Turan Han (Tur Han) Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel hakan. Türklerin atasıdır. Türk (Türük, Törük) Han Türklerin Atasıdır. Bulca Han’ın da atası olarak görülür.
Turan Han, Türk ve Altay mitolojisinde efsanevi bir hakan olarak varlığını sürdürüyor. Türklerin atası olarak kabul edilen bu figür, İran mitolojisinde ise İran’ın baş düşmanı olarak tanımlanıyor. Göktürk döneminde ise İranlılar tarafından Turan adıyla anılmıştır.
Türk kavimleri, İran efsaneleriyle tanıştıklarında, kendilerini Turan’ın halkı olarak görmeye başlamışlar ve gururla Turan’ın kralı Afrasyab‘ın uyruğu olarak kabul etmişlerdir. Bu mitolojik figür, Türk kültüründe derin bir etki bırakmış ve hala Türk mitolojisinin önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir.
Turan Han’ın mitolojideki önemi, farklı kültürlerde de kendini göstermektedir. Örneğin, Etrüsk mitolojisinde Turan adında bir sevgi ve yaşam tanrıçası bulunmaktadır. Ayrıca, Moğolca ve Tuvaca’da “Dur/Dura” ve “Tura” sözcükleri sevgi, istek ve arzu anlamlarını taşırken, Mançucada “Doron” sözcüğü kanun anlamına gelmektedir. Fars mitolojisinde de adı “Tur” olarak geçer ve Türk ülkelerine de adını veren bir kavram haline gelmiştir. Bu zengin mitolojik dokuda, Turan Han’ın yeri ve etkisi büyüktür.
Turan Han’ın Sembolik Anlamı: Birlik ve Dayanışma
Turan Han figürü, sadece Türk mitolojisinde değil, aynı zamanda Turancılık gibi siyasi görüşlerde de önemli bir rol oynamaktadır. Turancılık, Ural-Altay kavimlerinin birliğini savunan bir ideoloji olarak ortaya çıkmıştır. Bu görüş, Finlilerden Macarlara, Moğollardan Türklere kadar geniş bir coğrafyayı kapsar.
Ancak, günümüzde Türk siyasi literatüründe, Turan kavramı daha çok Türk birliğini vurgulayan bir anlam taşır. Ziya Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” adlı eserinde belirttiği gibi, Turancılık sadece Türkleri değil, diğer Ural-Altay kavimlerini de içine alacak şekilde geniş bir perspektif sunar.
Turan Han’ın sembolik anlamı, birlik ve dayanışmayı temsil eder. Türk kültüründe ve tarihinde önemli bir yer edinen bu mitolojik figür, farklı Türk devletlerinin atası olarak kabul edilir. Türklerin tarih boyunca yaşadığı devletlerin listesi oldukça uzundur ve hepsi Türk Han’ın soyundan geldikleri kabul edilir. Bu devletler arasında Sümer, Göktürk, Uygur, Türkmen, Moğol ve daha birçokları bulunmaktadır. Türk Han’ın soyundan gelen bu devletler, Türk kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini yansıtır.
Turancılık
Mitolojik bir kavram olan Turan sözcüğünden hareketle oluşturulmuş; Tüm Ural- Altay kavimlerinin birliğini savunan siyasi görüş. Finliler, Macarlar, Estonlar, Fin-Ugor kavimleri; Tunguzlar, Moğollar ve Türklerin bir araya getirilmesi olarak ortaya çıkmıştır.
Ancak günümüz Türk Siyasi Literatürü’nde diğer Turânî kavimleri dışarıda bırakarak, dünyada bütün Türklerin tek çatı altında birleştirilmesini hedef alan “Türkbirlikçilik” anlamını taşımaktadır. Türkçü ve Turancı simâlardan Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları isimli eserinde Turancılığın Macarları, Moğolları, Tunguzları, Finuvaları içine alan bir kavimler karması olmadığı görüşünü belirtmiştir.
Rusya’da 1905 Devrimi’nden önceki günlerde Azeri ve Tatar aydınları tarafından ortaya atılmış, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Türkiye’de de geniş yankı bulmuştur.
Ziya Gökalp’in bir manzumesinde kullandığı aşağıdaki beyit, Turancı düşüncenin özeti sayılır:
Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan
Türk Han: Türk Mitolojisinin Kökeni ve Derin Anlamı
Türk Han, Türk mitolojisinin kökenini ve derin anlamını yansıtan önemli bir figürdür. O, Nuh Peygamberin oğlu Yafes üzerinden Türk soyunu temsil eder. Aynı zamanda kutlu ve bilge bir hakan olarak kabul edilir. Rüya yorumculuğu ve bilgelik konusunda üstün bir yeteneğe sahip olan Türk Han, Türk topluluklarının lideri olarak görülür.
Ona “Uluğ Türk” denmesi, onun yüceliğini ve önemini vurgular.
Türk ve Türkân
Ömer Seyfettin Altun Destan adlı şiirinde Âdem ve Hava’yı yâni Eley ve Ecey’i (belki de Törüngey adının “Türk” sözcüğü ile olan bağlantısından etkilenerek) Türk ve Türkân olarak simgelemiştir.
Altun Destan
Tanrı önce mâvi göğü, kara yeri yarattı,
Sonra gökte günü, ayı, yıldızları parlattı.
Yeryüzünü denizlerle, dağ ve belle bezedi,
“İşte sana su, od, ağaç, demir, toprak, al!” dedi.
“Al, bunlarla bir şen yurt yap, bir yeşil bağ hazırla,
“Sana bir çift gelecektir, onu iyi ağırla!”
Ey biricik olan Tanrı, ey ikiler: Gök ve Yer!
Ey altılar: Gün, Ay, Yıldız, Dağlar, Beller, Denizler!
Ey dokuzlar ve ey beşler, siz sevinçten coştunuz;
Türk ve Türkân geliyordu, hep görmeye koştunuz!
Ziya Gökalp de benzer bir biçimde aynı tâbirleri şiirlerinde kullanmıştır: “Türk’üm, adım Türkân’dır”.
Alankova ile ilgili metinleri ve diğer soyağaçlarını Türk ve Türkân’ın yaratılışlarıyla ilgili menkîbeler için kaynak olarak kullanır.
Ziya Gökalp’ın bir şiirinde yer alan Türk’ün oğlu Tütek’in geyik avlayıp, pişirip yerken elinden tuzlu toprağa bir parça düşürerek tuzu bulması Şecere-i Terakime’de verilen bilgilere dayanmaktadır :
“Türk ‘ün dört oğlu var idi. Birinci Tütek, ikinci Çiğil (Çekel), üçüncü Barsçak (Berseçâr), dördüncü Amlak (Emlak). Türk öleceği sırada Tütek ‘i kendi yerine padişah kılıp uzak sefere gitti. Tütek akıllı ve devletli iyi padişah idi. Türk içinde çok âdetleri o peydah kıldı. Acem padişahlarının ilki Keyûmers ile muasır İdi. Günlerden bir gün ava çıkıp, geyik öldürüp, kebap kılıp, yiyip oturmuştu. Elinden bir doğram et yere düştü. Onu alıp yiyince ağzına çok hoş tad geldi. Çünkü o yer tuzla idi. Yemeğe tuz koymağı o çıkardı bu tuz âdeti ondan kaldı…”
Türk devletlerinin tamamının Türk Han’ın soyundan geldiği kabul edilir.
Önemli Türk Devletleri
Sümer (Kenger), Urartu, Hungnu, Vey, Vusun, İskit (Saka), Kuşhan (Tohar) Hun, Etrüsk (Tirhene), Akhun, Onogur (Ungar), Tabgaç, Göktürk, Uygur, Türgeş, Uz (Oğuz), Avar, Karluk, Sabar (Sibir), Hazar, Peçenek, Kuman (Kıpçak), Bulgar (Oğur), Katay (Hıtay), Gurkan, Karahan (Hakan), Salçuk, Cengiz, Kubılay (Yuğan), Çağatay, İlhan, Kölemen, Saltuk, Karaman, Akkun (Akkoyun), Karakun (Karakoyun), Altınorda, Nogay, İldeniz, Salgur, Mengücek, Artuk, Avşar, Kaçar, Saruhan, Aydınoğlu, Otman, Kırım, Tuva, Türk, Türkmen, Kırgız, Kazak, Özbek, Moğol, Tatar, Boşnak, Macar, Azer, Gagavuz, Buryat, Kalmuk (Oyrat), Uygur, Halha, Karaçay (Alan), Karakalpak, Balkar (Tavlu), Yakut (Saha), Çuvaş (Çavaşla), Hakas, Altay, Dolgan (Tığa).
Türk Han’ın mitolojik öyküleri, onun doğaya hükmetme gücünü ve insanlığa sağladığı katkıları anlatır. Ateşi Tanrıdan alarak insanları donmaktan kurtaran, doğaya etki edebilen Yada Taşı’nı taşıyan bu efsanevi lider, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, Türkan adlı bir kızkardeşi olduğu ve Türklerle olan bağlantısını güçlendirdiği söylenir. Bu figür, Türk mitolojisinin derinliklerinde önemli bir yer tutar ve Türk kültürünün temelini oluşturan değerleri yansıtır.
Turan Han ve Türk Han gibi mitolojik figürler, Türk mitolojisinin zenginliğini ve derinliğini yansıtan önemli karakterlerdir. Onlar, Türk kültürünün kökenlerini ve değerlerini simgeler. Turan Han, birlik ve dayanışmayı temsil ederken, Türk Han, Türk milletinin atası ve lideri olarak kabul edilir. Bu figürler, Türk mitolojisinin temel taşlarıdır ve Türk kültürünün önemli bir parçasını oluştururlar. Onların öyküleri ve sembolik anlamları, Türk halkının kimliğini şekillendiren unsurlardır.