Albıs Cadısı
Albıs – Türk ve Altay halk inancında ve kültüründe Cadı anlamına gelir. Albız, Albas, Alpas ve Moğolcada Almas, Anadoluda “Alkarısı” olarak da bilinir. Albastı’ya neden olan kızıl renkli kötü varlık.
Özellikleri
Çirkin, saçları dağınık, gözleri kanlı, uzun tırnaklı, uzun boylu, çok kuvvetli olarak tanımlanır. Deveyle güreşebilecek kadar uzun olduğu söylenir. Kızıl elbiseler giyer. Kimi anlatılarda bir küpün içine girerek orada yaşar. Bazen de ırmak kenarlarındaki ıssız bölgelerde veya içi boş ağaç kovuklarında yaşadığı söylenir. İri gözlüdür. Çok fazla sayıdaağır, demir takıları vardır. En sevdiği şey atların yelesini örmektir. Yakalamak için elbisesine veya kendisine iri bir iğne saplamak gerekir. Demirden ve demircilerden korkar. Lohusalara musallat olur ve ölümlerine sebebiyet verir. Korunmak için Lohusaların odalarında demir eşya bulundurulur. Kötülük yapmaktan zevk alır.
Yaptığı kötülükler Albasmak tabiri ile anlatılır. Ayakları ters olarak betimlenir.
Kendisiyle konuşan kam ne derse tersini yapar. Kuyuya girerek kaybolur. Bazen de iğne batırılınca su olup bir kuyuya doğru akar. Uzun boylu, uzun parmak ve tırnaklı, dağınık saçlı, yağlı vücutlu, el ve ayakları küçük, dişlek, bir bir dudağı yerde, bir dudağı gökte, çıplak gezen, göğüslerinden birini geriye atmış, tepesinde gözü olan çok çirkin, al gömlek giyen bu yaratık, bazan denizden çıkan ve yalnız bırakılan çocukları çalarak dalgaların dibindeki evine götüren bir kadın olarak tasarlanmaktadır.
Gökçe Munçuk (Mâvi Boncuk)’tan çok korkar, ki Nazar Boncuğu kavramının kökeninde bu anlayış yatar. Moğolca anlamı küp içine girmeyi de içerir
Buna bağlı olarak küplerin içinde saklandığı da düşünülür. Ağzında sihirli bir taş olan bir kuş kılığına girebilir. Öleceğini anladığında kendini yaralar ve akan kanından bir süre sonra yeni bir Albıs doğar. Çeçen diline “Almaz” olarak geçmiştir. Türklerdeki “Hal Ana” ve Moğolca “Gal Ana” (Ateş Ana) tamlamasıyla da bağlantılıdır.
Sümerlerdeki Al Tanrısı ile de ilişkilidir. Bulgarlarda şeytan Ala olarak adlandırılır. Sümerlere göre insanların göğsüne zarar vermekte ve soluğunu kesmektedir ve bela yaymaktadır. Hıbılık adı verilen bir varlık da Albıs’ın özelliklerini taşır.
Ayrıca Kızıl Albıs olarak da bilinen bu varlığın iki türü daha vardır ;
Sarı Albıs ve Kara Albıs.
- Sarı Albıs: “Sarısaç” olarak da bilinir. Sarışın bir kadın görünümündedir. Kötülükte Kızıl Albıs’a göre biraz daha düşük seviyededir. Ölümcül değildir. Keçi veya Tilki donuna bürünebilir. Sarı giysiler giyer. Sarıhummaya neden olur. Şarlatanlık yönü ağır basar, daha hoppa ve oynaktır. Kandıracağı kişiyi cilvelerle kendisine çeker. Dünyadaki en güzel kadından daha güzel bir görünüşe sâhip olabilir. Şehvetli ve açgözlü bir karakterdedir. Oluşturduğu hastalık “Sarı Basmak” tabiriyle ifâde edilir.
- Kara Albıs: “Karasaç” olarak da bilinir. Esmer, koyu tenli bir kadındır. Daha ağırbaşlı ve ciddi bir görünüme sahiptir. Ancak daha aldatıcı ve baştan çıkarıcıdır. Verdiği zararlar Kızıl Albıs’a göre daha ölümcüldür. Nadiren rastlanır. Kara giysiler giyer. Karahummaya neden olur. Çakal veya sırtlan kılığına girebilir. Oluşturduğu hastalık “Kara Basmak” tabiriyle ifâde edilir. Ve bu durum kâbuslarla da ilgilidir.
Hıbılık
Hıbılık – Türkiye’nin bazı yörelerinde yaşayan insanlara göre, görünüş olarak Alkarısı şeklinde olan kötücül bir varlık. Gıbılık da denir.
Ancak “Hıbılık”ın Alkarısı’ndan bazı farkları vardır. Alkarısı sadece yeni doğum yapmış kadınları rahatsız eder. Oysa hıbılık kadın-erkek hiç kimseye rahat vermez. Hıbılık genellikle yalnız kadın görünüşündedir ancak erkek görünüşlüsü de vardır. O, yanına gittiği kişinin göğsüne çöker ve nefesi kesilip ölene kadar boğazını sıkar. İnanışa göre, hıbılık, onu yakalayan birine bol bol altın verir. Bazı yörelerdeki görüşlere göre, hıbılık uykudayken insanların üzerine çöken kötü ruhtur. Hıbılık kimi basarsa, o insan yerinden kıpırdayamaz, dili tutulur ve ter basar.
“Hıbılık”, uğradığı insanın gözüne kedi şeklinde görünür. “Hıbılık”ın başında sihirli bir börk (şapka) vardır. O şapkayı ele geçiren kişinin zengin olacağına inanılır.
Alcı
Alcı – Eski Türklerde, yeni doğum yapmış lohusa kadınlara musallat olan Alkarısı denilen kötü ruhlar taşıyan kadını kovarak, yeni doğum yapmış kadınları albasmasına karşı koruyan kişilere denirdi.
Şaman inancına göre Alkarısı yeni doğum yapmış lohusa kadınlarda Albasması denilen hastalığa neden olurdu. İşte bu Alkarısını kovan kişilere Alcı denirdi. Türkler Anadolu’ya göç edince Alcı’lar da Anadolu’nun çeşitli yörelerine bu göçler sırasında yerleşmişlerdir. Zaman içinde adları “alcu”, “alcılı”, “alculu” şekilde değişime uğramıştır. Bir kısmı Alevî, bir kısmı Sünni mezhebe sahiptir. Pörnek aşiretine bağlı Türkmen boyudur.