Targutay ve Törüngey, Türk, Moğol ve İskit mitolojisinde önemli bir figürdür, çünkü o, yeryüzünde yaratılan ilk insan olarak kabul edilir ve insanların atası olarak görülür. Targutay’ın hikayesi, üç oğlu Arpaksay, Lıpoksay ve Kolaksay ile birlikte anlatılır. Her bir oğul, farklı elementleri temsil eder ve bu sayede yeraltını, yeri ve göğü simgelerler.
Ancak, Targutay sadece mitolojik bir figür değildir, aynı zamanda etimolojik olarak da derin anlamlar içerir ve Türk-Moğol kültürü üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu makalede, Targutay’ın kökeni, önemi ve sembolizmi incelenecek ve onun mitolojik dünyasındaki yerine derinlemesine bir bakış sunulacaktır.
Targutay’ın Mitolojik Öyküsü ve Oğulları
Targutay, Türk, Moğol ve İskit mitolojilerinde ilk insan olarak kabul edilir. Onun hikayesi, yeryüzünde insanların var oluşuna dair temel bir inanç sistemini temsil eder. Targutay’ın üç oğlu, Arpaksay, Lıpoksay ve Kolaksay, onun mitolojik dünyasındaki önemli figürlerdir ve her biri farklı elementleri temsil eder.
Arpaksay, arpa yemeği yer ve Arpaçay’da otururken, Lıpoksay balık yemeği yer ve Lıpoçay’da oturur. Kolaksay ise kuş yemeği yer ve Kulaçay’da oturur. Bu üç oğul, yeraltını, yeri ve göğü temsil ederek evrenin bütünlüğünü yansıtır.
Targutay’ın hikayesi, sadece Türk, Moğol ve İskit mitolojilerinde değil, aynı zamanda tarih boyunca bu coğrafyalarda yaşamış olan toplumların kültürel mirasında da derin izler bırakmıştır. Özellikle Moğol boyları arasında Targutay isminin yaygın olarak kullanılması, Türk-Moğol kültürünün ortak bir mirası olduğunu gösterir.
Örneğin, Cengiz Han’ın babası öldüğünde, yerine geçen kişinin adının Targutay olması, bu ismin o dönemdeki yaygınlığını ve önemini gösterir.
Etimolojik Köken ve Sembolizm
Targutay ismi, etimolojik olarak da derin anlamlar içerir. İsmi, “tar” kökünden türetilmiştir ve tarım yapmak anlamını ifade eder. Bazı görüşlere göre, “Tangrı Tay” yani “Tanrının oğlu” anlamını içerir. Bu da onun mitolojik dünyadaki önemini ve ilahi bir bağlantısı olduğunu düşündürür.
Ayrıca, Sibirya Türkçesinde “tur” sözcüğünün boğa anlamına geldiği düşünülür, bu da Targutay’ın güç ve kudretle ilişkilendirilmesine neden olabilir. Targutay’ın ismi aynı zamanda eski Türkçede akrabalık bildirmesi ile de bağlantılı olabilir, bu da onun aile ve toplumsal ilişkilerdeki rolünü vurgular.
Targutay, sembolik bir figür olarak da önemlidir. Onun üç oğlu, farklı elementleri temsil eder ve bu sayede evrenin bütünlüğünü yansıtır. Arpaksay, toprağı ve bereketi, Lıpoksay suyu ve yaşamı, Kolaksay ise havayı ve özgürlüğü simgeler. Bu üç oğul, insanların doğayla olan ilişkisini ve evrenin dengesini koruma görevini üstlenirler. Targutay’ın gökte yaşaması, onun ilahi bir varlık olarak kabul edilmesine ve insanların dualarına cevap verdiğine inanılmasına neden olur.
Özetle
Targutay, Türk, Moğol ve İskit mitolojilerindeki önemli bir figür olmasının yanı sıra, kültürel mirasıyla da tarih boyunca etkisini sürdürmüştür. Onun hikayesi, insanların var oluşunu anlamlandırma çabasını ve doğayla olan derin bağlarını yansıtır. Ayrıca, Targutay’ın etimolojik kökeni, Türk-Moğol kültürü üzerindeki ortaklıkları ve bağları vurgular. Onun sembolik anlamları, insanların doğayla uyum içinde yaşama ve evrenin dengesini koruma çabalarını yansıtır.
Targutay Türk, Moğol ve İskit mitolojilerinde önemli bir figür olarak kabul edilir. Onun hikayesi, yeryüzünde insanların var oluşunu anlamlandırma çabasını ve doğayla olan derin bağlarını yansıtır. Ayrıca, Targutay’ın etimolojik kökeni ve sembolik anlamları, Türk-Moğol kültürünün ortak bir mirası olduğunu gösterir. Onun mitolojik mirası, tarih boyunca bu coğrafyalarda yaşamış olan toplumların kültürel kimliğini şekillendirmiştir.
Targutay, çeşitli mitolojik ve kültürel geleneklerde yaratılan ilk insanlarla karşılaştırıldığında, benzersiz bir yerde durur. Örneğin, İslam ve Hristiyanlık inançlarında Âdem ve Havva çifti, yaratılan ilk insanlar olarak kabul edilir. Âdem ve Havva’nın hikayesi, Kutsal Kitaplarda anlatılan bir yaratılış mitosu olan Tevrat, İncil ve Kur’an’da yer alır. Onlar, cennette yaşadıkları ve Tanrı’nın emrine karşı gelerek cennetten kovuldukları için insanlık tarihinde önemli bir yer tutarlar.
Benzer şekilde, diğer kültürlerde de yaratılan ilk insanlar hakkında farklı mitler bulunur. Örneğin, Mezopotamya mitolojisinde Gilgamesh destanında, insanlığın yaratılışı farklı bir şekilde anlatılır. Ayrıca, Antik Yunan mitolojisinde Prometheus, insanlara ateşi vererek onları yaratan tanrısal bir figür olarak kabul edilir. Çin mitolojisinde ise Pangu, yeryüzünü oluşturan ve insanlığı yaratan bir figürdür.
Törüngey
Türk mitolojisinde, insanlık tarihine dair derin köklerin izleri Törüngey adıyla bulunur. Adıyla beraber tarih öncesi çağlara yolculuk yapmaya hazır mısınız? Törüngey, Türk ve Altay mitolojisindeki eşsiz ve gizemli ilk insan figürüdür. Ancak onun sıradan bir yaratığın ötesinde, insanlığın temel taşı olduğuna dair pek çok öykü ve sembol taşır.
Törüngey, insanlık için bir özdeşlik kaynağıdır. İlk insan olmanın ötesinde, o gökte yaşar, ne bir ulusa ne de bir kabîleye ait bir varlıktır. Başlangıçta, yalnızdır; eşi yoktur. Ancak daha sonra yeryüzüne gönderilir, bu gönderiliş Ulukayın (veya Ulu Ata) tarafından gerçekleştirilir ve beraberinde Su, Ateş ve Demir armağanlarıyla gelir.
Onun hikayesi, insanlığın doğuşunu ve evrimini temsil eder. Törüngey’in eşi olan Ece, onunla birlikte yasak meyveyi yediği ve Göktanrı’nın (Kök Tengri’nin) onları evinden kovduğu bir hikayede önemli bir rol oynar. Bu ceza, çocuklarından sorumlu olma yükünü taşımalarıyla sonuçlanır.
Törüngey’in sembolizmi, sadece Türk mitolojisinde değil, aynı zamanda edebiyatta da yer bulmuştur. Ömer Seyfettin’in “Altun Destan” adlı eserinde, Törüngey ve eşi Ece’nin (veya günümüz Türkçesiyle Eley ve Ecey’in) Türk milletini simgelediği görülür. Bu, Türk mitolojisinin ve kültürünün derinliklerindeki varlığının bir kanıtıdır.
Ziya Gökalp ve diğer birçok yazar da benzer bir anlatımla Törüngey’i ve onun eşini Türk ve Türkân olarak simgeler. Bu, Türk milletinin kökenlerine ve kültürel kimliğine dair bir atıf olarak değerlendirilebilir. Sahaların (Yakutların) atası olarak da kabul edilen Törüngey’in hikayesi, Türk mitolojisinin temel taşlarından biridir.
Törüngey’in etimolojisi, onun sembolizminin derinliğini gösterir. “Tör/Tür” kökünden türemiş olan adı, “türemek” anlamını taşır ve “adâlet” ve “hukuk” gibi anlamları da içerir. Türk kelimesiyle aynı kökten gelen Tör/Törü/Türe/Törö/Turo/Turu sözcükleri, Moğolcada da emir, düzen ve evlilik gibi kavramları ifade eder.
Törüngey, sadece Türk mitolojisinin bir figürü değil, aynı zamanda insanlığın ve Türk kültürünün temel taşlarından biridir. Onun hikayesi, insanlığın başlangıcına dair derin bir anlam taşır ve Türk milletinin kökenlerine dair birçok ipucu sunar.