
Tanrılar denince aklınıza ne gelir? Pırıl pırıl tahtlar, bulutların üzerinde ziyafetler, görkemli saraylar, altın saçlı, çelik kaslı karakterler, değil mi? Eh, Kore mitolojisi, bu klişeyi alıp klozetten aşağı sallayan (affedersiniz ama konu bu!) bir karakterle karşımıza çıkar: Cheuksin. Kendisi, Kore ev tanrıları panteonunun en az kıskanılacak köşesine yerleşmiş, daimi olarak sinirli, genellikle intikam peşinde koşan, “lanetli” sıfatını fazlasıyla hak eden tuvalet (veya geleneksel olarak dış tuvalet, yani byeonso) tanrıçasıdır.
Cheuksin, diğer ev tanrıları (mutfak tanrıçası Jowangshin, kapı tanrısı Munjeonshin, ahır tanrısı Ulganshin vb.) gibi evin belirli bir bölümünden sorumludur. Ancak onun sorumluluk alanı… biraz kokuşmuş. Kimse sonsuzluğun tuvaletinde tek başına pineklemek istemezdi herhalde, değil mi? Peki Cheuksin buraya nasıl düştü? Cevabı, Kore mitolojisinin derin ve bazen acımasız hikayelerinde yatıyor.
Cheuksin’in Efsanevi Kökeni: Munjeon Bonpuri ve Jeju Adası Anlatıları

Cheuksin’in talihsiz hikayesi, Kore şamanik mitlerinin ve özellikle Jeju Adası’na özgü olan Munjeon Bonpuri destanının kalbinde yer alır. Bu destan, aslında başlangıçta bir tuvalet tanrıçası olmadığını anlatır. Kendisi, yedi oğlu olan saygın bir kadındır. Kocasına (bazı versiyonlarda adı Namin gibi geçer), evlerine hizmetçi olarak aldıkları Nokdisaengin adında genç ve güzel bir kadınla ihanet eder.
Hikaye karmaşıklaşır. Kocası, Nokdisaengin‘in manipülasyonuyla Cheuksin ve oğullarını evden kovar. Cheuksin, yedi oğluyla birlikte kaderine terk edilir. Çaresizlik içinde, Nokdisaengin ile yüzleşmek ve hakkını aramak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Ancak işler daha da kötüye gider. Evine döndüğünde Nokdisaengin tarafından tanınmaz veya kötü muamele görür, hatta bazı anlatılarda intihar etmeye itilir.
Bu trajik olaylar silsilesinin sonunda, Cheuksin ve oğulları çeşitli ev tanrılarına dönüşürler. Oğulları genellikle kapı tanrıları (Munjeon) olurlar, evin girişini korurlar. Peki ya Cheuksin? İşte burası hikayenin en acımasız kısmı. Bir zamanlar saygın bir anne ve eş olan bu kadın, en istenmeyen yere, dış tuvalete (byeonso) sürgün edilir ve buranın tanrıçası olur. Bu, kocası ve metresi Nokdisaengin‘in ihanetinin ve kendi trajedisinin bir sonucudur. Kim derdi ki evlilik sorunları kozmik bir fiyaskoya dönüşüp sizi umumi tuvaletin koruyucu ruhu yapsın?
Cheonjiwang ve Jowangshin ile Olan İlahi Çatışma
Cheuksin’in tuvalete sürgünü sadece aile içi dramın sonucu değildir; aynı zamanda diğer tanrılarla olan anlaşmazlıkların da bir ürünüdür. Mitlere göre, tanrılar arasında çeşitli alanların yönetimi için bir tür rekabet veya görev dağılımı yarışması yaşanır. Cheuksin, orijinal adı bilinse de (bazı kaynaklar onu Sedaejeong gibi başka bir isimle anar), bu kozmik mücadelede ne yazık ki kaybeden tarafta yer alır.
En belirgin çatışması, evin en sıcak ve merkezi yeri olan mutfağın tanrıçası Jowangshin ve gökler kralı Cheonjiwang ile yaşanır. Belki başlangıçta kapı tanrısı (Munjeon) olmak istemişti, tıpkı oğulları gibi. Ancak Jowangshin, evin kalbini, ocağı ve mutfağı ele geçirdi. Cheonjiwang zaten göklerin patronuydu, evin dışındaki geniş alanları yönetiyordu. Geriye kalan en “az popüler” yerlerden biri de tuvaletti. İlahi bir görevlendirme veya kaybetme cezası olarak, bu pis ve izole köşe reva görülür.
Bu durum, Cheuksin’in öfkesini daha da artırır. Düşünsenize, mutfak tanrıçası sıcacık ocağın başında pirinç kekleri ve lezzetli yemekler koklarken, ev halkının saygısını ve bolca ikramını alırken, siz karanlık, soğuk ve kokulu bir çukurda unutulmuşsunuz. Jowangshin ile arasındaki bu “sıcak mutfak vs. soğuk tuvalet” rekabeti, mutfak tanrıçasına karşı duyduğu bitmek bilmez kıskançlık ve kinin temelini oluşturur. Bu ilahi çatışma, onun karakterini ve insanlarla olan etkileşimini derinden şekillendirir. Büyük bir terfi sayılmazdı doğrusu.
Sürgünü ve Gazap Dolu Yalnızlığı

Artık Cheuksin’in yeni “sarayına” yakından bakalım: geleneksel Kore dış tuvaleti, yani byeonso. Bu mekan, evin diğer bölümlerine göre genellikle daha uzak, izole ve kesinlikle daha az davetkardır. Karanlıktır, kokuludur ve hijyen açısından modern standartların çok uzağındadır. Cheuksin, buraya sadece sürgün edilmekle kalmamış, aynı zamanda bu mekanın ruhu olarak yaşamaya mahkum edilmiştir.
Bu sürgün, onun gazap dolu yalnızlığını besler. Günlerini karanlıkta, etrafındaki hoş olmayan manzaralar ve kokular eşliğinde geçirir. Diğer ev tanrıları evin içinde, ailenin ortasında, neşe dolu anlara tanık olurken, sadece insanların en temel ve “kirli” ihtiyaçlarını giderdiği anlara şahit olur. Bu maruziyet, onun içinde biriken öfkeyi, hayal kırıklığını ve terk edilmişlik hissini kat kat artırır.
Bu yalnızlık ve hüsran, onu tehlikeli bir tanrıça yapar. O, evin diğer tanrıları gibi koruyucu bir figürden ziyade, saygı gösterilmezse, öfkesiyle felaket getirebilecek intikamcı bir ruha dönüşür. En korkulan intikamı, genellikle saygısız davranan veya dikkatli olmayan kişilerin tuvalet çukuruna düşmesine veya tuvalette beklenmedik kazalar yaşamasına neden olmaktır. Kimse onu kızdırmak istemez, hele ki “makamında” iken!
Altı Sayısının Laneti: Ay Takviminde Yasaklı Günler
Cheuksin’in huysuzluğunun ve tehlikesinin belirli zamanlarda arttığına inanılır. Kore halk inancına göre, Ay Takvimi’nin her ayının 6’sı, 16’sı ve 26’sı, Cheuksin’in özellikle güçlü, hassas ve intikamcı olduğu günlerdir. Bu günler, “Cheuksin’in günleri” olarak kabul edilir ve bu tarihlerde dış tuvaletle ilgili belirli işlerden kaçınılması gerektiğine inanılır.
Neden altı sayısı? Mitolojide bu sayının özel bir anlamı olabilir veya sadece Cheuksin’in keyfi bir tercihi olabilir. Belki de bu günlerde enerjisi yükseliyordur, belki de sadece ekstra huysuz hissediyordur. Sebep ne olursa olsun, halk arasında bu günlerde tuvalet etrafında dikkatli olmak esastır.
Özellikle bu uğursuz günlerde eski dış tuvaletleri taşımak veya yıkmak büyük tehlike kabul edilir. Cheuksin’in bu müdahalelerden hiç hoşlanmadığı ve bunu yapanlara anında lanet getirebileceği düşünülür. Günümüzde modern tuvaletlere geçilse de, bu inancın izleri hala bazı geleneksel ailelerde görülebilir. Kısacası, ay takviminin altı ile biten günlerinde, tuvalete girerken iki kere düşünün ve onu rahatsız etmemeye özen gösterin. Aceleniz varsa bile, bu günlerde “Altı’nın Laneti”ne takılmamak için beklemek isteyebilirsiniz!
Ttongtteok Ritüeli: Dung Pirinç Keki ile Yapılan Jesa Ayinleri
Cheuksin gibi öfkeli ve intikamcı bir tanrıçayı memnun etmek zor olabilir, ama Kore halkı yüzyıllardır onun gazabından kaçınmak için çeşitli ritüeller geliştirmiştir. Bunların en bilinenlerinden biri, özellikle Jeju Adası’nda yaygın olan Ttongtteok adı verilen özel bir pirinç keki (tteok) ile yapılan Jesa (atalara veya tanrılara sunu) ayinleridir.
“Ttongtteok” kelimesi kelimenin tam anlamıyla “dung pirinç keki” anlamına gelir. Adı biraz mide bulandırıcı olsa da, kekin kendisi dışkıdan yapılmaz! Adının bu şekilde olmasının, Cheuksin’in ismine ait olan tuvalete ve oradaki “ürüne” bir gönderme olduğu düşünülür. Bu kekler, genellikle darı unu, pirinç unu ve bezelye gibi malzemelerle yapılır ve genellikle onun günlerinde veya yeni bir dış tuvalet inşa edildiğinde ya da taşındığında sunulur.
Bu ritüelin amacı açıktır: Cheuksin’i yatıştırmak, ona saygı göstermek ve böylece onun neden olabileceği kazalardan, hastalıklardan veya talihsizliklerden korunmaktır. Tuvalete sunulan bir pirinç keki fikri modern kulaklara tuhaf gelse de, bu, eski Kore halkının evlerinin her köşesindeki ilahi güçlere duyduğu derin saygıyı ve onların öfkesinden duyduğu korkuyu gösterir. Bir sonraki sefere yolda tteok yiyen birini görürseniz, aklınıza Cheuksin ve onun “kokulu” ikramları gelebilir! Şaka şaka… Belki de gelmez:)))
Çocuklara Karşı Öfke: Nokdisaengin Efsanesi ve Cheuksin’in İntikamı

Cheuksin’in öfkesinin en çok hedef aldığı gruplardan biri de ne yazık ki çocuklardır. Bunun temelinde, onun kendi trajedisine neden olan Nokdisaengin‘in genç ve küstah bir figür olması yatar. Cheuksin, özellikle tuvalet etrafında dikkatsiz, saygısız veya alaycı davranan çocuklardan hiç hoşlanmaz. Onlar, ona Nokdisaengin‘i ve çektiği eziyeti hatırlatır.
Mitolojide, Cheuksin’in çocuklara karşı intikamının örnekleri bulunur. En bilinen hikayelerden biri, tuvalet çukuruna çok yaklaşan, tuvaletle alay eden veya onun mekanına saygısızlık eden çocukların başına gelenlerdir. Cheuksin, bu çocukların dengesini kaybetmelerine, tuvalet çukuruna düşmelerine veya ciddi şekilde yaralanmalarına neden olabilir. Bu hikayeler, çocukları tuvalet etrafında dikkatli olmaları ve bu mekana saygı duymaları konusunda uyarmak için kullanılırdı.
Eski zamanlarda, dış tuvaletler tehlikeli yerler olabilirdi, özellikle de karanlıkta veya yağmurlu havada. Cheuksin efsanesi, bu fiziksel tehlikeyi doğaüstü bir korkuyla pekiştirerek pratik bir amaca da hizmet ediyordu: “Dikkatli ol, yoksa seni yakalar!” mesajı, yaramaz çocukları hizaya getirmek için oldukça etkili bir yöntemdi. Yani, Kore’de büyüyorsanız, tuvalete giderken koşmamayı ve kapıyı hızla çarpmamayı öğrenirdiniz. Cheuksin teyzemizden çekinilirdi!

Sonuç
Cheuksin, Kore mitolojisinin parlak ve kahraman dolu karakterleri arasında biraz kasvetli bir istisna olarak durur. O, ihanete uğramış, sürgün edilmiş, unutulmuş ve daimi olarak sinirli bir tanrıçadır. Onun hikayesi, evdeki en “önemsiz” görünen köşenin bile kendi ruhu ve tehlikesi olabileceğini hatırlatır. Modern tuvaletler belki biraz işsiz bırakmış olabilir, ancak onun efsanesi, Kore halk inancının ilginç ve mizahi derecede karanlık bir parçası olarak yaşamaya devam ediyor.
Bir dahaki sefere tuvalete gittiğinizde, belki de çok kısa bir an için Cheuksin’i düşünürsünüz. Ona saygı gösterin, altı ile biten günlerde dikkatli olun ve kesinlikle Ttongtteok ikram etmeyi düşünmeyin (modern versiyonları vardır, merak etmeyin!). Unutmayın, bazı tanrıların gazabı küçümsenemez… Özellikle de o gazap sürekli olarak hoş olmayan bir ortamda demleniyorsa! Kore mitolojisinin kesinlikle en unutulmaz tanrıçasıdır, keşke biraz daha az “kokulu” bir şekilde hatırlansaydı!