Gün Ana: Güneş Tanrıçası
Gün Ana, Türk ve Altay mitolojisindeki önemli bir figürdür ve genellikle Güneş Tanrıçası olarak kabul edilir. Kün Ana veya Güneş Ana olarak da bilinen Gün Ana, bazen Yaşık Ana olarak da anılır. Moğol halkı ise ona Nar (Nara) Ece adını verir.
AltayTürkleri’nin Tengricilik inancına göre, Gün Ana, güneş ile birlikte Gök Âlemi’nin en yüksek katında oturan kutsal bir varlıktır. Bu inanca göre, Gün Ana insanların ilk büyük annesi ve Ay Dede ilk büyük babasıdır ve göğün yedinci katında oturur. Türk mitolojisinde güneş genellikle sıcaklığın sembolü olarak kabul edilirken, ay soğuğun sembolüdür. Ural Batır (Ural Han) söylencesinde ise Gök Tanrısı Samrav’ın iki karısından biri olan Kuyaş Ana da bu inanca örnek olarak gösterilebilir.
Ziya Gökalp, eski Türk inançlarını açıklarken, hakanın ve hatunun gök ile yerin evlatları olduğunu belirtir. Güneş Ana ile Ay Ata, bu inançta gökyüzünün temsilcileri olarak kabul edilir. Hakanın mümessili olan Ay Ata, gökyüzünün altıncı katında bulunurken, hatunun mümessili olan Gün Ana, daha üstte, yedinci katında yer alır. Bu görüş, Türk mitolojisinin derinliğini ve güçlü sembollerini vurgular.
Gün Ana’nın önemi, Türk ve Altay halklarının kültürel kimliğinde derin izler bırakmıştır. Onun varlığı, doğanın gücüne olan derin saygıyı yansıtırken, aynı zamanda yaşamın kaynağını temsil eder. Gün Ana’nın sembolizmi, kadın figürleri ve güneş sembolleri aracılığıyla ifade edilir, bu da onun doğurganlık, bereket ve yaşamın sembolü olduğunu vurgular.
Türk ve Altay mitolojisinde Gün Ana’nın yüksek konumu, onun evrenin ve insanlığın özünde ne kadar önemli bir rol oynadığını gösterir. Onun mitolojik ve kültürel mirası, Türk ve Altay halklarının inançlarını, değerlerini ve yaşam tarzlarını şekillendirmeye devam eder.
Güneş Tanrısı Gün Han
Türk ve Altay mitolojisinde Gün Han, Güneş Kağanı olarak bilinir. Kün (Kön) Han olarak da adlandırılan Gün Han, Oğuz Han’ın göksel olan ikinci eşinden doğan oğludur. Onun mitolojik varlığı, Güneş’e duyulan hayranlığın mitolojik dışavurumudur ve yeryüzünün yaşam kaynağı olan ışıkları temsil eder.
Gün Han’ın sembolü olan ongunu, Laçın (Şahin) kuşudur. Bu kuşun maviye çalan bir rengi vardır ve diğer kuşları avlamakta kullanılır. Gün Han, altın bir otağ (çadır) kurdurur ve sağ tarafına kırk kulaç yüksekliğinden bir direk diktirir. Üzerine de altın bir tavuk koydurur. Türk mitolojisinde altın, Güneş’in mecazi bir sembolü olarak kabul edilir ve Gün Han’ın ısrarıyla çadırında altın bir tavuk bulunması bu sembolizmi vurgular.
Gün Han ile ilgili bir diğer inanış ise hamile kadınların rüyalarında Güneş görmesiyle ilgilidir. Bu inanışa göre, bir hamile kadın rüyasında Güneş’i görürse, kızı olacağına inanılır. Ancak Günbatımını izlemek pek iyi karşılanmaz. Kötücül varlıklar, Güneş’i batarken boğmaya çalışır ve bu nedenle Güneş batarken kızıla boyanır. “Gün ışığı görmeyesin” gibi beddualar, halk inancında önemli bir yer tutar ve bu bedduaların etkisi ciddiye alınır.
Gün Han ile ilgili bu inançlar ve mitolojik öyküler, Türk ve Altay kültürünün derinliklerinde kök salmıştır. Bu bilgiler, genellikle sözlü gelenekte kuşaktan kuşağa aktarılmıştır ve mitolojik anlatılarda sıkça yer almıştır. Bu kaynakları araştırırken, Türk ve Altay mitolojisinin yanı sıra Türk halk kültürü ve folklorunu da incelemek önemlidir.