
Güney Amerika’nın ikonik figürlerinden biri olan Túpac Amaru, İnka İmparatorluğu’nun son direnişinin sembolü ve son imparatoru olarak biliniyor.
Onun hikayesi, sadece bir liderin değil, aynı zamanda bir medeniyetin ayrılıklarının, direnişinin ve nihai olarak sömürgeciliğe karşı verilen mücadelenin de öyküsüdür. İnkalar’ın, İnka İmparatorluğu’nun İspanyol fetihleri tarafından devrilmesinin ardından, Túpac Amaru, imparatorluğun küllerinden doğan bir direnişin lideri olarak ortaya çıktı ve tarihe altın harflerle yazıldı. Bu yazımızda, Túpac Amaru’nun hayatına, mücadelesine ve önemine bir bakış atacağız.
İnka İmparatorluğu’nun Çöküşü ve Vilcabamba’nın Doğuşu
- yüzyılın başlarında İnka İmparatorluğu , Güney Amerika’nın en geniş ve güçlü imparatorluğu konumundaydı. Kuzeyde Ekvador’dan güneyde Şili’ye kadar uzanan geniş bir coğrafyaya hükmeden Inkalar , karmaşık bir yönetim sistemi, gelişmiş tarım teknikleri ve etkileyici mimari eserlerle dikkat çekiyordu. Ancak bu devamlılık, 1532 yılında Francisco Pizarro tarihindeki İspanyol conquistadorların gelmesiyle sarsıldı.
İspanyolların teknolojik istikrarı, acımasız taktikleri ve beraberliklerinde getirdikleri iletim, İnka toplumunda büyük bir yıkıma neden oldu. İnka İmparatoru Atahualpa’nın ele geçirilip idam edilmesi, imparatorluğun siyasi siyasetinin derinden sarstı. Cusco’nun İspanyolların egemenliğine ve ardından yaşanan iç savaşlara, İnka İmparatorluğu’nun kırılma süreci hızlandı.
Ancak İnkalar’ın direnişi tamamen sona erdi. Atahualpa’nın kardeşi Manco Inca Yupanqui, İspanyollara karşı isyan sınırlarını genişleterek, imparatorluğun kalbi olan Cusco’yu geri çalışmaya çalıştı. Bu başarısız olsa da, Manco Inca, Cusco’nun piyasaya sürülmesi, sarp dağlar arasında gizlenmiş Vilcabamba’nın doğuşu çekilerek, burada Neo-İnka Devleti’ni kurdu.
Vilcabamba, 1539’dan itibaren İnka İmparatorluğu’nun direnişinin merkezi haline geldi ve burada sağlam bir devlet, İspanyolların kontrolünden uzak, bağımsız bir İnka devleti olarak ayakta kaldı.

Tupac Amaru’nun Yükselişi ve Vilcabamba’da İmparatorluğun Devralması
Túpac Amaru’nun doğum tarihi net olarak bilinmemekle birlikte, Manco Inca’nın oğlu veya akrabası olduğu yerdeydi. Vilcabamba’da büyüyen Túpac Amaru, İspanyollarla sürekli mücadele halinde olan bir yetişmeti. Babası Manco Inca’nın 1544 yılında İspanyol yanlısı Inkalar tarafından hastalandıktan sonra, Vilcabamba tahtına sırasıyla Sayri Túpac, Titu Cusi Yupanqui gibi çocukları geçti.
Titu Cusi Yupanqui’nin 1571’deki beklenmedik ölümü üzerine, Túpac Amaru, Vilcabamba’daki İnka İmparatorluğu’nun hükümdarlığını devraldı. Titu Cusi’nin bazı ekonomik koşullarının doğal olduğu söylenirken, bazıları İspanyollar tarafından zayıflandığını iddia ediyor. Her ne olursa olsun, Túpac Amaru, zorlu bir dönemde imparatorluğun tahtına çıktı.
Túpac Amaru’nun Hükümdarlığı ve Direnişi
Túpac Amaru’nun kısa süren hükümdarlığı, İnka İmparatorluğu’nun oğul mücadelelerini temsil ediyordu. Vilcabamba, mülkü sayesinde İspanyol ataklarına karşı bir süre direnmiş olsa da, güç kaybı yaşanmıştı. İspanyollar, Cusco ve bölgeleri tamamen kontrol etmişlerdi ve Vilcabamba’ya yönelik baskılarını artırıyorlardı.
Túpac Amaru, seleflerinin direniş politikasını sürdürdü. İspanyollarla anlaşmaya yanaşmadı ve Vilcabamba’nın bağımsızlığına karar vermesi gerekiyordu. Ancak, onun askeri güçleri hakkında ayrıntılı bilgi verilmemektedir. Muhtemelen, Túpac Amaru, Vilcabamba’yı savunmak, İspanyol baskılarına karşı koymak ve belki de zaman İspanyol yerleşimlerine küçük uzunluklarda saldırılar düzenlemekle zaman geçirdi.
Bu dönemde Vilcabamba’daki İnkalar , İspanyol sömürgeciliğinin baskısı altında giderek daha da zorlanmaya devam ediyordu. Nüfusları azalmış, kaynakları tükenmiş ve çevreleri İspanyol sınırına girmişti. Tüm bunlara, Túpac Amaru ve kapsamlı, düzenli ve aralıklarına sıkı sıkıya sarılmaya devam ettiler.

Vilcabamba’nın Düşüşü ve Túpac Amaru’nun Esareti
İspanyollar, Vilcabamba’daki İnka İmparatorluğu’nun varlığının tamamen ortadan kaldırılmasına karar vermeliydi. Peru Valisi Francisco de Toledo, bu amaçla Vilcabamba üzerine büyük bir sefer düzenlemeye karar verdi. 1572’de Martín Hurtado de Arbieto sezonundaki ordusu, Vilcabamba’ya doğru ilerlemeye başladı.
İspanyollar, Vilcabamba’ya ulaşmak için zorlu dağları ve ormanları aşmak zorunda kalıyorlar. Ancak teknolojik yeterlikler ve dijital yumruk sayesinde Inkalar’ın direnişini kırmayı başardılar. Vilcabamba sezonu, İspanya ordusu tarafından ele geçirildi. Túpac Amaru ve yakın çalışmalarda, ormanlara kaçarak kurtulmaya çalışsalar da, İspanyol askerleri tarafından takip edilmeye devam edildiler.
Sonunda Túpac Amaru, takipçileriyle birlikte yakalandı. Zincire vurulan İnka İmparatoru , Cusco’ya götürüldü. Cusco’da İspanyol ve din adamları tarafından sorgulandı. Vali Toledo, İnka İmparatorluğu’nun son direnişini tamamen sona erdirmek ve İspanyol hakimiyetini güçlendirmek amacıyla, Túpac Amaru’nun idamına karar verdi.
İdam ve Miras
Túpac Amaru’nun idamı, 1572 yılında Cusco’nun ana meydanında takip etti. İdam törenlerine, hem İspanyol liginde hem de çok sayıda İnka halkı katıldı. İdam öncesinde, Túpac Amaru’nun vaftiz olarak Hıristiyanlığı kabul ettiği ve adının Felipe Túpac Amaru olarak değiştirildiği iddiası ileri sürülmektedir. Ancak bu iddianın tarihi ve bazı tarihselleri, İspanyolların propaganda amaçlı bir manevrası olduğu düşünülüyordu.

İdam anı, görgü tanıklarının ifadelerine göre oldukça dramatikti. Túpac Amaru, idam sehpasına dönüştürülürken, halka dönerek sessiz olmalarını işaret etti ve ardından İspanyolca “Pachacamac tanığım olsun ki, dünya beni dinliyor!” şeklinde bir cümle söylenmektedir. Bu sözlerin, onun direnişinin ve inancının son nefesine kadar sürdüğünü göstermesi önemlidir.
Túpac Amaru’nun başı kesilerek idam edilmesi, İnka İmparatorluğu’nun sonunun sembolü oldu. Onun ölümüyle birlikte, Vilcabamba’daki Neo-İnka Devleti de sona erdi ve Inkalar’ın mesafe umudu uzun bir süre için sona ermiş oldu. İspanyollar, Túpac Amaru’nun idamıyla, İnka İmparatorluğu’nun mirasçısı kalmadığını ve dolayısıyla İspanyol hakimiyetine karşı herhangi bir meşru direncin kalmadığını ilan etmeye çalıştılar.
Ancak Túpac Amaru’nun ömrü, İspanyolların yaşadığı gibi olmadı. Bu nedenle onun adı ve mücadelesi, İnkalar ve diğer yerli halklar arasında bir direniş sembolü olarak yaşamaya devam etti. Sadece İnka İmparatorluğu’nun son imparatoru kalan Túpac Amaru, aynı zamanda sömürgeciliğe karşı verilen mücadelede bir kahraman haline geldi. Onun ismi, 18. yüzyılda Túpac Amaru II’nin liderliğinde ortaya çıkan büyük yerli isyanına da ilham kaynağı oldu.
Sonuç
İnka İmparatorluğu’nun son imparatoru Túpac Amaru, yalnızca bir dönem devamını değil, aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcını da simgelemektedir. Onun trajik öyküsü, sömürgeciliğin acımasızlığı, direnişin zenginliği ve kültürel zenginliğin değeri hatırlatılmaktadır.
Inkalar’ın değişmesi İnka İmparatorluğu’nun varlığının ardından, Túpac Amaru’nun direnişi, gelecek nesiller için bir umut ışığı oluşmuş ve Latin Amerika’daki ölüm mücadelelerine önemli bir ilham kaynağı teşkil etmiştir. Túpac Amaru, sadece Inkalar’ın değil, tüm ezilen halkların kahramanı olarak tarihteki yerini almıştır.