Kültür ve SanatBudist MitolojisiTarih

Mahayāna Budizm: “Büyük Araç” Olarak Evrimi ve Evrensel Bodhisattva İdeali

Budizmin engin okyanusunda yelken açtığımızda, karşımıza çıkan farklı akımlardan biri, belki de en geniş coğrafyaya yayılmış olanı Mahayāna Budizm’dir. Kelime anlamı “Büyük Araç” olan Mahayāna, isminin hakkını veren bir felsefe sunar: Yalnızca bireysel kurtuluşa değil, tüm duyarlı varlıkların aydınlanmaya ulaşmasına odaklanan kapsayıcı bir yol.

Bugün Çin, Japonya, Kore, Tibet, Vietnam gibi Doğu Asya ülkelerinde ve giderek Batı dünyasında da yaygın olan Mahayāna Budizm, kendine özgü sutraları, öğretileri ve idealleriyle Budist düşünceyi bambaşka boyutlara taşımıştır. Peki bu “Büyük Araç” nasıl doğdu, hangi yollardan geçti ve günümüzde bize ne anlatıyor? Gelin, Mahayāna’nın büyüleyici dünyasına bir yolculuk yapalım.

Mahayāna’nın Doğuşu: M.Ö. 1. Yüzyılda Hindistan’da İlk Adımlar

Budizmin M.Ö. 5. yüzyılda Siddhartha Gautama (Buda) tarafından kurulmasının ardından, öğretiler sözlü gelenekle ve sonrasında yazıya dökülen Erken Budist metinlerle aktarıldı. Ancak zamanla farklı yorumlar, farklı vurgular ortaya çıktı ve Budizm erken dönemde çeşitli okullara ayrıldı. İşte Mahayāna’nın kökleri de bu çeşitliliğin içinde, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyıl aralığında Hindistan’da filizlenmeye başladı.

Bu dönemde, mevcut Budist okullarının (sonradan Theravāda olarak anılacak olan akımın da içinde bulunduğu) bazı yaklaşımlarına karşı bir sorgulama başladı. Özellikle “Arhat” idealinin (yalnızca kendi kurtuluşuna ulaşmış kişi) yeterince kapsayıcı olmadığı düşüncesi ortaya çıktı. Budanın yaşamı ve öğretileri yeniden yorumlandı; onun yalnızca kendi için aydınlanmadığı, tüm varlıklara şefkatle yaklaştığı ve onlara yolu gösterdiği vurgusu güçlendi. Mahayāna Budizm’in ilk tohumları, işte bu “daha büyük bir yol”, “daha kapsayıcı bir araç” arayışı içinde atıldı. Bu dönemde yazılmaya başlanan ve “Mahayāna Sūtraları” olarak bilinen metinler, bu yeni düşüncenin temelini oluşturacaktı.

Screenshot 12 1
Mahayāna Budizm: “Büyük Araç” Olarak Evrimi ve Evrensel Bodhisattva İdeali 15

Mahāsāṃghika Ayrılığı: Mahāyāna’nın Theravāda’dan Felsefi Kopuşu

Budizmin erken dönemindeki en önemli ayrılıklardan biri, Mahāsāṃghika (“Büyük Topluluk”) olarak bilinen okul ile Staviravāda (“Yaşlıların Öğretisi”) okulu arasındaki ayrımdır. Geleneksel olarak bu ayrılığın İkinci Budist Konsey’in ardından (M.Ö. 4. yüzyıl civarı) gerçekleştiği düşünülse de, bu ayrımın tam tarihi ve nedenleri üzerine akademik tartışmalar devam etmektedir. Ancak Mahāsāṃghika okulunun bazı görüşlerinin, daha sonra ortaya çıkacak olan Mahayāna Budizm ile ortak noktalar taşıdığı görülüyor.

Mahāsāṃghika’nın vurguları arasında, Budanın dünyevi varlığının yanı sıra daha transandantal (aşkın) boyutlara sahip olduğu fikri, Arhat’ların tam mükemmelliğe ulaşamayabileceği ve dolayısıyla Arhat idealinin mutlak nihai hedef olmayabileceği düşüncesi ve manastır kurallarına ilişkin daha esnek yaklaşımlar yer alıyordu. Bu noktalar, daha sonra Mahayāna’nın temel felsefi kopuşunun da sinyallerini veriyordu. Mahayāna, Arhat idealini geride bırakarak “Bodhisattva” idealini öne çıkardı (bir sonraki başlıkta detaylandırılacak).

Ayrıca, gerçekliğin doğası (boşluk/śūnyatā öğretisi) ve Budanın doğası gibi konularda Staviravāda (ve dolayısıyla Theravāda) okullarından farklılaşan derin felsefi sistemler geliştirdi. Bu ayrılık, sadece manastır kuralları veya tarihsel detaylardan ibaret değildi; özünde, aydınlanmanın doğası, Budalığın potansiyeli ve kurtuluşun kapsamı gibi temel felsefi konulara ilişkin farklı bir anlayışın dışavurumuydu.

Budizm'in 4 Yüce Gerçeği ve 8 Katlı Asil Yol
Budizm’in 4 Yüce Gerçeği ve 8 Katlı Asil Yol

Mahayāna Sūtraları: Kalp Sūtra, Lotus Sūtra ve Saf Toprak Metinleri

Mahayāna Budizm’i diğer Budist okullardan en belirgin şekilde ayıran unsurlardan biri, kendi özgün ve hacimli sutralar kümesidir. Bu metinler, Geleneksel Budizmin (Pali Kutsal Metinleri) üzerine inşa edilmiş ancak yeni felsefi yorumları, öğretileri ve kozmolojik vizyonları sunmuştur. En bilinen ve etkili Mahayāna Sūtralarından bazıları şunlardır:

  1. Kalp Sūtra (Prajñāpāramitā Hṛdaya Sūtra): Kısa ancak derin bir metin olan Kalp Sūtra, genellikle Prajñāpāramitā (Mükemmel Bilgelik) külliyatının bir parçasıdır. Temel vurgusu Śūnyatā (Boşluk) öğretisidir. Şeylerin ve olguların bağımsız, kalıcı bir öze sahip olmadığını, her şeyin birbirine bağımlı ve değişken olduğunu anlatır. “Form boşluktur, boşluk formdur” gibi paradoksal gözüken ama derin gerçeği ifade eden cümleleriyle bilinir. Bu öğreti, Mahayāna’nın algı ve gerçeklik anlayışının temelini oluşturur.
  2. Lotus Sūtra (Saddharma Puṇḍarīka Sūtra): Mahayāna’nın en etkili ve popüler sutralarından biridir. Özellikle Doğu Asya’da büyük saygı görür. Lotus Sūtra’nın ana teması, Budanın yalnızca tarihsel bir figür olmadığı, ebedi bir varlık olduğudur. Ayrıca “Tek Araç” (Ekayāna) öğretisini sunar; tüm farklı Budist yolların (Şravaka, Pratyekabudda, Bodhisattva) aslında nihai olarak Budalığa götüren Tek Buddha Aracı’nın farklı tezahürleri olduğunu iddia eder. Upāya (Yetkin Araçlar) kavramını vurgular; Buda’nın ve Bodhisattvaların farklı varlıkları aydınlanmaya yönlendirmek için çeşitli yöntemler kullandığını anlatır. Parlak hikayeleri ve derin sembolizmiyle meditasyondan ziyade felsefi anlayış ve inanç üzerinde durur.
  3. Saf Toprak Metinleri (Amitābha Sūtra, Sonsuz Yaşam Sūtra vb.): Bu metinler, özellikle Doğu Asya’da son derece popüler olan Saf Toprak Budizmi’nin temelini oluşturur. Ana figür, Batı’daki Saf Toprak (Sukhāvatī) cennetini yaratan ve orada yeniden doğmak için onu çağıran tüm varlıkları kurtarmaya yemin etmiş olan Buda Amitābha’dır (veya Amitāyus). Saf Toprak okulları, Amitābha’nın adını tekrarlamak (Nembutsu) veya ona iman etmek gibi basit uygulamalarla bile yeniden doğuşun ve bu sayede aydınlanmanın mümkün olduğunu öğretir. Bu, Mahayāna’nın “büyük araç” olma iddiasını somutlaştıran, geniş kitlelere hitap eden bir yaklaşımdır.

Bu sutralar ve diğer Mahayāna metinleri (Vimalakīrti Sūtra, Avataṃsaka Sūtra gibi), Mahayāna’nın zengin felsefi ve pratik çeşitliliğini yansıtır.

Bodhisattva İdeali: Şefkatle Evrensel Aydınlanma Arayışı

Theravada Budizmi: Güneydoğu Asya’nın Kadim Dharma Geleneği ve Kökenleri
Theravada Budizmi: Güneydoğu Asya’nın Kadim Dharma Geleneği ve Kökenleri

Mahayāna Budizm’in kalbinde yatan en önemli ve ayırt edici kavram, “Bodhisattva” idealidir. Sanskritçe’de “Bodhi” (aydınlanma) ve “sattva” (varlık) kelimelerinin birleşiminden oluşan Bodhisattva, aydınlanmaya giden yolda ilerleyen ancak nihai uyanışı yakaladıktan sonra bile tamamen Nirvāṇaya girmeyi erteleyip, tüm diğer duyarlı varlıkların acıdan kurtulup aydınlanmaya ulaşmasına yardımcı olmaya yemin etmiş kişidir.

Bu, daha önceki Budist okullarında (özellikle Theravāda’da öne çıkan) “Arhat” idealinden önemli bir farktır. Arhat, Buda’nın öğretilerini takip ederek kişisel acıdan ve Samsara’dan kurtulup Nirvāṇaya ulaşmış kişidir. Bu saygıdeğer bir başarıdır, ancak Mahayāna bakış açısına göre nihai ve en yüce hedef değildir. Bodhisattva, Arhat’tan farklı olarak, yalnızca kendi kurtuluşunu değil, evrensel kurtuluşu hedefler.

Bodhisattva’nın temel motivasyonu karuṇā (şefkat) ve prajñā (bilgelik) adı verilen iki kanattır. Bilgelik, gerçekliğin doğasını (boşluk dahil) kavramayı sağlar; şefkat ise tüm varlıkların acı çektiğini görmeyi ve bu acıyı dindirme arzusunu doğurur. Bodhisattva, bu iki niteliği geliştirerek ilerler ve bodhisattva yemini eder: “Ben Budalığa ulaşana kadar, acı çeken tek bir varlık dahi kalmayana dek, varlıkların acılarını dindirmek için Samsara’da kalacağım.”

Bu ideal, Mahayāna’yı “Büyük Araç” yapar; çünkü araç sadece bir kişiyi (Arhat) değil, tüm varlıkları (Bodhisattva yolunu takip ederek veya Bodhisattva’nın yardımıyla) aydınlanmaya taşıma potansiyeline sahiptir. Bu yolda ilerleyen Bodhisattva’lar, altı (veya on) pāramitā (mükemmellik) geliştirirler: cömertlik, ahlak, sabır, coşku, meditasyon ve bilgelik. Bu mükemmellikler, aydınlanma yolculuğunda kazanılması gereken temel erdemlerdir ve Bodhisattva’nın hem kendi gelişimini hem de başkalarına fayda sağlama yeteneğini artırır.

Trikāya Öğretisi: Üç Buda Bedeni Teorisi

Budist Mitolojisi: Buda’nın Kozmik Yolculuğu ve Ruhani Varlıkların Gizemli Dünyası
Budist Mitolojisi: Buda’nın Kozmik Yolculuğu ve Ruhani Varlıkların Gizemli Dünyası

Mahayāna Budizm’in geliştirdiği karmaşık ancak aydınlatıcı öğretilerden biri de Trikāya (Üç Beden) öğretisidir. Bu öğreti, Budalığın doğasını ve Buda’nın dünyada nasıl tezahür ettiğini farklı boyutlarda açıklar. Sadece tarihsel figür Siddhartha Gautama ile sınırlı kalmayan Budalık anlayışını genişletir.

Üç Beden şunlardır:

  1. Dharmakāya (Gerçeklik/Dharma Bedeni): Bu, Budalığın kozmik, transandantal ve nihai doğasıdır. Gerçekliğin kendisini, fenomenlerin boşluğunu, saf bilinçliliği veya mutlak gerçeği temsil eder. Kavranması en zor olan bedendir ve formsuzdur. Tüm Budalar bu Dharmakāya’yı paylaşır; bu anlamda tüm Budalar birdir. Bu, Budalığın mutlak, sınırsız ve değişmez yönüdür. Dharma (öğreti) ile de yakından ilişkilidir; Dharmakāya, Dharma’nın nihai kaynağıdır.
  2. Saṃbhogakāya (Zevk/Tadını Çıkarma Bedeni): Bu, aydınlanmış varlıkların (özellikle yüksek seviyedeki Bodhisattva’ların) saf topraklar gibi özel ve aydınlanmış alemlerde algıladığı, görselleşmiş, neşeli ve parlak bir bedendir. Bu beden, varlıkların karmalarından arındırılmış ve daha saf bir algı düzeyinde deneyimlenir. Bu, Bodhisattva’lara Dharma’yı öğretmek ve onları nihai aydınlanmaya hazırlamak için ortaya çıkan bir bedendir. Amitābha’nın Saf Toprak’taki hali bu bedene bir örnektir.
  3. Nirmāṇakāya (Tezahür/Yansıma Bedeni): Bu, Buda’nın sıradan varlıkların dünyasında, belirli bir zaman ve yerde fiziksel bir formda tezahür etmesidir. Siddhartha Gautama, dünyamızda görünen Nirmāṇakāya’nın en bilinen örneğidir. Bu beden, varlıklara Dharma’yı öğretmek, onları aydınlanma yoluna sokmak ve onlara örnek olmak için fiziksel dünyada ortaya çıkar. Bir Nirmāṇakāya, öğretmen, şifa veren veya herhangi bir formda görünebilir; amacı daima duyarlı varlıklara fayda sağlamaktır.

Trikāya öğretisi, Budanın yalnızca tarihsel bir figür olmadığını, aynı zamanda nihai gerçeğin tezahürü ve saf alemlerdeki aydınlanmış bir varlık olduğunu göstererek, Mahayāna’nın genişleyen kozmolojisini ve Budalık anlayışını destekler.

“Tüm varlıklar Bodha doğasına sahiptir, yalnızca bu örtülüdür. Onları bu örtüden kurtarıp Budalığa ulaştırmak için, bir Bodhisattva yemin eder.” (Mahayāna öğretilerinden esinlenen genel bir ifade)

Nalanda’dan Doğu Asya’ya: Çin, Kore, Japonya ve Tibet’e Yayılım

Dalai Lama: Tibet’in Ruhani Önderinden Dünya Barışının Sembolüne
Dalai Lama: Tibet’in Ruhani Önderinden Dünya Barışının Sembolüne

Hindistan’da kök salan Mahayāna Budizm, görkemli Nalanda ve Vikramashila gibi manastır üniversitelerinin de etkisiyle gelişti ve felsefi derinlik kazandı. Ancak zamanla Hindistan’daki Budizm çeşitli nedenlerle geriledi ve Mahayāna’nın asıl gücü ve çeşitliliği, İpek Yolu boyunca ve deniz yollarıyla Asya’nın diğer bölgelerine yayılmasıyla ortaya çıktı.

Hindistan’da kök salan Mahayāna Budizm, tarih boyunca kendine özgü bir gelişim süreci izleyerek, felsefi zenginlik ve derinlik kazandı. Bu sürecin en önemli aşamalarından biri, görkemli Nalanda ve Vikramashila gibi manastır üniversitelerinin kurulması ile gerçekleşti. Bu üniversiteler, yalnızca dini eğitim vermekle kalmayıp aynı zamanda felsefe, matematik, astronomi ve tıp gibi birçok alanda da derinlemesine eğitim sunarak Budizm’in entelektüel altyapısını güçlendirdi. Özellikle Nalanda, büyük bir bilgi merkezi olarak, farklı kültürlerden ve coğrafyalardan gelen öğrencileri ağırlayarak fikirlerin alışverişine ve Budist düşüncenin derinleşmesine katkıda bulundu. Farklı okulların ve düşünce sistemlerinin bir arada var olduğu bu ortam, Mahayāna Budizm’inin zenginliğini artırdı.

Ancak bu parlak dönemin ardından zamanla Hindistan’daki Budizm, çeşitli nedenlerle gerilemeye başladı. Bu gerilemenin sebepleri arasında, yerel inanç sistemlerinin ve Hinduizmin yeniden canlanması, siyasi değişiklikler ve toplumsal yapının dönüşümü yer almaktadır. Özellikle Müslüman fetihleri ve yerel devletlerin desteklediği, Hinduizmin yeniden ve güçlü bir biçimde ortaya çıkması, Budizm’in etkisini önemli ölçüde azalttı.

Bununla birlikte, Mahayāna Budizm’in asıl gücü ve çeşitliliği, yalnızca Hindistan sınırları içinde değil, İpek Yolu boyunca ve deniz yollarıyla Asya’nın diğer bölgelerine yayılması ile ortaya çıktı. Çin, Kore, Japonya ve Tibet gibi bölgelerde, Mahayāna Budizm’in öğretileri köklü bir şekilde benimsenerek, bu bölgelerdeki kültürel ve dini hayatı etkiledi. Bu yayılma süreci, Budizm’in çeşitli yorumlarının ve pratiklerinin gelişmesini sağladı. Özellikle Çin’de Mahayāna’nın Zen ve Pure Land gibi çeşitli okulları oluştu, Japonya’da ise Shin Buddhism gibi farklı yorumların ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Sonuç olarak, Hindistan’da kökleri olan Mahayāna Budizm, büyüleyici bir tarihsel evrim geçirirken, farklı coğrafyalarla etkileşimde bulunarak global bir din haline geldi. Günümüzde Mahayāna Budizm, lehçeleri ve uygulamalarıyla çok sayıda inananı etkilemeye ve ruhsal bir yol sunmaya devam etmektedir.

Daha Fazla Göster

serkan

Herkese Selamlar. Mitoloji destanlar ve tarih konusunda sizlere en iyi bilgileri sunmak hazırlamak için buradayım. Herkese sevgi ve saygılarımla...

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu