
“Mitoloji” kelimesini duyduğumuzda çoğumuzun aklına Yunan tanrılarının entrikaları, Thor’un çekici ya da Mısır’ın anıtsal figürleri gelir. Peki, “İslami Mitoloji” diye bir kavram duysanız ne düşünürdünüz? İlk başta biraz çelişkili gelebilir, çünkü mitoloji genellikle “uydurma” veya “eski, terk edilmiş inançlar” olarak algılanır. Ancak mitolojiyi daha geniş bir perspektiften, yani bir kültürün dünyayı, varoluşu ve görünmeyeni anlamlandırmak için kullandığı sembolik anlatılar, karakterler ve arketipler bütünü olarak ele aldığımızda, İslam kültürünün ne kadar zengin bir anlatı hazinesine sahip olduğunu görürüz.
İslami Mitoloji; Kur’an kıssalarından halk arasındaki cin hikayelerine, peygamberlerin mucizelerinden sufilerin sembolik diline kadar uzanan geniş ve büyüleyici bir alandır. Bu, sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda nesiller boyu aktarılan, sanatı, edebiyatı ve hatta günlük hayatı şekillendiren bir kültürel DNA’dır. Hadi gelin, bu gizemli dünyanın kapılarını aralayalım ve köklerinden modern popüler kültüre uzanan yolculuğuna birlikte tanıklık edelim.
İslam Öncesi Arap Mitolojisinin Mirası
Her büyük medeniyet gibi İslam da kendisinden önceki kültürlerin üzerine inşa edilmiştir. İslam’ın doğduğu Arap Yarımadası, o dönemde zengin bir sözlü kültüre ve politeist bir inanç sistemine sahipti. Çölün ortasında, kabileler kendi koruyucu tanrı ve tanrıçalarına (Lat, Uzza, Menat gibi) tapar, şiirlerle kahramanlık destanları anlatırlardı.
Bu dönemin en belirgin mitolojik figürleri ise şüphesiz cinlerdi. İslam’dan önce Araplar, cinlerin ıssız çöllerde, vadilerde ve tekinsiz yerlerde yaşayan, insan hayatına müdahale edebilen, ilham perisi ya da hastalık taşıyıcısı olabilen güçlü varlıklar olduğuna inanırlardı. İslam, bu çok tanrılı yapıyı tamamen reddederken, cinlerin varlığını ortadan kaldırmadı. Bunun yerine onları yeniden konumlandırdı: Cinler, Allah’ın “dumansız ateşten” yarattığı, insanlar gibi irade sahibi, iman edenleri ve etmeyenleri olan farklı bir varlık türü olarak İslami kozmolojiye dahil edildi. Bu, İslam öncesi mirasın nasıl dönüştürülerek yeni inanç sisteminde kendine yer bulduğunun en güzel örneklerinden biridir.

Kur’an’da Geçen Mitolojik Unsurlar
Kur’an-ı Kerim, İslami mitolojinin ana kaynağıdır ve teolojik bir metin olmasının yanı sıra derin sembolik anlatılarla doludur. Bu anlatılar, “mit” kelimesinin Batılı anlamıyla değil, varoluşsal gerçekleri açıklayan “kıssa” yani ibretlik hikayeler olarak kabul edilir.
- Yaratılış ve Cennetten Düşüş: Hz. Adem ve Havva’nın yaratılışı, İblis’in (Şeytan) kibri yüzünden secde etmeyi reddetmesi ve bu ikilinin yasak meyveyi yiyerek cennetten çıkarılması, insanlığın dünyadaki serüvenini başlatan temel anlatıdır.
- Peygamber Kıssaları: Hz. Nuh ve tufan, Hz. İbrahim’in ateşe atılıp yanmaması, Hz. Musa’nın asasıyla denizi yarması, Hz. Süleyman’ın hayvanlarla ve cinlerle konuşması gibi mucizevi olaylar, ilahi gücün tecellisini gösteren güçlü mitolojik motifler içerir.
- Metafizik Varlıklar: Kur’an, melekler, cinler ve şeytanlar gibi insan gözüyle görülmeyen varlıkların doğası ve görevleri hakkında temel bilgileri verir. Cebrail’in vahiy getiren bir elçi, Mikail’in doğa olaylarından sorumlu olması gibi detaylar, evrenin işleyişine dair metafizik bir çerçeve sunar.
Hadis ve Tefsirlerde Mitolojik Anlatılar
Eğer Kur’an bu mitolojinin iskeletiyse, hadis (Hz. Muhammed’in söz ve davranışları) ve tefsirler (Kur’an yorumları) de bu iskeleti ete kemiğe büründüren kaynaklardır. Bu metinler, Kur’an’da kısa değinilen konuları inanılmaz bir detay zenginliğiyle süsler.
Örneğin, İsra ve Miraç hadisesi bunun zirve noktasıdır. Hz. Muhammed’in bir gecede Mekke’den Kudüs’e gidip oradan göğün yedi katına yükselmesi, cennet ve cehennemi görmesi, diğer peygamberlerle buluşması gibi anlatılar, Dante’nin İlahi Komedya’sını andıran zenginlikte bir kozmolojik ve mitolojik tasvir sunar. Benzer şekilde, dünyanın sonuna doğru ortaya çıkacak olan Deccal, Yecüc ve Mecüc gibi eskatolojik (ahiretle ilgili) figürler hakkındaki detaylı anlatılar da bu kaynaklarda bolca bulunur.

Orta Çağ İslam Dünyasında Halk İnançları ve Folklor
İslam coğrafyası genişledikçe, Arap kültürü; Pers, Türk, Hint ve Berberi gibi kadim medeniyetlerin inanç ve hikayeleriyle harmanlandı. Bu etkileşim, inanılmaz derecede zengin bir halk folkloru yarattı. Bu dönemin en bilinen ürünü şüphesiz Binbir Gece Masalları‘dır. Şehrazat’ın anlattığı bu masallar; uçan halılar, sihirli lambalar, devasa kuşlar (Ruh Kuşu), ifritler ve perilerle dolu fantastik bir evren sunar. Bu masallar, İslami kozmolojinin temel unsurlarını (cinler, kader inancı vb.) alıp onları macera ve eğlence dolu bir halk edebiyatına dönüştürmüştür.
Cinler, İfritler ve Periler: İslami Halk Mitolojisi

Halk inançlarında en popüler figürler şüphesiz görünmez varlıklardır. Her ne kadar temelleri Kur’an ve hadislerde atılsa da halk fantezisi bu varlıkları çeşitlendirmiş ve detaylandırmıştır.
Varlık | Kökeni | Özellikleri | İnançtaki Yeri |
---|---|---|---|
Cin | Kur’an (Ateşten yaratılma) | İrade sahibi, iyi veya kötü olabilen, paralel bir boyutta yaşayan varlıklar. İnsanlara musallat olabilir veya yardım edebilirler. | En temel ve yaygın inanış. Nazardan korunma, muska gibi pratiklerin temelindedir. |
İfrit | Kur’an (Hz. Süleyman kıssası) | Çok güçlü, genellikle kötü niyetli ve isyankâr bir cin türü. Devasa ve korkutucu olarak tasvir edilirler. | Gücün ve kötülüğün sembolü. Masallarda genellikle alt edilmesi gereken düşmanlardır. |
Peri | Fars Mitolojisi | Genellikle güzel, kanatlı ve iyi niyetli dişi varlıklar. Bazen insanlara yardım eder, bazen de onları sınarlar. | Fars kültüründen İslam folkloruna geçmiş, daha naif ve estetik bir figürdür. |
Gulyabani | Türk-Arap Folkloru | Çöllerde ve ıssız yerlerde yaşayan, devasa ve insan yiyen bir canavar. Şekil değiştirebilir. | Korku hikayelerinin ve “tekinsiz yer” mitlerinin baş kahramanıdır. |
Sufi Gelenekte Mitolojik Semboller
Sufizm (İslam tasavvufu), İslami mitolojiyi bambaşka bir boyuta taşımıştır. Sufiler için mitolojik anlatılar ve figürler, ilahi hakikatlere ulaşmak için kullanılan derin sembollerdir. Bunun en muhteşem örneği, Feridüddin Attar’ın “Mantıku’t-Tayr” (Kuşların Dili) eseridir. Bu eserde binlerce kuş, padişahları olan efsanevi kuş Simurg‘u (Anka Kuşu) bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Yolun sonunda sadece otuz kuş kalır ve anlarlar ki aradıkları Simurg (Farsça “si-murg”, otuz kuş demektir), aslında kendileridir. Bu mitolojik yolculuk, insanın Tanrı’yı ararken aslında kendi özündeki ilahi yansımayı bulma serüvenini sembolize eder.
Modern Dönemde İslami Mitolojinin Popüler Kültüre Etkileri
Bu kadim anlatılar günümüzde de yaşamaya devam ediyor, hem de hiç ummadığımız yerlerde!
- Sinema ve Dizi: Özellikle Türk sinemasında “cin” temalı korku filmleri (Dabbe, Siccin serileri gibi) büyük bir tür haline geldi. Marvel’in Ms. Marvel dizisi ise ana karakterin güçlerini “cin” kökenine bağlayarak bu mitolojiyi küresel popüler kültüre taşıdı.
- Edebiyat ve Çizgi Roman: Fantastik romanlardan çizgi romanlara kadar birçok eserde İslami mitolojiden ilham alan karakterler ve dünyalar görmek mümkün.
- Video Oyunları: Prince of Persia gibi oyun serileri, Binbir Gece Masalları’nın atmosferini ve mitolojik unsurlarını temel alır.
Sonuç olarak, İslami Mitoloji, sadece geçmişe ait kuru bir inançlar listesi değildir. O, köklerini İslam öncesi Arabistan’dan alıp Kur’an ve hadislerle şekillenen, halk folkloruyla zenginleşen, sufilerin elinde derin bir felsefeye dönüşen ve bugün bile popüler kültürde kendine yer bulan canlı, dinamik ve nefes alan bir anlatı hazinesidir. Bu hikayeler, binlerce yıldır olduğu gibi bugün de insanlığın anlam arayışına, hayal gücüne ve en derin korkularına ayna tutmaya devam ediyor.