Bu mitologilere göre, Ulu Ana dünya ve evrenin oluşumundan sorumlu olan en önemli tanrıçadır. Ona göre, evreni ve varlıkları yaratan büyük bir güç vardır ve bu güç Ulu Ana’nın ta kendisidir. O, her şeyin başlangıcı ve sonu olan sonsuz bir varlıktır. Ulu Ata ise Büyük Yaratıcı gücü ifâde eder. Yaratıcı gücün eril yönünü simgeler
Ulu Ana, aynı zamanda bolluk, bereket ve doğurganlığı da simgeler. Onun görevi, dünyayı ve içindeki canlıları beslemektir. Bu nedenle, insanlar tarafından büyük bir saygı ve saygı ile karşılanır.
Diğer bir adı olan Ene, Türk ve Altay halkının hayatının merkezinde yer alan diğer tanrı ve tanrıçaların anası olarak bilinir. O, diğer tanrı ve tanrıçaların rehberliğinde evrenin denge ve düzenini sağlar.
Ulu Ana’ya her yıl yapılan kutlamalar, onun saygıdeğer varlığının halk tarafından hatırlanmasını ve ona şükranlarını sunmasını sağlamaya yöneliktir. Bu kutlamalar, hayatın devamı için Ulu Ana’ya duyulan minnettarlığı ifade eder ve yaşamın devamını sağlamak için ona yapılan dualar ve teşekkürlerle doludur.
Ulu Ana, Türk ve Altay halkının güçlü ve merhametli tanrıçasıdır. Onun yüce gücü ve bilgeliği, hala günümüzde de halkın hayatında önemli bir yer tutmaktadır. O, dünya ve evrenin sırlarını koruyan ve insanların hayatına anlam katan bir varlıktır. Ulu Ana’nın tanrıçası olarak görülmesi, Türk ve Altay halkının inançlarının önemli bir parçasıdır ve onun varlığı hala saygı ve hayranlıkla anılmaktadır.
Ulu Ana: Yaratıcı Tanrıça
Yaratıcı gücün eril yönünü simgeler. Soyut bir varlıktır. Ancak zaman zaman Ak Ana yerine kullanıldığı gibi, bazen de Ak Ana, Od Ana, Kün Ana, Toprak Ana, Gök Ana gibi yaratıcı güçlerin tamamını da ifâde eder. Avrupa ve Hint-İran kültüründe doğanın unsurları dört tane olduğu halde Türk kültüründe bu sayı beş olarak ortaya çıkar:
1.Su,
2.Od (Ateş),
3.Gök(Hava),
4.Toprak,
5.Gün (Işık).
Pek çok söylencesel varlığın ayrışmadan önceki biçimidir. Ezeli (Önsel) bir bağıntı olarak ondan kopan ve ayrılan ruhların ve varlıkların yeniden birleştiricisi olarak düşünülebilir. Bu varlıkları tekrar birbirine yakınlaştırır. Bu bağlamda Tümtanrıcı bir yaklaşıma kaynaklık eder. Bolluk ve bereketin koruyucusu ve yaratıcısıdır.
Hayat verici gücün ve ölümsüzlüğün en üst noktasıdır. Hem düzenleyici başlangıç, hem de karmaşık dağıtıcı sonlanım onda bir araya gelir. Zıtlıkları içinde barındırır. Bu nedenle zıtlar onda birbirleriyle yer değiştirebilir. Ters işlevli varlıklar ortaya çıkabilir.
Kendi içinde şeytâni unsurları da barındırır. İnsani olduğu kadar hayvani bir yönü de bulunur. Hem yer altı dünyasının hem de göğün sahibidir. İri ve sallanan göğüsler olan bir kadın olarak betimlenir. Herşeyi bilir. Bahşılara ihtiyar ve bilge bir kadın görünümünde uykularında görünür. Hem saf ve eldeğmemiştir, hem de doğurgandır ve cinselliği varlığında barındırır.
Ulu Ana, birçok kez değişime uğrayarak birkaç konum değiştiren bir bütündür. Bozkurt, Hal Anası, Umay, Kübey ve başka pek çok mitolojik varlığa ve koruyucu ruhlara dönüşmüştür. Bu varlıklar her ne kadar bağımsız koruyucu ruhlara çevrilip farklı varlıklar olarak ortaya çıkmış olsalar da Türk mitolojisinde bu Ulu Ana motifinin en az birkaç özelliğini taşımaktadırlar.
Ulu Ana bu bakımdan, önsel bir tanım olarak ondan kopan ruh ve motiflerin temel benzerliklerini oluşturarak aynı işlevler taşıyan farklı motiflere çevrilir. Ebedî yaşayış ve hayatın dönüşümlülügünü vurgulayan mitolojik inançta o, hayat verici güç ve ölümsüzlüğün en üst iradesi olarak ortaya çıkar. O, yaşlanmaz bir varlıktır. İkili (düalist) bir varlık olarak, hem düzenleyici, hem kaos getiricidir. Zıtlıkların kendileri onda birbirleriyle yer değiştirebilirler. Bu bakımdan O’ndan ayrılan varlıkların birbirine ters yönlerde işlev görmeleri de doğaldır.
bu nedenle Ulu Ana, dengenin koruyucu ve dengeye zarar veren güçlerin de yöneticisidir. Onun varlığı, insanların hayatını düzenli ve dengede tutmak için önemlidir.
Ulu Ana, birçok mit ve efsanede insanların başlangıcı olarak da anlatılır. Yaratıcı bir güç olarak, hayatın başlangıcına da sahiptir. Bu nedenle insanlar onun varlığına saygı duyar ve ondan yardım isterler.
Onun varlığı aynı zamanda doğa ana olarak da görülür. Doğanın döngüsünü yöneten bir güçtür ve her şeyin doğal akışını korur. Bu nedenle insanlar, doğaya ve çevreye zarar vermemeye önem vererek Ulu Ana’nın öğretilerine uygun yaşarlar.
Ulu Ana’nın simgesi olan çark, doğanın döngüsünü temsil eder. Bu çarkın dönmesi, hayatın devamlılığını ve dönüşümlülüğünü simgeler. Ayrıca, zıtlıkların birliğini de ifade eder. Ulu Ana’nın varlığı, insanların hayatındaki zıtlıkların birbirleriyle uyum içinde olmasını sağlar.
Ulu Ana’nın kudret ve bilgeliği her zaman insanların yanındadır. Onun adına yapılan dualar ve ritüeller, insanların hayatında iyilik ve dengeyi sağlar. Ulu Ana’nın varlığı ve etkisi, insanların hayatında büyük önem taşır ve onun adının yaşatılması, insanların doğayla uyumlu bir şekilde yaşamasını sağlar.
Ul/Ol kökünden türemiştir. Yüce, büyük, aşkın, görkemli demektir. Ululamak, saygıyla anmak demektir. Ayrıca ulumak sözcüğü de kurdun kutsallığı ile alâkalıdır. Tunguz ve Mançu dillerinde Ula şeklinde yer alır ve iyilik ifâde eder. Bazı Türk lehçelerinde Çince kökenli Lu (ejderha) sözcüğünün Uluğ/Ulu şeklinde söylenmesi ise tesâdüfi olsa bile aynı zamanda bu varlığa yönelik algıyla da bağlantılı görünmektedir.
Ulu sözcüğünün ayrıca öküz veya boğa anlamına geldiği de bilinir. Bu da eski Türk kültüründe boğa veya öküzün güç, saygı ve toprakla ilişkilendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca Türk halk inanışında ulu ağaçlar, dağlar veya nehirler gibi doğal varlıklar da yüce ve kutsal olarak kabul edilir. Bu nedenle ulu sözcüğü genellikle doğaya ve doğal güçlere bağlı olarak kullanılır.
Ulu aynı zamanda Türk kültüründe liderlik ve otorite anlamına da gelir. Özellikle eski Türk devletlerinde hükümdarlar genellikle ulu unvanını taşırdı. Bu da ulu sözcüğün önde gelen ve saygın olma anlamına da geldiğini gösterir.
Ulu Ata: Yaratıcı Tanrı
Büyük Yaratıcı gücü ifâde eder. Yaratıcı gücün eril yönünü simgeler. Soyut bir varlıktır. Ancak zaman zaman Ak Ata yerine kullanıldığı gibi, bazen de Ak Ana, Od Ana, Kün Ana, Toprak Ana, Gök Ana (veya Yel Ana) gibi yaratıcı güçlerin tamamını da ifâde eder. Sür olarak bilinen ruhu ve şamanları yeryüzüne o göndermiştir. Ulu sözcüğü Sümerce de benzer anlamlar taşımaktadır.
Yakutlann inanışlarındaki en karışık yapılı motiflerden biridir. Bir görüşe göre, Ürüng AyToyon’un kardeşidir. Diğer bir görüşe göre ise kayıp ve bilinmez gök ruhlarının lideridir. G. Ergis, Ulu Toyon’un şamanların koruyucusu olduğunu belirtir. Kulakovski ise, çok eski zamanlardan beri “Ayıhı” olarak bilinen iyi ruhların başı olarak tanımlar.
“Sür” olarak bilinen ruhu, ateşi ve şamanları insanlara gönderen odur. İstediğinde Abası ruhlarının kılığına bürünebilir. Gökyüzünün yedinci katında yaşayan Ulu Toyon, birçok Yakut boyunun şamanlarının da koruyucu ruhudur. Onun pek çok oğlu olduğu, bu oğlanların adlarının hayvan adlarına benzediği ve onların beyaz veya boz atlarla gökyüzünden yere indikleri söylenir