Türk ve Altay mitolojileri, Orta Asya’nın zengin kültürel mirasını yansıtan derin ve renkli bir mitolojik geleneğe sahiptir. Bu geleneğin önemli figürleri arasında Bürküt Ana ve Bürküt Ata da yer almaktadır. Bu makalede, Türk ve Altay mitolojilerinde Bürküt Ana ve Bürküt Ata’nın kökenleri, özellikleri, rolü ve kültürel etkileri incelenecektir.
2. Bürküt Ana ve Bürküt Ata’nın Mitolojik Kökenleri
Bürküt Ana ve Bürküt Ata, Türk ve Altay mitolojilerinde önemli bir yere sahip olan efsanevi varlıklardır. Mitolojik kaynaklara göre, Bürküt Ana genellikle doğa ana olarak kabul edilir ve bereketin, doğurganlığın ve yaşamın sembolü olarak görülür. Bürküt Ata ise genellikle bir atalar tanrısı olarak kabul edilir ve toplumun koruyucusu ve rehberi olarak bilinir.
Mitolojik kaynaklarda, Bürküt Ana’nın genellikle bir kartal veya diğer kuşlarla ilişkilendirildiği görülür. Kuşlar, Türk ve Altay mitolojisinde ölümsüzlük, hız ve güç gibi özelliklerle ilişkilendirilir ve Bürküt Ana’nın bu özelliklerini temsil ettiği düşünülür. Bürküt Ata ise genellikle bir at veya diğer atalar figürleriyle ilişkilendirilir ve atlar, Türk ve Altay kültürlerinde önemli bir yere sahip olan bir hayvan türüdür.
3. Bürküt Ana ve Bürküt Ata’nın Özellikleri ve Rolü
Bürküt Ana’nın özellikleri genellikle doğa ana figürleriyle örtüşür. Bereketin ve doğurganlığın sembolü olarak kabul edilir ve genellikle tarım, avcılık ve hayvancılık gibi faaliyetlerle ilişkilendirilir. Bürküt Ana’nın aynı zamanda insanların ruhlarını koruduğuna ve rehberlik ettiğine inanılır.
Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Kartal Tanrıçadır. Burkut (Merküt, Markut, Mörküt, Börkit, Börköt, Bürgid) Ana olarak da anılır. Moğollar ise Bürgüd Ece veya Bürged Ece derler. Ayrıca Kartal Ana ve Sahalarda Hotoy Ene olarak da bilinir.
Özellikler
Şamanları yeryüzüne getirmiştir. Şaman olacak bir çocuğun ruhu bir kartal tarafından yutulur. Bu kartal güneşlik bir bölgeye göç eder. Bu çayırların ortasında kırmızı bir çam ile kara bir kayın vardır. Kartal yumurtasını bu ağaçlardan birinin tepesine bırakır. Bir süre sonra yumurta çatlar ve içinden bir çocuk çıkar, ağacın hemen altında bulunan bir beşiğe düşer. Buryatların ilk şamanı Bürked adını taşır. İstediği zaman rahatlıkla öbür dünyaya atlayabilir.
Bazı Türk boyları kartaldan türediklerine inanırlar. İyi şamanlar kızıl çam üzerindeki kızıl yumurtadan, kötü olanlar ise kara kayın üzerindeki kara yumurtadan çıkarlar. Bu kartal tüm ömrü boyunca o şamanı korur ve yardımcı olur. Bu kuş o kadar büyüktür ki, ay onun sol kanadını, güneş de sol kanadını ancak kapatır. Sibirya inançlarına göre Tanrı insanlara yardım etmesi için kartalı göndermiştir. İnsanlar onun dilini anlamayınca da bir kartal Tanrının emriyle bir ağacın altında uyuyan kadını gebe bırakır ve onun çocuğu şaman olur.
Bürküt (Merküt) kuşu şamana kendinden geçerek yaptığı yolculukta eşlik eder. Uğu/Üğü: Baykuş, Tomurtka/Toğurtak: Ağaçkakan, Laklağan/Laklagu: Leylek, Sandugaç/Sanduğaç: Bülbül, Toygar/Turgay: Tarlakuşu, Galu/Galagun: Kaz gibi diğer kuş türleri de söylence ve masallarda sık sık geçen canlılardır.
Bürküt Ata ise genellikle bir liderlik ve koruyucu figürü olarak kabul edilir. Toplumun güvenliği, refahı ve başarısı için dua edilir ve onun yardımı ve rehberliği talep edilir. Bürküt Ata’nın savaş, avcılık ve toplumun diğer önemli faaliyetlerindeki başarıları mitolojik hikayelerde sıkça anlatılır.
Bürküt Ata – Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde Kartal Tanrıdır. Burkut (Merküt, Markut, Mörküt, Börkit, Börköt, Bürgid) Ata olarak da anılır. Moğollar ise Bürgüd Ece veya Bürged Ecege derler. Ayrıca Kartal Ata ve Sakalarda Hotoy Ete olarak da bilinir.
Özellikler
Güneş’in sembolüdür. Yeniden doğuşu, ebedi yaşamı, ölümsüzlüğü, güneşin doğuşunu simgeler. Ateşi, sıcaklığı ve hasat mevsimini çağrıştırır. Kartal’a bazı Türk kavimlerinde Güneş Kuşu denir. Merküt kabîlesi kara bir kartaldan, Yurtas kabîlesi ise beyaz bir kartaldan türemiştir.
Macar krallarının soyu da bir kartala (veya doğana) kadar uzanır. İlk Macar kralının annesi bir doğandan hamile kalmıştır. Başka bir riv<yetke göre annesi hamile değilken rüyâsında bir doğan görmüş, sonra bu kuş etrafında uçarak dokuz defa dolanmış ve sonra da rahmine girmiş. Bir süre sonra da hamile kaldığını anlamış. Çocuğun doğumunda ise sıra dışı olaylar yaşanmış. Bir Kırgız boyunun anası da yine gece rüyâsında çadırına gelen bir doğan görmüş ve bu kuş karnına girmiş. Kadın bir süre sonra hamile kalmış.
Başka bir söylence de Kartal Ata yeryüzüne inerek bir kadınla birleşir ve çocuğu olur. Doğan çocuk yeryüzünün ilk ve en büyük şamanı olur. Kartalın bunu yapmasının sebebi kendi dilini anlayacak bir insan evlada sâhip olmakmış. Bürküt ölümsüzlüğü simgeler. Yağmurlar yağdırabilme gücüne sahiptir. Bolluğu ve bereketi temsil eder. Kazak bayrağında sırtında Güneş taşıyan bir kartal vardır. Buryat kağanının karısının bir kartalla girdiği ilişki sonucu şaman olduğu anlatılır.
Türklerde Kartal ve ona benzeyen Sungur, Doğan, Atmaca, Laçın gibi kuşlara genel olarak Karakuş adı verilir. Bu kuş türü aynı zamanda görünmez âlemle olan bağlantıyı temsil eden bir ruh olarak da görülür. Şamanlar onun yardımına başvurur. Karakuş bazen yiğitleri bütün olarak yutar ve onlarda onun karnından tekrar sağ olarak çıkmanın bir yolunu bulurlar. Anadoluda aşıklar ancak kendilerine bir kuş kılığına giren Cebrail veya Mikail’in rüyâlarında görünmesiyle birlikte aşıklık vasfını kazanırlar.
Yakut dilindeki Hotoy sözcüğünün Kuday (Tanrı) sözcüğü ile benzerliği de dikkate değerdir. Bürküt (Merküt) kuşu şamana kendinden geçerek yaptığı yolculukta eşlik eder.
Bürküt aslında tüm kuşları temsil eden bir hayvandır. Bu bağlamda aşağıda örnek olarak verilen ve Kartal, Doğan, Atmaca gibi yırtıcıların alttürleri olan kuşların tamamı Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir.
Kuzu Kuşu
Kuzu Kuşu; Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde ormanda yaşadığına inanılan bir kuştur. Bu kuşu Bigadiç’in köylerindeki herkes bilir. Kuşun hikâyesi şöyledir: Bir gün bir adam çobanın birini, kuzularına bakması için tutar. Çoban bu kuzulara bakarken bir gün dalgınlığına gelir ve kuzuları kaybeder.
Kuzuları veren adamdan korkan çoban o gün Allah’a “-Allah’ım beni kuş yap da buradan uçup gideyim.” der. Gerçekten de kuş olup uçar ve hâlâ o yıllardan beri kuş çobanın “Kuzu Kuzu” diye seslenerek kuzularını aradığı varsayılmaktadır. Bigadiç’in ormanlarında sesinin duyulduğu iddia edilir.
4. Bürküt Ana ve Bürküt Ata’nın Kültürel ve Tarihsel Etkileri
Bürküt Ana ve Bürküt Ata, Türk ve Altay kültürlerinde derin bir etkiye sahiptir. Bu figürler, toplumun değerlerini, inançlarını ve yaşam tarzını şekillendiren önemli sembollerdir. Bürküt Ana’nın doğa ve bereketle ilişkilendirilmesi, tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplumlar için önemli bir motivasyon kaynağı olmuştur. Bürküt Ata’nın liderlik ve koruyucu özellikleri ise toplumun birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirmiştir.
Tarih boyunca, Bürküt Ana ve Bürküt Ata’nın kültürel etkisi Türk ve Altay halklarının sanat, edebiyat ve mimarideki eserlerine yansımıştır. Bu figürler, mitolojik hikayelerde ve destanlarda sıkça yer alır ve bu eserler toplumun ortak kültürel mirasını oluşturur.
5. Sonuç
Türk ve Altay mitolojisinde Bürküt Ana ve Bürküt Ata, doğanın güçlerini, toplumun değerlerini ve yaşamın anlamını temsil eden önemli figürlerdir. Bereketin ve doğurganlığın sembolü olan Bürküt Ana, toplumun dayanışma ve birlik duygusunu güçlendirirken, Bürküt Ata liderlik ve koruyucu özellikleriyle toplumun güvenliğini ve refahını sağlar. Bu figürler, Türk ve Altay kültürlerinde derin bir etkiye sahip olmuş ve tarih boyunca sanat, edebiyat ve mimaride önemli eserlerin ilham kaynağı olmuştur.