Hu Hanım
Hu Hanım – Türk ve Altay mitolojilerinde Gazap Tanrıçası. Ku Hanım veya Huğ (Kuğ) Hanım olarak da bilinir. Çok merhametsizdir. Çok şey bilir ama kötüye kullanır. Fitne çıkarır. Yeraltındaki kara suların en dibinde yaşar. Kara tilki kılığına girebilir. Beşiği Ak Kaya’dır. Kayalardaki gözle görünmez kapılar sadece onun sesiyle açılır. Cinsel içerikli davranışları bulunur. Bilinmezler âlemini bilir. Demir Asa ile dolaşır.
Hu Hanım, genellikle insanları kışkırtarak ve kışkırtarak onların arasına fitne sokarak eğlenir. İnsanları kıskandırır ve çekiştirir, aralarında kavga çıkmasına sebep olur. Ayrıca, Hu Hanım’ın öfkesi kolayca tetiklenebilir ve bu durumda çok tehlikeli olabilir. Yeraltında yaşaması ve kara suların en dibinde bulunması, onun gizemli ve karanlık bir varlık olduğunu gösterir.
Hu Hanım’ın gücü ve bilgeliği, insanların ona saygı duymasını ve korkmasını sağlar. Onunla karşılaşmak, cesaret gerektiren bir deneyimdir ve genellikle insanları zor durumda bırakabilir. Hu Hanım’ın etrafındaki aura, karanlık ve gizemli bir enerjiyle doludur ve onunla ilgili her şey, insanların hayal güçlerini zorlar.
Yeryüzünde kötülükler yapar. İnsanlar arasında huzursuzluk çıkarır. Sürekli olarak kötülük düşünür ve içinde kötülük olan insanlara musallat olup onları olumsuz davranışlarda bulunmaya iter. Sözcük, çıplaklık ve beyazlık anlamları içerir. İsim kökeni olarak Ku (Hu) Ana (Kuğu Ana) ile de bağlantılı görünmektedir.
Harkıt
Harkıt – Damlarda dolaşan ve bacadan torba sarkıtması ile bilinen çocukları korkutmak için ismi kullanılan yaratık. Türk halkının genellikle çocuklarını bazı tehlike ve davranışlardan sâkindırmak için sıklıkla başvurduğu memoratlara örnek kabul edilebilir. Bu tür memoratlar genelde “korku” ve “hortlak” gibi terimlerin sessizlerinden türetilen çocuk diline uygun sözcüklerden oluşmaktadır.
Masallarda kullanılan tekerleme: “Harkıt, bacadan torbanı sarkıt. Çocukları al, git” şeklindedir.
Bu tekerleme genellikle kötü niyetli karakterlerin, genellikle cadıların, çocukları kaçırmak için kullandığı bir yöntem olarak masallarda yer alır. Çocukları kandırmak ve onları tuzağa düşürmek amacıyla kullanılan bu tekerleme, genellikle masal kahramanlarının başlarına bela olacak olayların habercisidir.
Ancak kahramanlarımız genellikle bu tuzaklardan kurtulmayı başarırlar ve kötü niyetli karakterlerin oyunlarını bozarlar. Masallardaki tekerlemeler, hikayenin gelişimine ve atmosferine renk katar ve genellikle izleyicileri heyecanlandırır.
Hınkır
Hınkır – Halk hikâyelerinde yer alan doğaüstü kötücül bir yaratık. Yakaladığı insanları önce boğarak öldüren sonra da yiyen bir canavar olarak tanımlanır. İnsana benzer, fakat göbeğinde bulunan bir torbanın içinde yavrusunu taşır. En korktuğu şey üzerine idrar yapılmasıdır. Böyle tehdit edilirse ortadan kaybolacağına inanılır.
Hınkır, Türk halk hikayelerinde sıkça yer alan doğaüstü bir kötücül yaratıktır. Genellikle insanlara zarar veren ve onları yiyen bu canavar, halk arasında korku ve dehşet yaratmaktadır. Hınkır, insanlara benzer bir görünüme sahip olmasına rağmen, göbeğinde bir torba bulundurmasıyla dikkat çeker. Bu torbanın içinde yavrusunu taşıdığına inanılan Hınkır, yakaladığı insanları önce boğarak öldürür ve ardından onları yemektedir.
Hınkır’a karşı alınabilecek bazı önlemler ise halk arasında dilden dile dolaşmaktadır. En bilinen önlem, üzerine idrar yapılmasıdır. Hınkır, idrar yapan kişinin tehdidine karşı korkar ve ortadan kaybolacağına inanılır. Bu nedenle, insanlar Hınkır’ı gördüklerinde hemen üzerine idrar yaparak kendilerini korumaya çalışırlar.
Hınkır hakkında anlatılan hikayeler ve inanışlar, Türk halk kültürünün önemli bir parçasını oluşturur. Korku ve endişe yaratan bu yaratık, insanların hayal gücünü zorlayarak onlara unutulmaz birer hikaye sunar. Hınkır’ın varlığına inananlar, onun tehlikelerinden korunmak için çeşitli önlemler alır ve bu efsanevi yaratığın korkusuyla yaşamlarını sürdürürler.