Huma Kuşu
Humâ (Hümâ, Humā, Umay) Kuşu (Farsça: هما / Homā) – Çoğu kez cennet kuşu olarak da adlandırılan, görünmeyecek şekilde çok yükseklerde dinlenmeksizin sürekli uçan, asla yere değmeyen -bazı kaynaklarda ayakları olmadığı da nakledilir.
Bazı kaynaklarda Arapça’daki ruh anlamına gelen Hu ve su anlamındaki ma kelimelerinden oluştuğu savunulmuştur.4 Kaynaklarda Tengricilik inancındaki Tanrı Umay ile benzerliği belirtilen ve Çepni boyunun sembolü olarak kullanılan Hüma, bazı Türk lehçelerinde Kumay veya Umay kuşu adı ile de bilinir.
Huma Kuşu Efsanesi ile İlgili İnanışlar
Hüma kuşu, efsanelere göre insanların ruhunu temsil eden bir varlık olarak kabul edilir. Uçmayı bilmeyen bu kuşun kanatları arasında insanların ruhlarının taşındığına inanılır. Umay kuşu olarak da bilinen Hüma, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir ve genellikle iyi şans, mutluluk ve bereket getirdiğine inanılır. Çepni boyunun sembolü olarak kullanılan Hüma, Türk kültüründe önemli bir simge olarak kabul edilir ve hala günümüzde de birçok sanat eserinde ve sembolde kullanılmaktadır.
Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılması sebebi ile talih kuşu veya devlet kuşu olarak da isimlendirilir. Bunun kaynağı eskiden bir hükümdar ölünce halkın bir meydanda toplandığı ve Hüma’nın başına konduğu ya da gölgesinin üzerine düştüğü kişinin hükümdar olduğuna dair halk inancıdır.
Hümayun kelimesinin hükümdar, padişah anlamlarını alması ve Hüma’ya devlet kuşu denmesi Hümâ’nın gölgesi ile ilgili bu inançlar sebebi iledir. Hüma’nın canlısının asla yakalanamayacağı ve Hüma’yı bilerek öldüren kişinin kırk gün içinde öleceği de yaygın inançlar arasındadır. Bazı yorumlarda, Hüma’nın Feniks gibi birkaç yüzyılda küllerinden yeniden doğmak için kendini yakarak tükettiği de ifâde edilir.
Huma Kuşuna Devlet Kuşu Benzetmesi
Devlet Kuşu – Osmanlı tarihinde bilinen “Hümayun” teriminin, “Umay (Humay) adıyla İlgili olduğu düşünülür. Hâkimiyetin göklerden geldiğine, Tanrı vergisi oluğuna dair eski mitolojik inancın izleri, halk arasında “Hüma” yâni devlet kuşuyla ilgili dolaşan söylentilerde korunmuştur.
Çok yaygın olan bir inanışa göre de “Devlet Kuşu” veya “Şahlık Kuşu” denilen “Hüma” kuşunun gölgesinin bir insanın başı üzerine düşmesi, o insanın dünyada çok bahtiyar biri olacağının, taç giyeceğinin ve hâkimiyete ulaşacağının işareti sayılırdı.
Bu nedenle, Hüma kuşunun gölgesini sık sık arayanlar, kendilerine gelecek için umutla bakar ve başarıya ulaşacaklarına inanırlardı. Hüma kuşunun nadir görülmesi ve gizemli bir şekilde ortaya çıkması da bu inancı daha da güçlendirirdi. Hüma kuşu, masalların, efsanelerin ve halk hikayelerinin vazgeçilmez bir unsuru olarak yerini almıştı. Günümüzde ise, bu eski inançlar hala bazı kültürlerde yaşamaya devam etmektedir. Hala, birçok kişi Hüma kuşunun gölgesinin başlarına düşmesini umutla beklemekte ve geleceğe dair umutlarını tazelemektedir.
Bu inanç Azerbaycan hikâye ve efsânelerinde, “Devlet Kuşu”nun uçurulması ve omzuna oturduğu insanın padişah seçileceği şeklinde yaşamaktadır. Onun bahtiyarlık ve mutluluk sembolüne dönüşmesi ise benzer bir olaydır. Cennete yaşaması, çok yükseklerde uçup yedi kat göğün üzerindeki felekler ve burçlar arasında dolaşması ve hattâ Tanrı’ya kadar gidip gelen bir kuş olması sebebi ile Türk halk edebiyatında da Hüma, erişilemeyecek yüksekliklerin bir sembolüdür.
Bazı ortak özellikleri dolayısıyla da Feniks, Garuda, Simurg ve Kaknüs gibi diğer efsânevî kuşlarla karıştırılan Hüma, Divan şiirinde mitolojik kuşlar içinde özellikleri nedeniyle en çok sözü edilendir.
Hüma, doğduğu anda başka bir kuşun ölümünden önce yaşayan bir kuştur ve sembolik olarak ölümsüzlüğü temsil eder. Aynı zamanda adalet, aşk, bilgelik ve mutluluk gibi değerleri simgeler. Divan şairleri, Hüma’nın yüce ve kutsal bir varlık olduğuna inanır ve onu övgülerle anlatırlar.
Hüma’nın kanatları altın, tüyleri ise parlak renklerle süslenmiştir. Gözleri inci gibi parlak ve etkileyicidir. Efsaneye göre, Hüma’nın gagası ve pençeleri yoktur çünkü sadece sevgi ve barışı simgeler.
Divan şiirinde Hüma’nın sembolik anlamlarıyla birlikte sıkça yer alır ve şairlerin tasvirlerinde önemli bir yere sahiptir. Hüma’nın güzellik, zarafet ve yüceliği, şairlerin aşk, özlem ve umut dolu duygularını ifade etmelerine ilham verir.
Iran Air (İran İslam Cumhuriyeti Havayolları)’nın Farsça’daki kısaltması HOMA5 veya HUMA olup, logosunda da hüma kuşu kulanılmaktadır. Hüma kuşu bu logoda bir griffon (başı ve gövdesi farklı canlılardan oluşan bir varlık) olarak yorumlanmıştır.
ŞİİRLERDE SEVGİLİYE BENZETİLİR
Halk edebiyatında Hüma Kuşu sıkça kullanılan bir semboldür. Saz şairleri eserlerinde çoğu zaman sevgililerini Hüma Kuşuna benzetmişlerdir.
Âşık Ömer bir şiirinde;
‘’Baktım gözüne kaşına
Benzettim Hüma Kuşuna
Beni hicran ateşine
Yakan dilber kimsin sen?’’ diyerek sevgilisinin güzelliğini Hüma Kuşu ile tasvir etmiştir.
Erzurum yöresine ait;
‘’Hüma kuşu yükseklerden seslenir
Yar koynunda bir çift suna beslenir
Sen ağlama kirpiklerin ıslanır
Ben ağlim ki belki gönül uslanır.’’ Türküsü de halk musikisinin en tanınmış örneklerindendir.
Yunus Emre:
‘’Devlet erdi ondan bana
Hacet değil Hüma Kuşu.’’
Mustafa Uçar tarafından derlenen Erzincan türküsünün sözleri ise şöyledir.
‘’Huma kuşu yere düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim yare gidem nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevla kerimdir’’
Tarih boyunca halı ve kilimlerimizde, minyatürlerimizde, çini ve diğer el sanatlarımızda hem hayat ağacı hem de Hüma Kuşu önemli bir motif olarak yıllarca işlenmiş, günümüze kadar da gelmiştir. En güzel örneğini de Erzurum’da bulunan Yakutiye Medresesi’nin taç kapısında görmek mümkündür.
ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE, YAKUTİYE MEDRESESİ VE HÜMA KUŞU
Her iki medrese süslemelerinde hayat ağacı dikkat çekmektedir. Hayat Ağacı başlı başına üzerinde durulan bir konudur, etraflıca araştırılmıştır. Doğu ve batı uygarlıklarında değişik biçimlerine rastlanılmaktadır.
And, Demir Kazık adlı ağacın yerden Kutup Yıldızına kadar uzandığına inanan eski Türklere göre yedi kat gök olduğu, cennetin burada yerleştirildiği ve göklerin en üstününün dokuzuncu gök olduğu düşüncesinin bulunduğunu ifade etmektedir.
Türk süsleme sanatında genellikle Hayat Ağacı’nın tepesine kulaklı, ibikli kuş figürü yerleştirilir. Başlangıçta efsanevî görünümde olan bu ‘altın kanatlı kuş’ ilerleyen zamanla egemenlik, güç anlatan ve kartal, kuzgun, sungur gibi avcı kuş şeklini aldı. İbni Bibi bunu tanımlamak için sadece kartal değil mitolojik Hümâ Kuşu da demiştir. Hayat ağacı inancı, hayat suyu ve hüma kuşu ile birlikte Türk inançlarının üç önemli motifini oluşturmaktadır. Hüma Kuşu’nun yeri “aklın alamayacağı ve gözün göremeyeceği yükseklerdir.”
“Yücelerde olur ol Hüma Kuşu
Dostun muhabbettür işi
Pirim ‘Hatayî’dir, cümlenin başı
Dîdâr ile muhabbete aşk olsun!” (Hatayî)
“Zülf-i siyahı sâye-i perr-i Hümâ imiş
İklîm-i hüsne anun içün pâdişâ imiş.” (Bâki);
Gök ile yeri bağlayan ve şamanik ayin sırasında şamanın göğe, gezegenlere yükselmesinde aracılık eden Hayat Ağacı’nın dalları arasındaki kuşların, doğmamış şaman ruhları olduğunu düşüncesinin yanında Işık Yaratıcısı (Ayıg Toyon Ülgen) denen ve Karakuş olarak simgelenen üstün varlığın çocukları olduğu fikri de vardır. Bu son fikre göre ağacın tepesinde bulunan çift başlı karakuş, Ülgen’in bulunduğu göğün kapısını tutmaktadır. Bir başka düşünceye göre ise bu kuşlar ölümden sonra gidilen öbür dünyaya ruhların geçişini sağlamaktadır.
Hayat ağacının sahibi umay~hümâ adlı ana tanrıçadır. Doğum ve doğacak çocukların koruyucusudur. Gök Tengri inancında Tanrıdan sonraki en önemli varlıktır. Eski Türk yazıtlarında Tanrı’nın yanında, ara sıra sadece onun adı geçmektedir. Hakas halkı ımay ece, (Hakaslar, Sayan dağlarından kuzey denizine doğru Yenisey Nehri boyunca uzanan bölgede oturan göçebe Türk boylarına denir.) Sibirya Yakut’ları ayısıt adını verdikleri umay bazen de humay olarak adlandırılır ve hüma kuşu ile bütünleşik anlamları vardır. Hüma kuşu türküsü, günümüzde Erzurum ile özdeşleşmiş gibidir.
“Huma kuşu yükseklerden seslenir
Yar koynunda bir çift suna beslenir
Sen ağlama kirpiklerin ıslanır
Ben ağlim ki belki gönül uslanır.” (Erzurum, anonim)
Türk teogonisinde (Tanrıların meydana gelişi hakkında bilgi). Ülgen’i temsil eden Hüma, yer ile göğü birbirinden ayırmakta ve Gök’ün kapılarını tutmaktadır. Gök tanrı inancında her şeyin mutlak yaratıcısı Kayra’dır. Ülgen onun çocuklarından birisidir.
Göğün en üst katında Kayra, onun bir altında Ülgen oturur. Evrenin yazgısını Kayra belirler. Yeryüzünü yarattıktan sonra yerle göğü birbirine bağlayan dokuz dallı hayat ağacını da Kayra dikmiştir. Onun oğlu Ülgen Han’ın yedi oğlundan birisi Karakuş Han’dır. Kuşlara hükmeder.
Bazısına göre Karakuş, Ülgen’i simgelemektedir. Göğün kapılarını tutar. Karakuş Türklerde büyük ve yırtıcı kuşları tanımlar. Karakuş adı, Türk kozmogonisinde(Kozmogoni: evrenin kökeninin araştırması veya evrenin kökeni ile ilgili teori.)Müşteri veya Jüpiter yahut Venüs denen gezegene de verilmiştir. Türk kozmogonisine göre Karakuş gezegeni yeşil mavi, firuze bir kubbe/gökte, beyaz yeşim taşı gibi olan yıldızlar arasında gün ve gecenin mizanını düzenlemekteydi.
Bu motiflerin günümüzde ve daha eski geçmişte Türk milletleri tarafından, basit süslemelerden mezar taşına kadar hemen her yerde kullanıldığı bilinmektedir.
Esin’in ifadesiyle : “Bugünkü (bayrağımızda bulunan) ay yıldızımıza benzeyen ve gökte gün ile ayın kavuşumunu temsil eden bir motif M.Ö. I. Binyılda, proto-Türk olarak bilinen Chouların (MÖ 1028-281) baş bayrağında görülüyordu. Gündüz ve gece, aralıksız devam eden parlaklığın simgesi olan astral motifler, o devirden beri daima proto- Türk, Türk ve akraba milletlerin simgeleri arasında yer almış ve astral tanrıların alameti olmaları dışında, devlet başkanlarının ve önemli şahısların da alameti olmuşlardır.”
Güneş ve ay tapıncına ilişkin bu figürler cintamani, kızıl elma olarak da yorumlanmaktadır. Son şekli ile günümüzde ay ve yıldız olarak bayrağımızda, mabetlerimizin alemlerinde yer almaktadır. Bu nedenle yazıya konu olan eserlere ait görüntüler, özellikle didaktik yayınlarda yazıda temas edilen anlamlarını yansıtacak biçimde yayımlanmalıdır. Bu yolla bu iki mimari şaheserin süslemelerinin rastgele olmadıklarının ifade edilmesinin yanında hem Türk inanç sisteminin köklülüğü hem de bu inanç sisteminin İslamiyet içerisinde de yaşayarak günümüze ulaştığı “tapu senedi” misali belgelerle gösterilmiş olacaktır. (Cintamani, Sirius yıldız sisteminden gelen kutsal bir taş olsa gerek).
Kaynak: Hakan Hadi Kadıoğlu. Beyaz Şehir Palandöken)
Başkurt ulemasından Tacettin Yalakcıoğlu 18.yy.da yazdığı Risale-i Azize adlı eserinde şu efsaneyi naklediyor.’’ Diyorlar ki Hümay kuşu maruf bir kuştur. Kuzgun büyüklüğünde olup kanat uçları kara, başı yeşil olur. Yaşadığı yer havadadır. Yumurtasını havada yumurtlar, yavrusunu da havada çıkarır. Diyorlar ki Hümay bazen yeryüzüne 40 arşın kadar yaklaşır ve geri döner. İşte o zaman bu kuşun gölgesi birinin üzerine düşerse cihanda padişah ola yahut çok zengin ola.’’
Yakutlarda Umay adı’’ Imı ‘’dır ve talih kuşu olarak bilinir. Yakutlarca anlatılan efsane de yukarıda anlatılan efsaneye çok benzemektedir.(Abdulkadir İnan)
Erzurum da anlatılan efsane de hemen hemen buna yakındır. Buna ek olarak şöyle denir. Huma kuşu (Erzurum ağzında hüma değil huma denir) senede iki yumurta yumurtlar, birini yer, diğerini hava boşluğuna bırakır. Hüma Kuşu kimin üzerine konar veya pislerse o kişinin ya zengin ya da hükümdar olacağına inanırlardı. Bizde hala kullanılan “Başına devlet kuşu kondu” tabiri işte buradan gelmektedir. Bazen başınıza bir kuş pislerse ‘Bu gün işlerim rast gidecek veya kısmetim açık’’ deriz.
Kaynaklar:
- Türk Kültüründe Simge: Hüma Kuşu – Yavuz Bahadıroğlu
- Türk Mitolojisinde Kuşlar – Mahmut Ak
- Türk Kültüründe Mitoloji ve Efsaneler – Pertev Naili Boratav
SSS (Sıkça Sorulan Sorular)
Humâ Kuşu Nedir?
Humâ Kuşu, çoğu kez cennet kuşu olarak da adlandırılan efsanevi bir varlıktır. Sürekli olarak çok yükseklerde uçan ve asla yere inmeyen bir kuş olarak tasvir edilir. Bazı kaynaklarda, ayaklarının olmadığına dair rivayetler de bulunmaktadır, bu da onun efsanevi niteliğini pekiştirir.
Humâ Kuşu’nun Kökeni Nedir?
Humâ Kuşu’nun adının Arapça’daki “ruh” ve “su” kelimelerinden türediği öne sürülmüştür. Ayrıca, Tengricilik inancındaki Tanrı Umay ile benzerlikleri bulunarak, Türk lehçelerinde de “Kumay” veya “Umay” kuşu olarak bilinir.
Humâ Kuşu Hangi İnançlarda Yer Alır?
Humâ Kuşu, başına konduğu kişiye mutluluk getirdiğine inanılan bir varlık olarak kabul edilir. Bu nedenle talih kuşu veya devlet kuşu olarak da adlandırılır. Eskiden bir hükümdar öldüğünde, halkın toplandığı bir meydanda Humâ Kuşu’nun başına konması veya gölgesinin belirli bir kişinin üzerine düşmesi, o kişinin hükümdar olacağına dair bir inanç vardı.
Humâ Kuşu’nun Sembolizmi Nedir?
Humâ Kuşu, Türk halk edebiyatında erişilemeyecek yüksekliklerin bir sembolüdür. Onun efsanevi niteliği ve yükseklik sembolü, diğer efsanevi kuşlarla karıştırılmasına neden olmuştur. Ayrıca, Osmanlı tarihinde “Hümayun” terimi bilinir ve “Umay (Humay)” adıyla ilişkilendirilir.
Humâ Kuşu’nun Günümüzdeki Yeri Nedir?
Günümüzde, İran İslam Cumhuriyeti Havayolları’nın logosunda Humâ Kuşu’na yer verilmiştir. Bu da Humâ Kuşu’nun kültürel ve sembolik önemini günümüzde de sürdürdüğünü gösterir.