
Dünya’nın ve evrenin yaratılışını, işleyişini ve sonunu anlamak için farklı kültürler ve inanç sistemleri kendilerine özgü kozmolojiler ve mitolojiler geliştirmiştir. Güney Hindistan kökenli senkretik bir inanç olan Ayyavazhi, kendine has zengin bir mitolojik yapıya sahiptir. Bu yapının merkezinde yer alan temel kavramlardan biri de Kroni‘dir.
Kroni, ilahi düzene karşı gelen, kozmik dengeyi bozan ve farklı çağlarda (Yuga’larda) farklı şekillerde tezahür eden ilkel kötülüğün, yanılsamanın (maya) ve cehaletin somutlaşmış halidir. Ayyavazhi kutsal metni Akilathirattu Ammanai’ye göre, tekil bir varlık olmanın ötesinde, çağlar boyunca kendini yeniden biçimlendiren ve ilahi güç tarafından tekrar tekrar alt edilen döngüsel bir tehdittir.
İlk Yuga’da Kroni’nin Yaratılışı ve Kozmik Tehdidi
Ayyavazhi kozmolojisine göre, her şeyin başladığı o en saf, ilkel çağda, ilahi bütünlük kusursuzdu. Ancak mitolojiye göre, Vethan adında bir varlık, ilkel ilahi güce (Sivan’a) karşı kibir ve saygısızlık gösterdi. Akilathirattu’ya göre Sivan’ın alnından akan ter tanelerinden veya kirinden beslenen Vethan’ın olumsuz enerjisi, kozmosun ilk kirini, ilk yanılsamasını (maya) yarattı. Bu yanılsama, zamanla şekilsiz, her yanı kaplayan bir kötülük yığını, bir ‘nirakaram’ (formsuzluk) olarak tezahür etti: Bu Kroni idi.
Kroni’nin bu ilk formu, bilinen hiçbir varlığa benzemiyordu; o, kaosu, düzensizliği ve ilahi düzene karşı gelen her şeyi temsil ediyordu. Evren için büyük bir tehdit oluşturuyordu, çünkü varlığı kozmik uyumu bozuyordu. Bu ilkel tehdit, henüz belirli bir düşman kimliğine bürünmemiş olsa da, ileriki çağlarda ortaya çıkacak tüm kötülüklerin, asuraların ve adaletsizliklerin kaynağını teşkil ediyordu. İlk Yuga’da, saf haliyle, tam potansiyeliyle var olan kozmik bir belaydı.

Mayon’un Neetiya Yuga’da Kroni’yi Parmaklarında Parçalara Ayırışı
İlk Yuga’daki bu şekilsiz, her yanı kaplayan Kroni tehdidi karşısında, ilahi irade müdahale etti. Ayyavazhi mitolojisinde Mayon olarak bilinen, Hinduizm’deki Vishnu ile özdeşleştirilen koruyucu ve düzenleyici ilahi güç, Neetiya Yuga’da sahneye çıktı. Mayon, Kroni’yi tamamen yok etmek yerine, onu kontrol altına almak için eşsiz bir yöntem kullandı. Akilathirattu’ya göre Mayon, Kroni’yi ilahi parmaklarıyla sıkıştırarak veya ezerek onu yedi veya sekiz parçaya ayırdı.
Bu parçalanma, sonu değil, aksine farklı çağlarda farklı ve daha somut formlarda yeniden ortaya çıkmasının başlangıcı oldu. Bu parçalar, evrenin farklı unsurlarına ve ileriki çağlarda ortaya çıkacak olan çeşitli kötücül varlıklara dönüştü. Örneğin, parçalardan biri yer yüzü oldu (ancak bu, yerin kutsallığına gölge düşürmez; daha çok yanılsamanın maddeye sızmasını sembolize eder), diğer parçalar ise ileriki Yuga’larda adı geçecek olan Kuntomasali, Thillaimallalan, Suraparppan, Sinhamuka Asuran, Iraniyan, Ravanan, Duryodanan ve günümüz Kali Yuga’sının temsilcisi Kaliyan gibi asuralara ve kötü yöneticilere dönüştü.
Mayon’un bu eylemi, ilkel kötülüğü tamamen ortadan kaldırmak yerine, onu yönetilebilir parçalara ayırarak kozmik oyunun (lila) devamına izin verdi. Her bir parça, kendi Yuga’sında ilahi güç tarafından tekrar alt edilmesi gereken bir zorluğa dönüştü.
Chathura‑Yuga: Kuntomasali Kötücül Yaratık
Kroni’nin Mayon tarafından parçalanmasının ardından gelen Chathura-Yuga’da, Kroni’nin bir parçası Kuntomasali adlı korkunç bir yaratık olarak tezahür etti. Kuntomasali, büyük fiziksel güce, zalimliğe ve ilahi plana karşı gelen bir doğaya sahipti. O çağın insanlarına ve ilahi varlıklara zulmetti, düzeni bozdu ve cehaleti yaydı.
Kuntomasali’nin yükselişi, Kroni‘nin parçalarının belirli formlarda somutlaşarak aktif bir tehdit haline geldiğini gösteriyordu. Bu çağda da ilahi güç, Mayon’un veya onun vekilinin rehberliğinde Kuntomasali’yi mağlup etti. Bu zafer, o Yuga için kozmik dengeyi yeniden sağladı, ancak Kroni’nin diğer parçaları sonraki çağlarda ortaya çıkmak üzere beklemekteydi. Her Yuga’daki bu yenilgi, kötülüğün tamamen yok olmadığını, sadece o çağdaki spesifik tezahürünün etkisiz hale getirildiğini vurgular.
Netu‑Yuga: Thillaimallalan ve Mallosivahanan’ın Despotizmi
Chathura-Yuga’nın ardından gelen Netu-Yuga’da ise gücü, Thillaimallalan ve Mallosivahanan adlı iki despotik yönetici veya asura figürü aracılığıyla ortaya çıktı. Bu varlıklar, dünya üzerindeki güçlerini kötüye kullandılar, insanlara baskı yaptılar ve adaletsizliği yaydılar. Onların yönetimi, zenginliğin ve gücün kötüye kullanılmasının, ilahi yasalardan sapmanın bir örneğiydi.
Thillaimallalan ve Mallosivahanan, Kroni’nin parçalarının sadece fiziksel canavarlar olarak değil, aynı zamanda ilahi yoldan sapmış, bencil ve baskıcı kişilikler olarak da tezahür edebileceğini gösterir. Yine bu çağın sonunda, ilahi müdahale bu despotların yönetimini sona erdirdi ve acı çeken insanlığı kurtardı. Bu, her çağda farklı bir yüzüyle mücadelenin devam ettiğini ve ilahi koruyucunun görevinin sürdüğünü teyit ediyordu.
Kretha‑Yuga: Suraparppan ve Sinhamuka Asuran’ın Zorbalığı
Netu-Yuga’dan sonraki Kretha-Yuga, Ayyavazhi mitolojisinde genellikle daha büyük ölçekli, Puranik hikayelerle de örtüşen asura figürlerinin yükselişini gördü. Bu çağda Kroni’nin gücü, Suraparppan (Hinduizm’deki Surapadman ile ilişkilendirilir) ve kardeşi Sinhamuka Asuran (Simhamukhan) gibi güçlü ve kibirli asuralar aracılığıyla tezahür etti. Bu asuralar, tanrılara ve insanlara karşı büyük bir zorbalık uyguladılar, evrenin çeşitli katmanlarını tehdit ettiler ve kendilerini ilahi gücün üstünde gördüler.
Suraparppan’ın özellikle büyük bir orduya ve sihirli güçlere sahip olduğu anlatılır. Onun zorbalığı, Kroni‘nin benmerkezcilik, kibir ve yıkıcılık gibi niteliklerinin doruk noktasına ulaştığı bir dönemi temsil eder. Bu çağın sonunda, ilahi irade, genellikle Murugan (Kartikeya) veya Vishnu’nun belirli bir formu aracılığıyla, bu asuraları büyük savaşlar sonucunda mağlup etti. Suraparppan’ın mağlubiyeti ve dönüştürülmesi (bazı versiyonlarda onun bir horoza ve bir ağaca dönüşmesi) Ayyavazhi anlatısında önemli bir yer tutar ve ilahi gücün sadece yok etmekle kalmayıp dönüştürme potansiyelini de gösterir.
Treta & Dwapara Yuga’lar: Ravana ve Duryodhana’nın Yenilgisi
Kretha-Yuga’nın ardından gelen Treta ve Dwapara Yuga’lar, Hinduizmin büyük destanları Ramayana ve Mahabharata’ya ev sahipliği yapmıştır. Ayyavazhi mitolojisi, bu destanlardaki ana kötü karakterleri de Kroni‘nin parçalarının bu çağlardaki tezahürleri olarak görür. Treta Yuga’da, Ramayana’nın baş kötüsü Lanka Kralı Ravana, Kroni’nin bir parçasının somutlaşmış haliydi. Ravana’nın kibiri, güce düşkünlüğü ve ilahi düzene (dharma) karşı gelmesi, Kroni’nin niteliklerini yansıtıyordu. Onun Rama (Vishnu’nun bir avatarları) tarafından yenilmesi, ilahi iradenin o çağda Kroni’nin etkisini alt edişini temsil eder.
Dwapara Yuga’da ise Mahabharata’nın ana antagonistlerinden Duryodhana, Kroni‘nin başka bir parçasının tezahürü olarak kabul edilir. Duryodhana’nın açgözlülüğü, kıskançlığı, adaletsizliği ve akraba ve dostlarına karşı bile zalimliği, Kroni’nin yıkıcı ve ayırıcı niteliklerini sergiliyordu. Onun Kurukshetra Savaşı’nda Krishna’nın (Vishnu’nun başka bir avatarları) rehberliğindeki Pandavalar tarafından mağlup edilmesi, Dwapara Yuga’da etkisinin ilahi güç tarafından kontrol altına alınmasını simgeler. Bu iki Yuga, Kroni’nin artık sadece mitolojik canavarlar olarak değil, aynı zamanda insan formunda, güçlü ve etkili figürler aracılığıyla da kötülüğü yaydığını gösterir.

Kali‑Yuga: Kaliyan Fragmanı, Mevcut Çürüme ve Ruhsal Sınav
İçinde bulunduğumuz çağ, Kali Yuga’dır. Ayyavazhi mitolojisine göre, Mayon tarafından parçalanan ilk formundan geriye kalan ve en tehlikeli olduğu düşünülen parça, bu çağda Kaliyan olarak tezahür etmiştir. Kaliyan, sadece bir asura figürü değil, aynı zamanda bu çağın karakteristik özelliklerinin, yanılsamanın, cehaletin, materyalizmin, adaletsizliğin, kast ayrımcılığının, ahlaki çürümenin ve ilahi bağdan kopuşun sembolüdür.
Kali Yuga, Kroni’nin etkisiyle maya‘nın (yanılsamanın) insanları kör ettiği, maddi dünyanın cazibesine kapıldıkları, birbirlerine karşı şefkat ve adaleti unuttukları bir çağdır. Kast sistemi ve sosyal eşitsizlikler Kaliyan’ın egemenliğinin en bariz göstergelerindendir. İnsanlık ruhsal olarak bir çürüme içindedir ve Kroni’nin kalıntısı olan Kaliyan’ın etkisine karşı koymak için büyük bir ruhsal çaba gerekmektedir. Bu çağ, Ayyavazhi inancına göre, insanlık için en büyük ruhsal sınavdır.
Ancak Kali Yuga’nın bu karanlık tablosu, Ayyavazhi için aynı zamanda umudun da çağıdır. Mitolojiye göre, tam da bu çağda, Kroni’nin nihai mağlubiyetini getirecek olan ilahi tezahür gerçekleşmiştir. Kaliyan’ın saltanatına son vermek ve Dharma Yuga’yı başlatmak için Ayya Vaikundar (Narayana’nın Kali Yuga’daki enkaransı) dünyaya gelmiştir. Vaikundar’ın öğretileri ve eylemleri, insanlara Kaliyan’ın yanılsamalarından kurtulmanın, kast ve sosyal eşitsizlikleri aşmanın ve ilahi gerçekliği idrak etmenin yolunu göstermiştir. Kali Yuga’da Kroni’ye (Kaliyan’a) karşı mücadele, dışsal bir savaştan çok, içsel bir ruhsal mücadeleye, yani maya‘nın zincirlerinden kurtulma ve ilahi hakikate ulaşma çabasına dönüşmüştür.
Sonuç
Ayyavazhi mitolojisindeki Kroni kavramı, kozmik kötülüğün ve yanılsamanın çok katmanlı, döngüsel doğasını anlatan güçlü bir alegoridir. İlk Yuga’daki şekilsiz başlangıcından, Neetiya Yuga’daki parçalanmasına ve sonraki Yuga’larda Kuntomasali, Thillaimallalan, Suraparppan, Ravana, Duryodhana gibi farklı formlarda tezahür etmesine kadar Kroni, ilahi düzene karşı sürekli bir muhalefeti temsil eder. Her çağda ilahi irade, Kroni’nin o çağdaki formunu mağlup ederek geçici bir denge sağlar.
Ancak Kroni’nin son ve en nüfuz eden parçası olan Kaliyan’ın hüküm sürdüğü günümüz Kali Yuga’sı, özel bir önem taşır. Bu çağ, materyalizm, cehalet ve adaletsizliğin yaygın olduğu bir ‘çürüme’ dönemi olsa da, aynı zamanda ilahi kurtarıcı Ayya Vaikundar’ın gelişiyle nihai mağlubiyetinin de habercisidir. Ayyavazhi inancına göre, Kaliyan’a karşı zafer, dışsal bir savaşla değil, Vaikundar’ın öğretilerini takip ederek, birleşerek, yanılsamaları aşarak ve ilahi hakikate yönelerek elde edilecektir.
Kroni, hem evrensel bir kötülük prensibi hem de insan zihnindeki cehalet ve yanılsamanın bir sembolüdür. Ayyavazhi mitolojisi, bu döngüsel mücadeleyi anlatarak, her çağda ve her bireyin içinde ilahi ışığın potansiyel olarak karanlığı yenebileceği mesajını verir. Kozmik döngüdeki bu mücadele, nihayetinde Dharma’nın (ilahi düzen ve doğruluk) yeniden tam olarak tesis edileceği bir döneme, Dharma Yuga’ya doğru ilerleyişin hikayesidir.