
Marukos, Filipinler’in Ilocos bölgesinde yer alan köprü ve nehir kıyısı efsanelerine dayanan ani sel bakınlarına sebeb olan iblis ruhudur. Eski belgelerde beyaz gömlekli yaşlı adam olarak betimlenen Marukos, gezgin grupları yönlendirmez, tersine sular altında bırakır. Rosario efsanesinden 1970–90’lardaki gizemli kurtarışlara kadar uzanan anlatılarıyla hem öğüt hem korku sunar.
Filipinler’in kuzeyinde, yemyeşil pirinç tarlaları ve hırçın nehirlerin çevrelediği Ilocos bölgesinin kalbinde, nesillerden nesillere aktarılan kadim bir mitoloji yatar. Bu zengin anlatılar diyarında, Ilocanoluların hayal gücünü hem korku hem de tuhaf bir saygıyla kuşatan esrarengiz bir figür vardır: Marukos. Genellikle “Köprü İblisi” olarak bilinen bu varlık, sadece bir korku hikayesi olmaktan öte, Ilocano halkının doğayla, özellikle de nehirlerin hem yaşam veren hem de ölümcül gücüyle olan karmaşık ilişkisinin bir yansımasıdır.
Marukos’un Kökeni: Ilocos Bölgesi Anlatılarında Nehir Efsanesi
Marukos’un kökenleri, Ilocos bölgesinin nehirlerinin döngüsel doğasına sıkı sıkıya bağlıdır. Abulog, Laoag ve Abra gibi büyük nehirler, bölgeye bereket getirirken, aynı zamanda ani ve yıkıcı sel baskınları tehdidini de beraberinde taşır. Marukos efsanesi, işte bu iki uçlu gerçeği, yani doğanın cömertliği ile acımasız öfkesi arasındaki hassas dengeyi açıklar. Halk arasında dolaşan pek çok anlatıya göre, Marukos’un bir zamanlar tıpkı insanlar gibi nehir kıyısında yaşayan ve nehirle çok derin bir bağı olan bir varlık olduğuna inanılır. Onun varlığı, özellikle nehirlerin en çok güç kazandığı ve köprülerin en savunmasız kaldığı zamanlarda hissedilir.
Rivayetlere göre, Marukos’un ruhu nehir yataklarına, özellikle de köprülerin altındaki girdaplara bağlıdır. Bölge halkı, onun nehrin ruhu olduğuna, ya da öfkelendiğinde nehirleri kontrolden çıkardığına inanır. Bu inanç, Ilocano kültüründe suyun hem kutsal hem de tehlikeli bir element olarak algılanışının bir tezahürüdür ve Marukos, bu paradoksun yaşayan bir sembolü haline gelmiştir.

İlk Belgeleme: 1575 tarihli İspanyol Koloniyel Kayıtlar
Marukos’un hikayesi sadece sözlü gelenekle sınırlı kalmamıştır; Filipinler’e gelen İspanyol kolonistlerin kayıtlarında bile yerini bulmuştur. 1575 tarihli ilk belgeleme, bu varlığın ne kadar köklü ve yaygın bir inanç olduğunu göstermektedir. İspanyol keşişler ve kronik yazarları, yerel halkın inanışlarını kaydederken, Marukos’u genellikle “el demonio del puente” (köprünün şeytanı) veya “espíritu maligno de las aguas” (suların kötü ruhu) olarak tanımlamışlardır. Bu kayıtlar, İspanyolların yerel halkın mitolojisini kendi Batılı, Hristiyan dünya görüşleri üzerinden yorumlama çabasını yansıtır.
Bu erken kayıtlar, Marukos’un bölgedeki varlığının sadece bir batıl inanç olmadığını, aynı zamanda yerel yaşamın ve seyahatin önemli bir parçası olan köprülerin güvenliğiyle ilgili uzun süredir devam eden bir kaygının da göstergesi olduğunu kanıtlar niteliktedir. İspanyollar, bu tür yerel inançları bazen dini propagandalarına altyapı oluşturmak için kullanmış, yerel “şeytanları” kendi Hristiyanlık öncesi tanrılarıyla ilişkilendirerek dönüştürmeyi hedeflemişlerdir. Ancak Marukos, zamanla bu tür dış etkileri aşarak kendi özgün kimliğini korumayı başarmıştır.
Fiziksel Betimleme

Marukos’un fiziksel betimlemesi, onu diğer mitolojik figürlerden ayırır ve ona tüyler ürpertici bir gerçekçilik katar. Görgü tanıklarının ve efsanelerin ortak anlatılarına göre, Marukos genellikle uzun boylu, zayıf, kuru ve ölüye benzeyen bir yaşlı adam suretinde ortaya çıkar. Ten rengi solgun, gözleri çukurlaşmış ve sanki uzun zamandır güneş yüzü görmemiş gibidir. En belirgin özelliği ise her zaman yıpranmış, nemli ve bembeyaz bir gömlek giymesidir. Bu beyaz gömlek, bazen bir kefeni andırır, bazen de bir fırtınanın ardından sulara gömülmüş bir cesedin soğukluğunu çağrıştırır.
Onu görenler, Marukos’un sessizce, adeta bir hayalet gibi köprülerin üzerinde veya altında durduğunu, bazen de nehrin kenarında dolaştığını anlatır. Onun varlığıyla birlikte ürpertici bir soğukluk veya anlamsız bir melankoli hissi yayılır. Bu görüntü, Marukos’un sadece bir varlık değil, aynı zamanda nehirlerin ölümcül potansiyelinin ve suya kapılanların ruhlarının bir temsili olduğuna dair inancı pekiştirir.
Ani Sel Saldırılarındaki Rolü
Marukos’un ününün büyük bir kısmı, ani sel saldırılarındaki rolünden kaynaklanır. Ilocano halkı, şiddetli yağmur mevsimlerinde nehirlerin aniden taşması ve yıkıcı sellere neden olmasının ardında Marukos’un yattığına inanır. Köprülerde veya nehir kenarlarında dolaşan Marukos’u görenler, bunun yaklaşan bir felaketin işareti olduğunu bilirler. Onu gören kişiler genelde hızlıca oradan uzaklaşmaya çalışır, zira Marukos’un ortaya çıkması çoğu zaman nehirlerin aniden yükselip köprüleri ve çevresindeki yerleşim yerlerini sular altında bırakmasıyla ilişkilendirilir.
Rivayetlere göre, Marukos kıyı boyunca yürürken veya köprüden geçerken tuhaf, uğursuz bir ses çıkarır; bu ses, suların yükselişini ve felaketin yaklaşmakta olduğunu haber verir. Bazıları, onun nehirdeki girdapları ve akıntıları kontrol ettiğine, öfkelendiğinde veya derin bir keder duyduğunda suları kabartarak intikam aldığına inanır. Bu inanç, doğal afetlere karşı duyulan çaresizliği ve bilinmeyene atfedilen korkuyu yansıtır; Marukos, bu bilinmeyenin kişileşmiş hali haline gelmiştir.
Rosario Efsanesi: Genç Kızın Dualarıyla Kurtuluşu

Marukos’la ilgili en bilinen hikayelerden biri, genç bir kızın inancı sayesinde ölümden kurtuluşunu anlatan Rosario efsanesidir. Hikaye, şiddetli bir fırtınanın vurduğu gece geçer. Küçük Rosario, ailesiyle birlikte tehlikeli bir nehir üzerindeki sallanan bir köprüden geçmek zorundadır. Yağmur şiddetini artırır, nehir hızla yükselmekte ve köprü sallanmaktadır. Tam o sırada, köprünün diğer ucunda, beyaz gömlekli, solgun ve ürkütücü Marukos’un belirgin silüeti belirir.
Korkudan donakalan Rosario’nun ailesi, hızla geri çekilmeye çalışır. Ancak Rosario, bir anlık umutsuzlukla diz çöker ve kalbinden gelen bir inançla dua etmeye başlar. Köprünün yıkılmak üzere olduğu ve Marukos’un onlara yaklaştığı sırada, Rosario’nun duaları şaşırtıcı bir şekilde cevap bulur. Nehrin suları aniden geri çekilir, köprü sabitlenir ve Marukos, aynen geldiği gibi, sessizce ortadan kaybolur. Bu efsane, Marukos’un doğaüstü gücüne rağmen, saf inanç ve dua karşısında aciz kaldığını, hatta bazen beklenmedik bir şekilde merhamet gösterebildiğini vurgular. Rosario’nun hikayesi, umutsuzluk anlarında inancın gücünü hatırlatan bir ders niteliğindedir.
1970–92 Olayları: Curfew Zamanı Gizemli Kurtarışlar
Marukos’un efsanesi, sadece antik zamanlara ait bir hikaye değildir; 20. yüzyılın sonlarına kadar, özellikle 1970–92 yılları arasında, Filipinler’in çalkantılı Martial Law (Sıkıyönetim) döneminde bile kendini göstermiştir. Bu dönemde, gece sokağa çıkma yasakları (curfew) uygulanırken, Ilocos bölgesinde bazı gizemli kurtarılma olayları yaşandığına dair fısıltılar dolaşmıştır.
Hikayelere göre, sokağa çıkma yasağı sırasında evlerine dönmeye çalışan veya zorunlu olarak dışarıda kalan kişiler, aniden beliren bir sel seli veya tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Tamamen çaresiz kaldıkları anda, beyaz gömlekli, solgun bir yaşlı adamın – Marukos’un – onlara yolu gösterdiği, tehlikeli bölgelerden uzaklaştırdığı veya beklenmedik bir şekilde suların geri çekilmesini sağladığı anlatılmıştır. Bu kurtulanlar, Marukos’un onları doğrudan kurtarmadığını, ancak varlığının ya da yönlendirmesinin felaketten korunmalarını sağladığını iddia etmişlerdir.
Bu olaylar, Marukos’un karakterine ilginç bir boyut katmıştır. Eskiden sadece felaketle anılan bu varlık, bu olaylarla birlikte bazen bir koruyucu, bazen de bir uyarıcı olarak algılanmaya başlanmıştır. Belki de tehlikede olan masumları veya bilge kişileri ayırmış, onlara bir şans tanımıştır. Bu, Marukos’u sadece bir “köprü iblisi” olmaktan çıkarıp, doğanın ve kaderin karmaşık ve öngörülemez yönlerini temsil eden daha nüanslı bir figüre dönüştürmüştür.
Sonuç: Bir Efsanenin Mirası
Marukos’un hikayesi, Ilocano halkının nehirlerle ve doğa güçleriyle olan derin ve saygılı ilişkisinin bir yansımasıdır. O, sadece çocukları korkutmak için anlatılan bir hikaye değildir; aynı zamanda insanlara doğanın gücünü ve risklerini hatırlatan, dikkatli olmaya ve saygılı davranmaya çağıran bir uyarıdır. Onun ölüye benzeyen figürü, suların ölümcül potansiyelini simgelerken, Rosario efsanesi ve 1970’li yıllardaki kurtarışlar, umut ve beklenmedik merhamet ışıklarını barındırır.
Bugün bile Ilocos’ta seyahat ederken, özellikle yağmurlu mevsimlerde nehirlerin yanından geçerken veya köprülerden atlarken, yaşlılar hala fısıldayarak “Marukos’tan sakının” derler. Bu fısıltı, sadece eski bir efsanenin yankısı değil, aynı zamanda binlerce yıldır toprağın ve suyun sesini dinleyen bir halkın bilgece tavsiyesidir. Marukos, Ilocano mitolojisinin kalbinde, köprülerin ve nehirlerin sessiz gardiyanı olarak yaşamaya devam eden, karmaşık ve büyüleyici bir mirastır.