
Harika bir yolculuğa hazır mısınız? Şili, incecik ve uzun bir ülke olmasının ötesinde, dağların, çöllerin, ormanların, adaların ve okyanusun kucaklaştığı, coğrafyası kadar mitolojisi de zengin bir diyar. Bu yazıda, Şili’nin güney ucundan kuzeyine, anakaradan gizemli adalara uzanan efsaneler atlasına bir dalış yapacağız. Mapuçe halkının doğayla iç içe geçmiş anlatılarından, Chiloé Adası’nın sisli sularında dolaşan hayalet gemilere, hatta Pasifik’in ortasındaki Rapa Nui’nin dev heykellerine kadar pek çok büyüleyici hikâyeyle karşılaşacaksınız. Haydi gelin, Şili mitolojisinin derinliklerine birlikte inelim!
Şili, Hindu mitolojisi ve Avrupa mitolojisinin karışımı sayesinde şimdiye kadarki en ilginç mitolojilerden birine sahip bir Güney Amerika ülkesidir. Bu inanç kaynaklarının çeşitliliği bazı durumlarda senkretizme veya bu çeşitli mitolojik kökenlerden gelen farklı varlıkların birleşmesine neden olmuştur. Bu da Şili mitolojisini tamamlamış ve farklılaştırmıştır .
Şili mitolojisi genellikle ülkenin bölgelerine göre ayrılır. Sizin için açıklayayım:
- Nortina mitolojisi: Derin bir İnka etkisi ve bölgedeki İnka öncesi halkların etkisi vardır. İspanyol kolonisinin köklü etkisi nedeniyle kendi tarzlarını benimsemiş olsalar da. Bu nedenle, bu efsaneler ve mitler çöl, dindarlık ve madencilik faaliyetleriyle ilgili karakterler ve hikayelerle karakterize edilir. Bu mitlerin örnekleri Alicanto, Lola, Yastay, Achaches, Quilpaná ve Carbunclo’dur ve ayrıca Juan Soldado, Guayacán hazinesi, Payachatas, El Alicanto ve Andacollo bakire gibi efsaneler
- Hausa mitolojisi: Şili’nin merkez bölgesinin mitolojisi, ilk yerleştikleri alan olduğu ve Mapuche halkının birçok mitini özümsemesi ile karakterize edildiği için Kastilya kolonisinin tipik bir örneğidir . Ayrıca, sözlü gelenekle aktarılan ve değiştirilen bu bölgenin efsanelerine dair birçok referans vardır, bu nedenle birçok versiyonları vardır. En iyi bilinen mitolojik varlıklardan bazıları Pedro Urdemales, La Llorona, Chonchón ve Piuchén’dir. İnka lagünü, cacique Vitacura’nın cenaze töreni ve şeytanın (“El Mandinga”) Rere çanının görünümü ve cadılarla karşılaşmalar gibi efsaneleri vardır.
- Mapuche mitolojisi: Güney bölgesinin Şili mitolojisi, Mapuche dini ve Katolik dininin senkretizminden doğar. Ancak, Mapuche mitolojisi, Avrupalılar tarafından getirilen Yahudi-Hristiyan hurafelerinden daha çok öne çıkar. Mapuche halkının mitolojisi ve inançları, Mapuche etnik grubunu oluşturan farklı gruplara (Huilliches, Pehuenches ve Picunches ve diğerleri) ortak olan bir dizi efsane ve mit ile birlikte, geniş ve kadim dini inançlardan doğan dünyayı ve yaratıkları ifade eder.
- Rapa Nui Mitolojisi: Paskalya Adası’nın mitolojisi veya daha doğru bir ifadeyle Rapa Nui, özellikle güzel, zengin ve eşsizdir. Kendi özelliklerine sahip bir kültüre sahip olmalarının temel nedeni, Polinezya’nın ve dünyanın “en izole adası” olmalarının ürünüdür. Büyük Polinezya kültürünün efsaneleri dizisi olarak, Paskalya Adası mitolojisi esas olarak denizciliktir. En göze çarpan özelliği, Rapa Nui tarihinin bir ürünü olan belirli bir dünya görüşünü sunmasıdır. Bu, sakinlerini insanın, dünyanın ve Paskalya Adası’nın yaratılışı hakkında çok yerel açıklamalar oluşturmaya yöneltti. Daha sonra adada neslin tükenmesi ve ardından hayatta kalma hakkında mitler ortaya çıktı. Bu gerçekler, Rapa Nui mitolojisini diğer Polinezya mitlerinden ve hatta daha da fazlası, kıta Amerikası ve Şili mitolojisinden ayırır. En önemli mitlerden veya mitolojik karakterlerden bazıları Hau-Maka, Hiva, Make-Make, Tangata Manu ve Yoke, Hiro’dur.
- Chilota mitolojisi: Chiloé’deki Şili mitolojisi, Chono ve Huilliche halklarının eski dinlerinin ve 1567’de Chiloé’nin fethine başlayan İspanyolların getirdiği efsaneler ve batıl inançların karışımından oluşmuştur. Bununla birlikte, kendi başına çok zengin, geniş ve karmaşık bir mitoloji yaratacak olan senkretizm süreci başlar. Bu mitoloji, Şili’de var olan diğer inanç ve mitlerden bağımsız olarak büyüdü ve gelişti. Bunun nedeni, Ngen Mapu’nun gücü nedeniyle takımadaların Şili’deki diğer İspanyol mülklerinden ayrıldığında yaşadığı izolasyondu.
- Patagonya mitolojisi: Bu, Şili’nin Austral bölgesinin mitolojisidir, bu mitoloji Aonikenk, Kawésqar, Selk’nam ve Yagán gibi güney yerlilerinin dünya görüşünden doğmuştur. Gualicho, Ayayema, Temáukel, Watauinewa, Habshi, El-lal ve Calafate bitkisinin kökeni gibi mitleri içerir. Ayrıca bölgeye ilk Avrupalı keşif gezilerinde ortaya çıkan ve muhtemelen Torres del Paine ile ilişkili olan Patagonya Devleri mitini de vurgular.
Mapuçe Mitolojisinin Kökenleri ve Doğa İle İlişkisi

Şili mitolojisinin kalbi büyük ölçüde Mapuçe halkının kadim inançlarında atar. “Toprağın İnsanları” anlamına gelen Mapuçeler için doğa sadece bir çevre değil, yaşamın ta kendisi, ruhların evi ve kutsal bir varlıktır. Mapuçe mitolojisinin kökenleri, dünyanın yaratılışına, doğanın işleyişine ve insanlarla diğer varlıklar arasındaki ilişkiye dair derin gözlemlere dayanır.
Onların dünyasında her şeyin bir Ngen‘i, yani bir ruhu veya koruyucusu vardır. Dağların Ngen’leri, nehirlerin Ngen’leri, ağaçların Ngen’leri… Hepsi saygı duyulması gereken, dengeyi koruyan varlıklardır. Mapuçe mitolojisi, bu Ngen‘lerle ve diğer doğaüstü varlıklarla uyum içinde yaşamayı, onlara karşı gelmemeyi öğütler. Depremler, seller, volkanik patlamalar gibi doğa olayları genellikle bu uyumun bozulmasının veya doğaüstü güçlerin mücadelesinin bir yansıması olarak görülür. Mapuçe anlatılarında, hayvanlar, bitkiler ve doğal unsurlar sıklıkla insanlarla etkileşime girer, dersler verir veya kaderi etkiler. Bu mitoloji, Mapuçe kültürünün temelini oluşturur ve onların topraklarına olan derin bağlılığını ve saygısını anlamanın anahtarlarından biridir.
Trentren Vilu ve Caicai Vilu: Şili’nin Coğrafyasını Şekillendiren Efsanevi Yılanlar
Mapuçe mitolojisinin en bilinen ve Şili’nin coğrafyasını açıklayan efsanelerinden biri, devasa yılanlar Trentren Vilu ve Caicai Vilu’nun mücadelesidir.
- Caicai Vilu: Denizleri kontrol eden, suyu yöneten devasa, kanatlı bir yılan. İnsanların karada yaşamaya başladıkça denize ve deniz canlılarına karşı saygısızlaştığını görünce öfkelenir ve büyük bir sel başlatır. Amacı tüm insanlığı boğmaktır.
- Trentren Vilu: Karayı ve dünyayı koruyan devasa, tüylü bir yılan. Caicai Vilu’nun eylemlerini görünce, insanları sırtına alarak veya yardım etmelerini sağlayarak onları suların yükseldiği yerlerden daha yükseğe taşımaya başlar. Trentren Vilu yükseldikçe, yeryüzünü de yükseltir ve dağlar oluşturur.
Bu efsaneye göre, Caicai Vilu suları yükseltmeye devam ederken, Trentren Vilu da insanları korumak için dağları daha da yükseltir. Bu mücadele, sonunda suların çekilmesiyle sonuçlanır, ancak ardında Şili’nin engebeli, dağlık arazisini ve derin vadilerini bırakır. Efsane, hayatta kalan bazı insanların yılanlara dönüştüğünü veya yeni kabileler kurarak Mapuçe halkının ataları olduğunu anlatır. Bu hikaye, Mapuçe kültürü için denge, saygı ve doğanın gücünü anlatan temel bir kozmik savaşı temsil eder.

Colo Colo: Mapuçe Halkının Korkulu Rüyası Kan Emici Yaratık
Mapuçe mitolojisinde pek çok doğaüstü varlık bulunur, ancak en korkutucularından biri kesinlikle Colo Colo’dur. Bu yaratık, genellikle bir evin civarında veya içinde beliren, tüyler ürpertici bir varlıktır.
Colo Colo’nun kökenine dair farklı anlatımlar olsa da en yaygın olanı, kuluçkaya yatması gereken bir horozun yumurtlamasıyla ortaya çıktığıdır (yaşlı horozların bazen yumurtladığına inanılır). Bu yumurtadan çıkan, fareye benzeyen, yılan gövdeli veya bazen tavuk görünümlü bir yaratıktır. Ancak sıradan bir yaratık değildir. Colo Colo, uyuyan insanların, özellikle çocukların kanını emerek beslenir. Geceleri sessizce dolaşır ve kurbanlarının nefesini veya yaşam enerjisini emer. Bu durum, kurbanın gittikçe zayıflamasına, hastalanmasına ve sonunda ölmesine neden olabilir.
Colo Colo’dan korunmak için evlerin etrafına veya içine kutsal bitkiler asılır, dualar okunur veya özel ritüeller yapılır. Bu efsane, Mapuçe kültüründe gizli tehlikeleri, hastalıkları veya açıklanamayan zayıflıkları sembolize eder ve insanlara çevrelerine karşı dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatır.

Alicanto: Atacama Çölü’nün Işıltılı Altın Kuşu
Şili’nin kuzeyindeki devasa ve kurak Atacama Çölü, kendine has mitolojisiyle de dikkat çeker. Bu efsanelerin en renklilerinden biri Alicanto kuşudur. Alicanto, madencilerin ve servet arayanların hayali bir kuşudur.
Alicanto, efsanelere göre altın ve gümüş madenleriyle beslenir. Vücudu, yediği metallerin parıltısıyla ışıldar, özellikle geceleri muhteşem bir ışıltı yayar. Ancak ilginç bir özelliği vardır: Eğer midesi değerli metallerle dolmuşsa, uçamaz hale gelir ve sadece zıplayarak ilerler. Eğer açsa, normal bir kuş gibi uçar.
Alicanto’yu bulmak, şanslı madenciler için gizli hazinelerin yerini keşfetmek anlamına gelir. Kuşun gece yaydığı ışıltı, yakındaki zengin bir madeni işaret eder. Ancak Alicanto’yu takip etmek tehlikelidir. Eğer kuş, takipçisinin açgözlü veya kötü niyetli olduğunu hissederse, ışıltısını söndürür ve takipçisini çölün derinliklerinde kaybolmaya mahkûm edebilir. Bu yüzden Alicanto’yu takip edenlerin dürüst ve sabırlı olması gerektiğine inanılır. Alicanto efsanesi, Atacama’nın madencilik geçmişini, servet hayallerini ve çölün hem zenginlik vaat eden hem de tehlikeli doğasını yansıtır.

Chiloé Adası’nın Büyülü Varlıkları: La Pincoya ve Trauco
Şili’nin güneyindeki Chiloé Adası, anakaradan farklı, kendine ait zengin ve gizemli bir mitolojiye sahiptir. Sisli ormanları, engebeli kıyıları ve denizle iç içe geçmiş yaşam tarzı, Chiloé’ye özgü mitolojik varlıkların doğmasına neden olmuştur. Bu varlıklardan ikisi en bilinenleridir:
- La Pincoya: Denizin ruhu veya perisi olarak betimlenen, güzel ve genç bir kadındır. Genellikle plajda veya deniz yüzeyinde, su yosunlarından yapılmış bir tür giysi içinde dans ederken görülür. La Pincoya’nın dansı, adanın balıkçıları için hayati öneme sahiptir. Eğer yüzünü denize dönerek dans ederse, bu zengin bir av mevsiminin habercisidir ve balıkçılar denize açılmalıdır. Eğer yüzünü karaya dönerek dans ederse, bu kötü bir av mevsiminin işaretidir ve balıkçıların denizden uzak durması gerekir. La Pincoya, denizin bereketiyle ilişkilidir ve bazen boğulan denizcilerin ruhlarını Caleuche gemisine taşıdığına da inanılır. O, Chiloé kültüründe umudu, bereketi ve denize duyulan saygıyı temsil eder.
- Trauco: Chiloé’nin ormanlarında yaşayan, küçük (yaklaşık 80 cm boyunda), biçimsiz ve çirkin bir cüce veya orman ruhudur. Genellikle bir ağaç kütüğü gibi kambur duruşu ve ayakları yerine kütük benzeri uzuvlarıyla betimlenir. Trauco, ormanda dolaşan yalnız kadınları hipnotize etme ve baştan çıkarma gücüne sahiptir. Bu efsane, adada istenmeyen gebelikleri açıklamak için kullanılmış olabilir. Trauco tehlikeli ve kötü niyetli olarak görülse de, gücü sınırlıdır ve genellikle sadece kadınlar üzerinde etkilidir. Erkekler için ise genellikle zararsızdır, ancak ormanda kaybolmalarına veya küçük kazalara neden olabilir. O, ormanın bilinmeyen tehlikelerini ve adanın kendine özgü sosyal normlarını temsil eder.

Caleuche: Sisler İçinde Kaybolan Hayalet Gemi
Chiloé mitolojisinin bir diğer ikonik varlığı da Caleuche’dir (veya Kaleuche). Bu, adanın kıyılarında sisler içinde beliren ve kaybolan efsanevi bir hayalet gemidir.
Caleuche, genellikle geceleri, parlak ışıklar saçarak ve uzaktan gelen müzik ve kahkaha sesleriyle duyularak ortaya çıkar. Kendine ait bir bilinci olduğuna ve okyanusu dolaştığına inanılır. Geminin mürettebatı, denizde boğulan denizcilerin ruhlarından oluşur. La Pincoya ve kardeşleri Pincoy ve Picoy tarafından gemiye alındıklarına inanılır.
Caleuche efsanesi, geminin canlı bir varlık gibi olduğunu ve bazen su altında seyahat ederek görkemli bir saray olarak barındığını söyler. Geminin varlığı, adanın kıyılarında gizemli olayları, kaybolan tekneleri veya aniden ortaya çıkan sisleri açıklamak için kullanılır. Bazı hikayelere göre Caleuche, uluslararası ticaret yapar ve gizli anlaşmalara aracılık eder, bu yüzden bazen adada açıklanamayan zenginliklerin kaynağı olarak görülür. Ancak gemiyi görmek tehlikeli olabilir; görenler ya gemiye alınır ve asla geri dönmez ya da yüzleri kalıcı olarak çarpılır. Caleuche efsanesi, Chiloé’nin denizle olan derin bağını, denizin gizemini ve adanın izole edici atmosferini yansıtır.

Rapa Nui’nin Moai Heykelleri ve Tangata Manu Kültü
Şili anakarasından binlerce kilometre uzakta, Pasifik Okyanusu’nun ortasında yer alan Rapa Nui (Paskalya Adası), Polinezya kökenli eşsiz bir kültüre ve mitolojiye sahiptir. Şili’nin bir parçası olarak, bu gizemli ada ve efsaneleri de Şili mitolojisi atlasının önemli bir bölümünü oluşturur.
- Moai Heykelleri: Rapa Nui’nin en tanınan özelliği, adanın dört bir yanına yayılmış devasa taş heykeller olan Moai’lerdir. Bu heykellerin, klanların veya ailelerin önemli atalarını temsil ettiğine inanılır. Ataların ruhlarının (mana), klanlarını ve adayı koruduğuna inanılırdı. Moai’lerin yapımı ve taşınması, Polinezya dünyasında eşi benzeri olmayan bir mühendislik başarısıdır ve adanın sosyal yapısının, inançlarının ve kaynaklarının dağılımının bir yansımasıdır. Heykellerin genellikle adanın içine, köylere bakacak şekilde yerleştirilmesi, ataların yaşayanları koruma rolünü vurgular.
- Tangata Manu Kültü (Kuş Adam Kültü): Moai yapımının altın çağı sona erdikten sonra, Rapa Nui’de yeni bir kült ortaya çıktı: Tangata Manu kültü. Bu kült, adanın en büyük tanrısı Makemake ile ilişkilidir. Her yıl, adanın farklı kabilelerinin temsilcileri, en güneydeki Orongo köyünde toplanır ve adanın dışındaki Motu Nui adacığına yüzerek ilk Manutara (Siyah Sırtlı Sumağı kuşu) yumurtasını getirme yarışına katılırlardı. Yumurtayı ilk getiren kişinin kabilesi bir yıl boyunca adayı yönetme hakkı kazanırdı. Bu kişi “Kuş Adam” (Tangata Manu) unvanını alırdı ve o yıl boyunca kutsal kabul edilirdi. Bu kült, adanın tarihinde büyük bir sosyo-politik değişimi temsil eder ve kabileler arası rekabeti, kaynak kıtlığını ve geleneksel inanç sistemlerinin evrimini yansıtır. Tangata Manu yarışması, adanın izole ortamında hayatta kalma mücadelesinin sembolik bir ifadesiydi.
Şili mitolojisi, bu birbirinden farklı coğrafyalarda yeşeren, ancak hepsi doğanın gücünü, atalara saygıyı ve insan yaşamının gizemlerini açıklama çabasını yansıtan zengin hikayelerle doludur. Bu efsaneler, Şili halkının kimliğinin, tarihinin ve topraklarına olan derin bağının ayrılmaz bir parçasıdır.
İşte bu büyüleyici varlıklardan bazılarını özetleyen küçük bir tablo:
Varlık/Efsane | Köken/Bölge | Temel Özelliği |
---|---|---|
Ngen | Mapuçe | Doğanın ruhları/koruyucuları (dağ, nehir, ağaç vb.) |
Trentren Vilu | Mapuçe | Karayı yükselterek insanları selden koruyan dev yılan |
Caicai Vilu | Mapuçe | Saygısızlığa öfkelenip sel başlatan dev deniz yılanı |
Colo Colo | Mapuçe | Horoz yumurtasından çıkan, uyuyanlardan kan/yaşam enerjisi emen yaratık |
Alicanto | Atacama Çölü | Altın/gümüş yiyen, madenleri bulan ışıldayan kuş |
La Pincoya | Chiloé Adası | Denizin perisi, dansıyla balıkçı avını belirler, bereket getirir |
Trauco | Chiloé Adası | Ormanda yaşayan küçük, çirkin, kadınları baştan çıkaran orman cücesi |
Caleuche | Chiloé Adası | Sisler içinde dolaşan, ışıklar saçan, müzik duyulan hayalet gemi |
Moai Heykelleri | Rapa Nui (Paskalya) | Ataları onurlandıran ve koruyan devasa taş heykeller |
Tangata Manu Kültü | Rapa Nui (Paskalya) | Yıllık Kuş Adam yarışması ve yönetici seçimi, Makemake ile ilişkili |
Bu efsaneler, Şili’nin sadece coğrafi olarak değil, kültürel olarak da ne kadar çeşitli ve derin bir ülke olduğunu gösteriyor. Her biri, ait olduğu bölgenin doğasını, insanlarının yaşam biçimini ve inançlarını yansıtan canlı birer hikaye. Şili mitolojisi atlasına yaptığımız bu kısa yolculuk, umarım sizi bu büyüleyici dünyayı daha fazla keşfetmeye teşvik eder.