıştır. Kendisini anan teoforik isimler nadirdi, yakın zamana kadar kral Ur-Nammu’nunki tek örnek olarak düşünülüyordu.

Kozmik Yaratılışta Nammu

Sümer mitolojisi, insanlık tarihindeki en eski yaratılış hikayelerinden bazılarını içerir. Nammu, bu hikayelerde yalnızca tanrıların annesi değil, aynı zamanda ilk yaratıcı güç olarak tanımlanır. Sümer yaratılış destanlarında, Nammu’nun tatlı su okyanusu olan Abzu’dan gökyüzünü ve yeryüzünü ayırdığı anlatılır. Bu eylem, kaosun düzenlenmesi ve kozmosun ortaya çıkışını simgeler.

Sümer mitolojisinde, tanrıça Nammu’nun Enki’yi (bilgelik ve su tanrısı) de yarattığı belirtilir. Enki, insanlığın yaratılışı ve medeniyetin temellerinin atılmasında önemli bir rol oynayan tanrıdır. Bazı metinlerde, Nammu’nun insanlığı çamurdan yarattığı da söylenir. Bu, onun yalnızca tanrıların değil, insanların da yaratıcısı olduğuna işaret eder.

image 19
Nammu:Antik Mezopotamya’nın Yaratıcı Tanrıçası 16

Nammu’nun Kültü ve İbadeti

Sümerler, tanrıçalarına büyük bir saygıyla ibadet etmişlerdir. Nammu, özellikle yaratılış ve doğurganlıkla ilişkilendirilmiş ve bu nedenle hem kadınlık hem de doğa güçleriyle özdeşleştirilmiştir. Ancak, zamanla Nammu’nun kültü, diğer tanrılar ve tanrıçaların gölgesinde kalmıştır. Sümer panteonunda Enlil ve Enki gibi erkek tanrıların yükselmesi, Nammu’nun rolünü zaman içinde daha arka planda bırakmıştır. Buna rağmen, onun yaratıcı gücü ve evrenin başlangıcındaki yeri unutulmamış, mitolojideki sembolik değeri korunmuştur.

Nammu’nun tapınakları ve onun adına düzenlenen ritüeller hakkında doğrudan yazılı kaynaklar sınırlıdır. Bununla birlikte, Sümerlerde su ve doğurganlıkla ilişkili ritüellerin, dolaylı olarak Nammu’ya atfedilebileceği düşünülmektedir. Tatlı suyun kutsallığı ve yaşamın kaynağı olarak görülmesi, onun kültünün Mezopotamya’da yaygın bir etkisinin olduğunu gösterir.

Nammu’nun karakteri hakkında bilgi sağlayan birkaç kaynak bilinmektedir. Bunların çoğu Eski Babil Çağı gelmektedir . Dolaylı kanıtlara dayanarak onun suyla ilişkilendirildiği varsayılmaktadır, ancak araştırmacılar arasında suyun tatlı mı yoksa tuzlu mu olduğu konusunda tartışmalar vardır. Nammu’nun denizle aynı olduğuna dair açık bir referans bilinmemektedir, ve Manuel Ceccarelli yakın tarihli bir gelişmenin gidişatı temsil etmiş olabileceğini öne sürmektedir . Nammu’yu, kozmosun geri kalanının ortaya çıktığı ilkel okyanus/denizin bir temsili olarak gören Jan Lisman, Nammu’nun bu su yönetimiyle birlikte mevcut Tiamat’ın etkisinden kaynaklanmış olabileceğine inanmaktadır .

Eridu’nun yerel geleneğinde , Nammu bir yaratıcı tanrı olarak kabul ediliyordu. Bilinen metinlerde, böyle tasvir edildiğinde bir eşi olduğuna dair hiçbir belirti yoktur. Julia M. Asher-Greve, genel olarak bir tanrıça olarak ele alınmasına rağmen, Nammu’nun bu bağlamda aseksüel olarak kabul edilebileceğini öne sürüyor. Joan Goodnick Westenholz, dahil olduğu yaratılış sürecinin partenogenez karşılaştırılabilir olarak hayal edildiğini varsaydı . İlkel figürlerin eski Mezopotamyalılar tarafından artık aktif olmadığı düşünülürken, diğer tanrıların aksine, Nammu’nun hala aktif bir figür olarak var olduğuna inanılıyordu.

image 3 7
Nammu:Antik Mezopotamya’nın Yaratıcı Tanrıçası 17

Sümer Mitolojisinde Nammu’nun Etkisi

Nammu’nun Sümer mitolojisindeki etkisi, yalnızca kendi hikayeleriyle sınırlı değildir. O, aynı zamanda Sümer mitolojisinin temel yapı taşlarından biri olarak diğer tanrı ve tanrıçaların varlığını şekillendirmiştir. Nammu, Sümerlerden sonra gelen Akad, Babil ve Asur uygarlıklarının mitolojilerinde de dolaylı olarak etkili olmuştur. Bu uygarlıklar, Sümer panteonunu kendi inanışlarına adapte etmiş ve Sümer mitolojisindeki yaratıcı güç kavramını kendi kültürel perspektifleriyle yorumlamışlardır.

Nammu’nun kozmik yaratıcı rolü, daha sonraki Mezopotamya mitolojisinde Tiamat gibi figürlerle paralellik gösterir. Tiamat, Babil mitolojisinde kaosun dişi sembolü olarak yer alır ve onun tatlı suyla ilişkisi, Nammu’nun etkisinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Ur-Nammu Kanunu

Ur-Nammu Kanunu (M.Ö. 2100-2050) bir bütün olarak günümüze ulaşan en eski yasal metindir. Mezopotamya havzasında bu kanundan daha önce başka kanunların var olduğu bilinmektedir. Milattan önce 2100-2050 yıllarına ait olup Sümerce yazılmıştır. Kanunun dibacesi bunu Ur şehri kralı Ur-Nammu’ya atfetmektedir.

Ur-Nammu, Akad ve Guti egemenliğinin ardından Güney Mezopotamya’da Üçüncü Ur Hanedanı’nı kuran Sümer kralı olup tarihe geçen en önemli başarısı devleti yeniden yapılandırması ve en eski yazılı yasa olan Ur-Nammu Kanunları ile anılmasıdır. Ancak metnin gövde kısmının Ur-Nammu’nun oğlu tarafından hazırlatılmış olması ihtimali bulunmaktadır. Bu kanunun içerdiği elli yedi kuralın kırkı derlenebilmiştir. Bu hükümlerin büyük kısmı ceza hukuku ve aile hukukunu ilgilendirmektedir.

Kanunda öldürme ve hırsızlık gibi bazı suçlar için idam cezası öngörülmekle beraber, diğer suçlar için muhtelif para cezaları getirilmekteydi. Ur-Nammu Kanunu’nun bilinen ilk versiyonu İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Kil tabletlerde bulunan kanunlar İstanbul arkeoloji müzesi bünyesinde, Dünyaca ünlü Sümerolog İlmiye Çığ ve Hatice Kızılyay tarafından çözümlenmiştir.

Ur-Nammu Kanunu (M.Ö. 2100-2050) “M.Ö 2050 yılında üç erkek; bir berber, bir bahçıvan ve mesleği bulunmayan diğer bir kişi Lu İnnana adındaki bir tapınak görevlisini öldürdüler. Katiller, kurbanın karısı olan Nin Dada’ya kocasının öldürüldüğünü söylediler (Neden söyledikleri bilinmiyor).Karısı sırrı tuttu ve yetkililere cinayeti bildirmedi.Ancak kanunun kolu uzundu ve o zamanın yüksek düzeyde medenileşmiş Sümer devletinde de bu bir istisna değildi.

Suç Kral Ur Ninurta’nın dikkatine getirildi, başkent İsin’de kendisi Nippur’daki vatandaşlar mahkemesine davayı götürdü, ki söz konusu yer, adalet mahkemesi olarak işlev görüyordu. Bu Mecliste dokuz kişi suçlular hakkında kovuşturma açılmasını istedi. Savlarına göre sadece üç katil değil, bunun yanında adamın karısının da idam edilmesi gerektiğini, çünkü suçu öğrendikten sonra sessiz kaldığını ve bu yüzden de öldürmeye yardımcı olduğunu öne sürmüşlerdi. Mesliste bulunan iki adam daha sonra kadını savunmak için söz aldılar. Kadının kocasının öldürülmesinde bir payı olmadığını ve bu yüzden de serbest bırakılması gerektiğini savundular.“

image 3 1
Nammu:Antik Mezopotamya’nın Yaratıcı Tanrıçası 18

Nammu’nun Modern Yorumları

Nammu’nun Sümer mitolojisindeki rolü, modern mitoloji araştırmaları ve antik tarih çalışmaları için büyük bir ilham kaynağı olmuştur. O, kadın tanrıçaların tarih boyunca nasıl bir role sahip olduğunu anlamak için önemli bir örnek sunar. Feminist mitoloji araştırmaları, Nammu’yu, kadının yaratıcı gücünün bir sembolü olarak ele alır ve onun Sümer mitolojisindeki merkezi rolünü yeniden değerlendirir.

Ayrıca, Nammu’nun yaratılış hikayesi, insanlık tarihinin doğa ile olan ilişkisini anlamak için de önemli bir ipucu sunar. Tatlı suyun hayatın kaynağı olarak kabul edilmesi, eski Mezopotamya’da doğanın kutsallığına verilen önemin bir göstergesidir.

Sonuç

Nammu, Sümer mitolojisinin en eski ve en önemli figürlerinden biri olarak tarihe damgasını vurmuştur. O, yalnızca tanrıların annesi ve yaratıcı bir güç değil, aynı zamanda evrenin kaos halinden düzene geçişini simgeleyen bir figürdür. Antik Sümerlerden günümüze kadar uzanan mitolojik anlatılar, onun hikayesini ve etkisini canlı tutmayı başarmıştır. Nammu’nun hikayesi, insanlık tarihinin başlangıcındaki inanış sistemlerini anlamak için eşsiz bir pencere sunar ve Sümerlerin evreni nasıl algıladığını anlamamıza yardımcı olur.

Daha Fazla Göster

Odite mercatores religionem

Odite mercatores religionem ( Dini kullanarak, insanları kandırdığını sanan insanlardan nefret ederim. Anlamı budur)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu