Arçura Orman Cini
Arçura – Türk ve Çuvaş mitolojisinde Orman Cini. Arçuray (Arçurı, Arsurı, Arçuri) olarak da söylenir.
Özellikleri
Ormanlarda yaşayan şeytâni, kötücül bir varlıkdır. Uzun saçlı, kara görünümlü, tüm vücûdu kıllarla kaplıdır. İkisi önde ikisi arkada dört gözü bulunur. Üç kolu ve üç bacağı vardır. Saçları yere değecek kadar uzundur. Öldürmez ama insana bedenen zarar verir.
Erkek veya kadın türleri vardır. Bu varlığın rahatını bozmak tehlikelidir. Kurban ister. İnsanları gıdıklayarak öldürdüğü iddiaları da vardır. Kızıl gözlüdür. Gece at sırtında dolaşmayı sever. Geceleri su kıyısında saç tarayan kızlar tarafından sıklıkla görülür. İstediği şekle kabulgar (biçim değiştirir). Göz açıp kapayana kadar aksakallı bir adam, yayınbalığı, kuş, keçi vs. olabilir. Kahkahalar atarak ve tokat şaklaması gibi konuşarak insanları çağırır. Bu sese dönüp bakan olursa o kişiye zarar verir. Onun kır sakallı bir ihtiyar veya yakışıklı bir genç kılığında olduğuna inanılmaktadır. Bazen üç eli, üç ayağı ve üç gözü vardır: Biri önde, ikisi arkada. Ormanda kahkaha atar ve yakaladığı insanların dişlerini çeker. Çuvaşların inançlarına göre orman ruhu denilen şeytâni bir varlıktır.
Paasonen Sözlüğü’nde uzun boyu, yere değecek kadar uzun saçları olan bir varlık şeklinde tanımlanır. İri, uzun ve sallanan göğüslerini omuzları üzerinden geriye doğru atar. Ancak erkek görünümünde de tasavvur edilir. İnançlara göre bu ruh insanı öldürmez, bedenine zarar verir.
Arçura, Çuvaş inançlarında Hıristiyanlığın kabulünden sonra kötü bir ruh olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Avın uğurlu geçip geçmemesi onun elindeydi. Ormanda onu rahatsız edici bir sesle birbirlerini çağıranları aklında tutar, sonra yakalayıp gıdıklayarak öldürürdü. Kurban isteyen bu varlığı rahatsız etmek tehlikeli olurdu. At sırtında dolaşmaktan hoşlanan bu varlığa bazen su kenarlarında da rastlanılırdı. Değişkenlik becerisiyle istediğinde aksakallı adam, istediğinde balina olabilen bu varlık göz açıp kapayıcıyıncaya kadar birçok nesneye dönüşebilirdi. En çok hoşlandığı ise tokat sesine benzeyen sesiyle ürpertici bir kahkaha atarak insanları çağırmak.
Eğer birisi dönüp bakarsa bu sese, bakanı yer. Zamansız ölenlerin veya eceliyle ölmeyenlerin ruhlarının öldükten sonra Arçuri’ye dönüştüğüne inanılır.
Hırtık Cini
Hırtık – üst kısmının insan, alt kısmının hayvan şeklinde olduğuna inanılan, bedeni tüylerle kaplı, ayakları ters kötücül cin, yaratık. Akarsularda (Elazığ yöresinde özellikle Fırat Nehri’nde) yaşadığı kabul edilir. Bu yörelerde adına Çay Hırtığı da denilmektedir. Hırtık insan kılığına girip, kılığına girdiği kişinin yakın arkadaşlarına veya akrabalarına gidip, onlarla konuşarak orman ya da akarsu kıyısına götürüp boğmakta, öldürmektedir.
Özellikle karanlıkta ortaya çıkan hırtıktan korunmanın tek yolu ateş yakmaktır. Konuştukları kişinin hırtık olduğundan şüphelenen kişiler, vücutlarının çevresinden veya ayaklarının altından ateş geçirirler. Bu davranışı tekrarlayan hırtık, tüylerinin yanmasıyla kaçıp kendini suların içine bırakır ve gözden kaybolur.
Yine hırtığın zaman zaman çeşitli kişilerin kılığında, ata binip gezdiğine ve atları yorduğuna inanılmaktadır. Atlarını sabah yorgun ve terli bir şekilde bulan kişiler hayvanlarını hırtıkın götürüp götürmediğini anlamak için atların semerlerine veya sırtına yapıştırıcı maddeler sürmektedir. Bu sayede hırtıkın, bu hayvana binince tüylerinin yapışacağına ve tekrar binmeyeceğine inanılmaktadır.
Çuvaşlara göre doğal olmayan yollarla ölenler Arsurıya dönüşür. Onlara göre ilk Arsurı, bâkire bir kızdan doğmuş, o da korktuğu için getirip ormana bırakmıştır. Meşelerin tepesine yerleşerek büyümüştür. Kara yüzlü, dört gözlü, üç elli, üç ayaklıdır.
Cinler, genellikle mitolojik ve folklorik hikayelerde yer alan, insanların dünyasını ziyaret eden ve çeşitli efsanelerde yer alan varlıklardır. Efsanelere göre, cinlerin insanlara etkileri oldukça çeşitlidir ve bazen dostça, bazen de düşmanca davranabilirler. Çoğu zaman, insanların hayatlarına müdahale ettiklerine inanılır ve bu nedenle insanlar cinlerle ilgili çeşitli önlemler alırlar. Cinlerin fiziksel görünümleri ve özellikleri de farklı kaynaklarda farklılık gösterebilir. Kimi zaman insan benzeri bir görünüme sahip oldukları düşünülse de, diğer zamanlarda tamamen farklı bir formda tasvir edilirler. Bu nedenle, cinler hakkında pek çok farklı inanç ve efsane bulunmaktadır.
Bazı kültürlerde cinlerin iyi huylu olduğuna inanılırken, diğerlerinde ise kötücül ve tehlikeli oldukları düşünülür. Bu inançlar, cinlerin insanların hayatlarına olan etkilerini ve ilişkilerini şekillendirir. Dolayısıyla, cinler hakkındaki inançlar ve efsaneler, kültürler arasında önemli bir farklılık gösterebilir.
Arsan Dolay Açgözlülük Tanrısı
Arsan Dolay – Türk ve Yakut mitolojisinde açgözlülük tanrısı. Dulay Han veya Doğulay Han olarak da bilinir. Sınırsız servete sahiptir. Kötü ruhların bir kısmının önderi konumundadır. Boynuzlu ve sakallıdır. Gölgesi yoktur. Karısı ve yedi oğlu vardır.
Şeytâni güçlerle bağlantısının bir simgesi olarak, boynuzlu ve sakallı düşünülen ve hesapsız servete sâhip olan Arsan Dolay Han, yeraltı dünyasının en derin katında yaşayan bir varlıktır. Kendisinin dikkatinin çekilmesinden korkulduğu için adının söylenmesinden sakınılır. Oğullarından her biri, bir kötü ruh takımının başında bulunur. Bu ruhlar insanlara çeşitli acılar yaşatırlar. Bu acılardan korunmak için, onlara kanlı hayvan kurban verilmesi gerekir.