
Hitit mitolojisinin tozlu sayfalarında, gök ve fırtına tanrısı Tarḫunz’un (Hurri’nin Hitit enkarnasyonu) önderliğinde anlatılan destansı bir mücadele saklıdır: İlluyanka efsanesi. Bu yılan benzeri ejderha, Hitit başkenti Hattuşa’nın bulunduğu Çorum-Boğazköy çevresinde bulunan çivi yazılı tabletlerde ölümsüzleşmiş, zamanın ötesine uzanan bir destanın baş kahramanı olarak yer alır.
Illuyanka: Kaderi Değiştiren Ejderha
Illuyanka, adı bile bile iki kökene sahip bir bileşik; Proto-İpucu-Avrupa *h₁illu- (yılan) ve *h₂engʷeh₂ (benzeri) kelimelerinden türetilmiş. Latince Anguilla yani yılan balığı ve Sanskritçe ahi kelimesiyle benzerlik gösteren bu ad, illuyanka’nın doğasındaki hem yılanımsı çevikliği hem de canavarvari gücü simgeler. Bu eşsiz isim, Hitit mitolojisinde doğaüstü varlıkların karmaşık ve sembolik yapısını gözler önüne serer.

Efsanenin İki Versiyonu: Kahramanlık ve İntikamın Dansı
Hitit Metinleri Kataloğu 321’de yer alan İlluyanka efsanesinin iki farklı versiyonu bulunur. Her iki anlatım da, fırtına tanrısı Tarḫunz’un Illuyanka ile olan çetin mücadelesini, ancak detaylarda farklılıklar göstererek anlatır.
Birinci Versiyon: Tuzak ve Zafer
İlk anlatıda, fırtına tanrısı Tarḫunz ile Illuyanka arasında başlangıçta çetin bir dövüş yaşanır. Bu ilk çatışmada illuyanka üstün gelir; zafer, ejderhaya düşer. Ancak her epik destanda olduğu gibi, kahramanlarımızın hikayesi burada bitmez. Tarḫunz, Hatti tanrıçası Inaras’a danışmaya gider.
Inaras, fırtına tanrısına yardım etmeyi teklif eder; ancak bu yardımın bedeli vardır. Yardım karşılığında Hupasiyas adındaki bir ölümlüyle birlikte olma sözü verir. Planı, illuyanka’yı tuzağa düşürmektir: Ejderhaya bol miktarda yiyecek ve içki sunulur, sarhoş edildikten sonra Hupasiyas tarafından bir iple bağlanır. O an, Tarḫunz ve diğer tanrılar belirir, illuyanka bir kez daha savunmasız duruma düşerken kahramanımız zaferini ilan eder.

İkinci Versiyon: Göz ve Kalp Üzerinden Kurulan İntikam
Efsanenin diğer versiyonunda ise olaylar daha farklı bir çizgide gelişir. Bu anlatıya göre, iki tanrı arasındaki dövüşte Tarḫunz yenilir ve illuyanka, fırtına tanrısının gözlerini ve kalbini alır. Yürek ve gözler, sadece fiziksel organlar değil; aynı zamanda ilahi gücün, bilgelik ve direncin sembolüdür. İntikam arayışı içinde olan Tarḫunz, fakir bir adamın kızıyla evlenir.
Bu evlilikten Sarruma adında bir oğul dünyaya gelir. Sarruma, büyüyüp illuyanka’nın kızıyla evlenir. Düğün hediyesi olarak, Tarḫunz oğlundan gözlerini ve kalbini geri getirmesini ister. Bu mucizevi dönüşle, fırtına tanrısı yeniden tam güç kazanır.
Ancak zafer anı yine karmaşıklaşır; savaşın son noktasında, Tarḫunz’un oğlu Sarruma, savaşın aslında hem babası hem de kendi hayatının feda edilmesiyle sonuçlandığını anlar. Sonunda, Teshub’un (Hurri Fırtına Tanrısı) önderliğinde illuyanka, hem babayla hem de oğluyla birlikte alt edilir.

Ritüel ve Kültürel Bağlam: Puruli Bahar Festivali
Illuyanka efsanesi, sadece epik bir savaş öyküsü olarak kalmaz. Aynı zamanda Hititlerin Puruli bahar festivalinin bir parçası olan yarışma ritüelinde de yer alır. Bu ritüel, doğanın yenilenmesi, kozmik düzenin sağlanması ve toplumsal hafızanın tazelenmesi açısından büyük önem taşır. Hattuşa’da bulunan çivi yazılı tabletlerde yer alan bu öykü, toplumun inanç sisteminin ve ritüellerinin ne kadar iç içe geçtiğini gözler önüne serer.
Hitit Mitolojisinde İlluyanka ve Yunan Parallelleri
1930 yılında W. Porzig tarafından ilk kez tanıtılan Illuyanka efsanesi, Yunan mitolojisindeki Zeus ve yılan benzeri tayfun arasındaki mücadeleyle de paralellikler kurar. O dönemde, Pseudo-Apollodorus’un Kütüphane (I.6.3) metinleriyle ilişkilendirilen bu benzerlikler, Hitit ve Yunan mitolojileri arasında derin bir kültürel alışverişin izlerini taşır.
Ancak, bu paralellikler her ne kadar çarpıcı olsa da, Hitit mitolojisinin kendine özgü ritüel ve sembolizmini de göz ardı etmemek gerekir. Kumarbi’nin gök tanrısını hadım etmesi gibi diğer anlatılar ise, mitolojik evrenin ne denli karmaşık ve çok katmanlı olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Malatya’dan Anadolu’ya: Bir Kabartmada Canlanan Efsane
Efsanenin ikinci versiyonunun görsel bir yansıması da mevcuttur. MÖ 1050-850 yıllarına tarihlenen ve Malatya’da keşfedilen bu kabartma, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenir. Bu sanat eseri, illuyanka ile fırtına tanrısı arasındaki mücadeleyi görsel olarak ölümsüzleştirirken, antik Hitit toplumunun inanç dünyasının ve sanat anlayışının da ne denli gelişmiş olduğunu ortaya koyar.
Sonuç: Mitlerin Ötesinde Bir İlham Kaynağı
Illuyanka efsanesi, Hitit mitolojisinin en çarpıcı ve çok katmanlı öykülerinden biri olarak karşımıza çıkar. Gök tanrısı Tarḫunz’un illuyanka ile mücadelesi, sadece antik bir destan değil; aynı zamanda doğanın, kozmik düzenin ve insanın içsel mücadelesinin sembolik bir anlatımıdır. İster tanrıların zaferiyle, ister trajik intikam ve fedakarlık hikayesiyle ele alınsın, bu öykü modern dünyada da ilham verici bir pencere açmaya devam ediyor.
Antik uygarlıkların, destanları ve efsaneleri, bugünün sorgulayan, yenilikçi ve eleştirel bakış açısına ışık tutar. Illuyanka’nın öyküsü de, geçmişin bilgeliğini ve insan doğasının evrensel temalarını anlamamıza yardımcı olurken, aynı zamanda geleceğe dair umut ve cesaret aşılar. Çünkü gerçek kahramanlık, yalnızca zaferlerde değil; kayıpların, fedakarlıkların ve yeniden doğuşun hikayelerinde saklıdır.
Hadi gelin, antik destanların büyüsüne bir kez daha kapılalım; çünkü tarih, her adımda yeni ilhamlar ve sorgulamalar sunmaya devam ediyor!